İlaçta yerli üretimden daha çok ilaç ham maddesi üretiminin önemli olduğuna vurgu yapan TK İlaç Kurucusu Turan Karaman, bunun için devlet ve özel sektör iş birliğinin şart olduğunu dile getirdi.
TK İlaç 2014 yılından bu yana World Medicine ilaçlarının Türkiye’de pazarlama faaliyetlerini yürütüyor. World Medicine’ın Çerkezköy’deki üretim tesisinin 2020’de devreye alınacağını söyleyen TK İlaç Kurucusu Turan Karaman ile yerli ilaç üretimini ve ilaç sektörünün durumunu konuştuk.
Sayın Cumhurbaşkanımız son dönemde ilaçta yerlilik konusuna sürekli vurgu yapıyor. Bu konuya nasıl bir yorum getirebilirsiniz?
Aslında ilaç dediğimiz ürüne bütün olarak bakmak lazım. İlacın üretiminde kullanılan ham madde kadar ambalaj da önemli bir konu. İlaç ithalatı yanında bazen ambalaj malzemelerinin de ithal edildiğini görmekteyiz. Bu anlamda yurt dışına bağımlıyız. Ama çok sevindirici bazı gelişmeler var. Türkiye’de yeni kurulmuş olan ve yakında kurulacak olan tesislerle ilaç ambalajlarının üretiminde dışa bağımlılık azalacak.
İlaç konusuna gelince, orada iki kandırmaca var. Birincisi; üretimi yurtdışında gerçekleşmiş, yalnızca ambalajlaması Türkiye’de yapılıp piyasaya verilen ilaçlar mevcut. İkincisi; yarı mamul olarak alınır ve ilaç haline getirilir. Örneğin; toz halindeki ham maddeyi tablet haline getirirsiniz. Mikroenkapsülasyon yönteminde de küçük drajeler sadece kapsüle doldurulup ilaç haline getiriliyor. Bunlara da yerli ilaç demek doğru değil.
Aslında en önemli konu ilaçta kullandığımız ham maddelerdir. Ham maddelerin çok çok az bir kısmı Türkiye’de üretiliyor. Çünkü bunları üretmek için çok ciddi tesisler ve yatırımlar gerekiyor. Bu bir handikapsa sadece Türkiye için değil, bütün dünya için bir handikaptır. Yapılacak yatırımların bir de market boyutu var. Üretimin önemli bir bölümünü de ihraç etmek gerekiyor. Bu ham madde yatırım tesisidir. İlacın bir basamağıdır ama direkt ilaç üretimi olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin; Türkiye’de klavulanik asit üretimi yapan firmalarımız var. Ama bunlar yüksek maliyetler nedeniyle market şartlarında çok zorlanıyorlar.
Dışa bağımlılık sorununu belki kısa vadede çözemeyiz ama bununla ilgili birtakım adımlar atılamaz mı?
Burada sanayi ile devletin çok iyi bir iş birliği olmalıdır. Devletin böyle bir yatırımı tek başına yapması günümüz anlayışında yok. Yerli yatırımcıların da kar marjları çok düşük olduğu için bu yatırımı yapabilecek güçleri yok. Bir konsorsiyum kurulup en fazla tüketilen malzemelerin ham maddeleri Türkiye’de üretilip, istenilen standartlar sağlandıktan sonra yurt dışına da satışı sağlanırsa başarı olabilir. Devlet teşvik edici, kontrol edici, bir araya getirici olabilir. Bu bir çözüm yoludur.
İlaç üretiminde devlet desteği şart mı? Yoksa sektörde yeni bir yapılanma mı gerekir? Nasıl bir yol izlenmesi gerek sizce?
Belki devletin savunma sanayisinden daha fazla müdahil olduğu tek sektör ilaç sektörüdür. Çünkü üretim sürecinden satış iznine ve fiyatının belirlenmesine kadar devlet her aşamada müdahildir. Öte yandan bugün yaklaşık olarak 30’un üzerinde teşvik var Türkiye’de. İlaç sektörü de bunlardan yararlanmış durumdadır. Bu teşviklerden üniversite-sanayi birlikteliğinde çok ciddi bir şekilde yararlanılıyor. Sağlam bir projeniz varsa karşılığını buluyorsunuz. Elbette bu teşviklerin sadece kopyalamakta değil yeniliklerde de kullanılması gerekiyor. Son 10 senede yapılan yatırımlar sonucunda Türkiye’deki ilaç üreticisi fabrika sayısı yüzde 25-30 arttı.
