CSC Türkiye’nin araştırmasına yüzde 43’ü finans/sigorta, yüzde 29’u perakende ve yüzde 22’si bilişim teknolojileri ile telekomünikasyon sektörlerinde görev yapan, kurumlarının BT ve yazılım satın almalarında direkt ya da dolaylı rol alan yöneticiler katıldı. Katılımcıların yüzde 65’i dijitalleşmenin rekabeti değiştirdiği, yüzde 25’i ise 1-2 yıl içinde değiştireceği yönünde görüş belirtti.
Kurumunun dijital ajandasının tamamlandığını belirtenlerin oranı yüzde 64 olurken, dijital ajandalarının oluşturma sürecinin tamamlandığını söyleyenlerin oranı yüzde 25, oluşturma sürecinin 12 aydan sonraki bir dönem için planlandığını belirtenlerin oranı ise yüzde 5 olarak gerçekleşti.
Dijitalleşmenin rekabet üzerinde etkisi olmayacağını belirtenlerin oranının yüzde 6’da kaldığını görüyoruz. Bu da Türkiye’de iş dünyasının dijitalleşmeye olan inancını net bir şekilde gösteriyor. Yöneticiler dijitalleşmenin getirdiği en büyük fırsatları operasyonel mükemmellik, dijital dağıtım kanalları, süreçlerin dijitalleşmesi ve gerçek zamanlı veri kullanımı olarak sıralıyor. Uygulamadaki en büyük risk ise veri güvenliği olarak öne çıkıyor.
Almanca konuşan ülkelerde gerçekleşen benzer bir CSC araştırmasında, dijital ajandasının tamamlandığını belirtenlerin oranı yüzde 39 iken, bu oranın Türkiye’de yüzde 64 olmasını, ülkemizdeki kurumların dijitalleşmeye verdikleri önemi göstermesi açısından son derece çarpıcı buluyoruz.
Ülkemizde olduğu gibi, araştırmanın gerçekleştirildiği Avrupa ülkelerinde de dijitalleşmenin uygulamadaki en büyük riskinin veri güvenliği alanında görülmesi, siber güvenlikle ilgili yatırımların ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye, inovasyon ve dijitalleşme açısından çok önemli bir ekonomi konumunda bulunuyor. İş dünyasının dijitalleşmeye verdiği önem, Türkiye’nin bu önemli konumunu daha da güçlendireceğini gösteriyor.
CSC Türkiye Genel Müdürü Alev Alp Esen