Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Akgün Altuğ, Sakarya’da ihracat hamlesi başlattıklarını söylüyor ve ekliyor: “Geçen yıl 5,6 milyar dolar ihracat yapan Sakarya, ihracatta Türkiye 7’ncisidir. Bu bize yetmiyor. Cumhuriyetin 100. Yılı olan 2023’e kadar ihracatçı rakamını 1.000’e, ihracat rakamımızı da 10 milyar dolara taşımak ve ilk 5 ihracatçı il arasında olmak istiyoruz.”
İhracat denince akla gelen önemli illerimizden biri de Sakarya. Tarım ve sanayideki potansiyelini daha da artırmaya çalışan Sakarya’da ihracat da ivme kazanmaya başladı. Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası da ihracatı daha da artırmak üzere Sakarya Uluslararası Ticareti Geliştirme Merkezi’ni (SUTGEM) kurdu. Biz de Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Akgün Altuğ ile SUTGEM’i ve Sakarya’nın ihracat hamlesini konuştuk.
Türkiye ekonomideki daralmanın getirdiği sorunlar uğraşıyor günümüzde. Sakarya ekonomisi bu dönemi nasıl geçiriyor?
Sakarya hem tarımsal alanda hem sanayi alanında üreten bir şehir. Bu bizim büyük avantajımız. Bu avantajı ürettiklerini ihraç ederek ileriye taşıyor Sakarya. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) gelen raporlar gösteriyor ki ihracat yapan, özellikle bu dönemde ihracat yapan firmalar bugünkü darboğazdan çok fazla etkilenmemişler. Ben de üretiminin neredeyse yüzde 90’ından fazlasını ihraç eden bir firmanın sahibiyim. Bu dönemde küçülmenin tam aksine üretimimizi ve ciromuzu arttırdık. Biz de Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) olarak üyelerimizi ihracata yönlendirmeye çalışıyoruz. Bunun için çok ciddi projeler üretiyoruz. İhracat yapan firmalarla, üniversitelerimizle, valimizle, şehirdeki diğer ekonomi tabanlı meslek örgütleriyle ve derneklerle birlikte ihracatımızı nasıl daha da büyütebileceğimiz üzerinde kafa yoruyoruz. Bu amaçla Sakarya Uluslararası Ticareti Geliştirme Merkezi (SUTGEM) adında bir merkez kurduk.
Peki, SUTGEM’in hedeflerinden ve çalışmalarından bahseder misiniz?
SUTGEM’in genel hedefi Türkiye’nin 2023 ihracat stratejisi doğrultusunda, küresel rekabet koşullarına uygun olarak işletmelerin verimliliklerini, üretime ve istihdama katkılarını artırmak, dolayısıyla bölgeye sağladıkları katma değer içindeki paylarını ve uluslararası rekabet güçlerini ve ihracat kapasitelerini artırarak; küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, 2023 hedeflerini tamamlamış bir Türkiye hedefine katkıda bulunmaktır. Özel amacı ise bölgedeki işletmeleri analiz ederek; ihtiyaçlarını belirlemek suretiyle kurumsal dönüşümlerine destek olmak ve rekabet güçlerinin artırılmasıyla; ihracata hazırlamak. Bölgedeki firmaların kurumsal kapasitelerinin artırılması ihracatta rekabet güçlerine katkı sağlayacaktır. Yapılan çalışmalar sonucunda; kurumsal dönüşümünü tamamlamış, üretim kapasitesi ihracata hazır olan firmaların çoğunun ağırlıklı olarak kulaktan dolma bilgilerle ya da bağlantıları aracılığıyla sağladıkları ihracat bilgileri ile hareket ettikleri, riskleri bilmedikleri, pazarları tanımadıkları, ihracat tevsiklerinden faydalanmadıkları tespit edildi. Bu durumun en önemli nedenlerinden birisi firmalara ihracat konularında destek olacak organizasyonun tek bir merkezde bulunmaması ve/veya firmaların yeterince bilgilendirilememesiydi. Bu sorunlar da ihracat kapasitemizin arttırılması konusunda işlevsel bir ortak kullanıma açık Merkez gerektiği gerçeğini ortaya çıkardı.
SUTGEM’de firmalarımız; altyapısının ihracata hazırlanması, pazar araştırması yapılması, ihracata yönelik pazarlama stratejilerinin oluşturulması, pazar bilgileri, pazarla ilişkiler, hedef pazardaki alıcılar, yerel ve uluslararası rakipler, fiyatlar, ticari düzenlemeler, dış ticaret mevzuatı, ihracatta devlet destekleri gibi tüm alanlarda destek alabilecekler.
Sakarya’nın ihracattaki hedefleri nedir?
Geçen sene itibariyle Sakarya’da yaklaşık 380 ihracatçı bulunuyor. Geçtiğimiz yıl 5,6 milyar dolarlık ihracat yaptı Sakarya. Ona mukabil 3,2 milyar dolarlık da bir ithalatı var. Dış ticaret hacmimiz 10 milyar dolar civarında. Bu rakamlar bizi ihracatta Türkiye 7’ncisi yapıyor. Bu bize yetmiyor. Cumhuriyetin 100. Yılı 2023’e kadar ihracatçı rakamını 1.000’e, ihracat rakamımızı da 10 milyar dolara taşımak ve ilk 5 ihracatçı il arasında olmak istiyoruz.