Cumhurbaşkanımız yüzde yüz yerlilik vurgusu yapıyor…
Cumhurbaşkanımızın bu vurgusu büyük önem teşkil ediyor. Yüzde yüz mesajını da doğru anlamak önemli. Bir dönem yalnızca montajı ülkemizde yapılan ürünlere Türk Malı, yerli üretim dendi. Her sektörden üreticide rehavete yol açtı. Yüzde yüz hedefinde, doğru noktalara konsantre olarak uzun vadeli stratejiler geliştirmek gerekiyor. Burada önemli olan ilk adım katma değer yaratan üretimi ülkemize taşımakta. Bu anlamda ilaç sektörüne baktığımızda en üst düzeyde ilaç fabrikalarının Türkiye’de kurulmuş olduğunu görüyoruz. Hepsi birinci sınıf fabrikalar.
Peki, biz sektörde hangi üretim aşamasında olmalıyız?
İlaç sanayisi Türkiye’de 100 seneyi geçen bir tarihe sahip. Yani biz dünyanın çok çok ilerisinde başladık. Sonra bir yerlerde yavaşladık. Şimdi ilacı üretebiliyoruz. Çok karlı olmadığı için ham maddeyi üretmiyoruz. Bence şu anda doğru yol alıyoruz. Sadece çok özel ilaçlarda Sağlık Bakanlığı’nın organizasyonu içerisinde birkaç dev Türk firması bir konsorsiyum şeklinde üretim yaparsa mükemmel sonuçlar çıkar.
Türkiye ilaç pazarı dünyada nasıl bir yerde konumlanmış durumda bugün?
Öncelikle insanların kullandıkları ilaçların kutu sayısına ve bunların maliyetlerine bakmak lazım. Kutu adedi olarak market büyüklüğüne bakılırsa Türkiye ilk 10’u zorluyor dünyada. Son dönemde artan döviz kuru nedeniyle bazı sıkıntılar olsa da fiyat politikasında bazı düzenlemeler yapılarak bu sorunlar aşıldı.
İlaç sektöründe tekelleşme olgusundan bahsediliyor. Bu konuda önümüzdeki dönemde bir değişiklik olacak mı?
İlaç sektöründe patent sahipliği dışında tekelleşmeden söz edemeyiz. Bu da dünyanın patent kurallarından kaynaklanan bir olgu. Türkiye de bu patent kurallarını kabul ediyor zaten.
TK İlaç son 1 yılı nasıl değerlendirdi? Neler yaptı hem üretim aşamasında ürün çeşitliliği noktasında hem istihdam noktasında?
TK İlaç olarak World Medicine şirketinin ürettiği ilaçların tanıtım ve pazarlamasına devam etmekteyiz. Son bir yılda piyasaya 5 yeni ilaç sunduk. 2020’nin ilk çeyreğinde 10 dan fazla yeni ürünü halk sağlığı ile buluşturmayı planlıyoruz. Diğer taraftan kasım ayının başında sektörde faaliyet gösteren bir firmayı saha ekibi ve ürünleri ile birlikte bünyemize kattık. Bu devir alma ve devam ettiğimiz istihdam ile beraber çalışan sayımızı 300’ün üzerine çıkarttık.
Peki, World Medicine’ın Çerkezköy’deki fabrika yatırımında son durum nedir?
Muhtemelen önümüzdeki mart-nisan aylarında devreye alınacak. Böylece 2020’de üretime başlayacak. Türkiye iyi bir tesis kazanmış olacak. Yapılan üretimin büyük bir kısmı da Türk Malı olarak birçok ülkeye ihraç edilecek. Tabii, biz TK İlaç olarak üretici değiliz. World Medicine ile iş ortağıyız, çözüm ortağıyız. Biz sadece pazarlama kısmını yürütüyoruz.