TOBB bünyesinde ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bizim gibi odaların, meslek örgütlerinin ihracata öncelik vermesi lazım. Biz bu konuda yaptıklarımızı ülkedeki birçok odayı ziyaretimizde anlatıyoruz. “Biz bunu yaptık, siz de yapın.” diyoruz. TOBB’da da aynı şekilde anlatıyoruz. Ben TOBB Genel İdare Kurulu Üyesiyim. İhracata ağırlık verilmesi gerektiği Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yaptırdığı anketlerde de çıkıyor. Bu amaçla İhracat Çalışma Grubu oluşturduk. Bu konu üzerinde Sayın Cumhurbaşkanımız da çok sık konuşma yapıyor. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de muasır medeniyetler seviyesine ulaşmanın yegane yolunun üretmekten geçtiğini söylediğini de unutmayalım. Bu hedefe ulaşmanın, ürettiğini rekabet ederek dünyaya satmaktan geçtiğine inanıyorum.
İhracatta katma değer boyutunu da konuşacak olursak neler söylemek istersiniz?
Önceliğin ihracatı insanlara sevdirmek olduğunu düşünüyorum. Ancak rekabet işin içine girince Ar-Ge gündeme geliyor. Ar-Ge çalışmalarıyla inovasyon başlıyor, oradan da dijital dönüşümle ilgili çabalara geçiş yapıyorsunuz. Ardından teknolojik yatırımlar ve icatlar geliyor. Dolayısıyla bu süreçte önce firmaları ihracata başlatırsak gerisi otomatikman gelecektir. Bunun örneklerini buradaki işletmelerde görmeye başladık.
Peki, Sakarya’nın üretimdeki avantajlarını konuşacak olursak neler söyleyebilirsiniz? Öne çıkan sektörler hangileridir bölgenizde?
Bizim bir avantajımız da tarım. Topraklarımızın verimli olmasından kaynaklı tarımla ilgili de çok ciddi çalışmalarımız var. Türkiye’deki beyaz et üretiminin yaklaşık yüzde 75-80’i Bolu, Bilecik, Düzce, Sakarya ilerinin oluşturduğu bölgede üretiliyor. Bu sektöre yönelik olarak yönetmeliklere uyum çalışmalarımız var. Süs bitkiciliği sektöründe çok önemli bir gelişme gösteriyoruz. Yaklaşık 15 bin dekar alanda 500 civarında üreticimiz ki aralarında devasa firmalar da var, üretim yapıyor. Çok ciddi de istihdam sağlıyorlar. Doğu Marmara Kalkınma Ajansından aldığımız yaklaşık 6 milyon liralık hibe desteğiyle bir kuluçka merkezi halinde Sakarya Üniversitesi ile birlikte bir laboratuvarın temelini atıyoruz. İki bin 500 metre karelik bir alana bu bölgenin, belki de Türkiye’nin en büyük doku kültürü laboratuvarından birini yapacağız. Büyükşehir Belediyemiz de bize bu anlamda destek veriyor. Şişelenmiş su sektörünün ana merkezindeyiz.
Körfez ülkelerinden gelen turistlerin yarattığı talep Sakarya’daki turizm potansiyelini de artırdı. Özellikle Sapanca ve Taraklı gibi bölgelerde konaklama ve yeme-içme sektörleri önemli gelir elde etmeye başladı. Yine sağlık turizmi alanında, hizmet veren nitelikli kuruluşlarımız ülkeye döviz kazandırıyorlar.
En büyük avantajımız bulunduğumuz lokasyondur. Sabiha Gökçen Havaalanı’na yarım saat, İstanbul’a 1 saat, Ankara’ya iki saat uzaklıktayız. Keza Bursa, Eskişehir de öyle. Eskiden bir limanımız yoktu. Artık Karasu Limanımız var ve oradan Ro-Ro seferleri başladı. Özellikle Ukrayna’ya, Romanya’ya Köstence’ye başladı. Anadolu’dan gelen tırlar Samsun’a, Trabzon’a gitmektense Sakarya’yı tercih etmeye başladılar. Limanımız büyüyor.
Sosyal yaşam da tüm bunlara buna bağlı olarak hareketleniyor. Yirmi yıl önce Sakarya’nın nüfusu 600 bin civarındaydı. Şu anda nüfus 1 milyon 100 bin civarında.
İhracat seferberliğine girdiğinizi anlatıyorsunuz. Dünyada ihracatçının beklentisi kurun artmasıdır ama Türkiye’de son dönemde kur baskılanıyor. Önümüzdeki dönemde de bir faiz indirimi beklentisi var…
Önümüzdeki dönemde bir faiz indirimi beklentisi var. Piyasalar faiz indirimi beklentisini henüz satın almamış durumda. Sayın Cumhurbaşkanına hak veriyorum. Tasarrufların yatırımlara, üretime değil de faize yönlendirilmesi sıkıntıya yol açıyor. Bu bizim üretimimize, ekonomimize anlamda zarar veriyor.
Kalkınma yerelden başlar mentalitesine katılıyor musunuz? Bu konuda gerek SATSO olarak gerek Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak neler yapılıyor?
Biz bütün sorunlarımızı bağlı olduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) çatısı altında paylaşıyor ve çözümü de orada arıyoruz. Sanayi Bakanlığı ile işimiz olduğunda da TOBB üzerinden silsile takip ederek çözmeye çalışıyoruz. “Kalkınma yerelden başlar.” düşüncesine katılıyorum. Ben bir adım öteye gidip “Kalkınma üretimden başlar.” diyorum. Yalnızca sanayi üretiminden değil tarımsal üretimden de bahsediyorum. Ülke olarak, tarımda kendi kendine yetebilecek topraklara ve iklime sahip ülkelerinden biriyiz. Ama son yıllar itibariyle tarımda kendine yetebilme özelliğimiz kalmadı. Oysa iyi yönetilirse hem tarımda hem de hayvancılıkta kendi kendimize yetmekle kalmayıp çok ciddi ihracat yapabilecek bir ülkeyiz. Bunları değerlendirmemiz lazım.