Altınbaş Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Berrin Ceylan Ataman
UZAKTAN ÇALIŞANLAR FARKLI BİR İŞLEME TABİ TUTULAMAZ!
Dijitalleşmenin üretim sürecine girmesiyle ortaya çıkan tele-çalışma, yarı-zamanlı çalışma, esnek saatlerde çalışma gibi uzaktan çalışma modelleri pek çok ülkede yaygın hale geldi. Tüm çalışanlar için tek bir esnek çalışma biçimi yok. Yapılan işe göre, haftada sabit bir günde tele-çalışma biri için uygun olduğunda bir diğerinin yaptığı iş için uygun olmayabiliyor. Bu çerçevede şirketler için esnek çalışma uygulamaları çalışma yerinin esnekliği, çalışma süresi esnekliği ve yapılan işin esnekliği (fonksiyonel esneklik) olarak sınıflandırılabilir.
Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele için hükümetler, esnek çalışma yöntemleri arasında yer alan evden çalışmayı teşvik etmeye yöneldi. 4857 sayılı İş Yasası’na göre evden çalışma ile fiili çalışma arasında bir fark bulunmuyor. Daha açık bir ifadeyle uzaktan çalışanlar farklı bir işleme tabi tutulamaz. Prensip olarak, işverenler personelini evden çalışmaya zorlayamaz ancak istisnai dönemlerde bu tür önlemlere başvurulabilir.
Eğitim, e-ticaret, bankacılık gibi faaliyetler uzaktan yürütülebilirken, restoran, kafe, kuaför, inşaat gibi işler uzaktan yürütülemiyor. Covid-19 salgınına karşı hükümetin aldığı önlemler çerçevesinde uygulanan evden çalışmanın bir zorunluluktan doğduğu göz ardı edilmemeli. Öte yandan bugün itibariyle çalışanın tercihinden kaynaklı olmaksızın evden çalışıyor olmak da geçici bir durumdur, pandemi kontrol altına alındığında yeniden işyerine dönüş olacaktır. Bu çerçevede uzaktan çalışmada taraflar açısından iş akdi aynen devam etmektedir.
Covid-19 salgınının etkisiyle yaşananlar, sosyal bilimciler açısından bir laboratuvar. Şu an için gözlemlerimizden ve kendi yaşadığımız deneyimlerden, birbirimizden öğrendiklerimizden aktarabileceğimiz pek çok bilgi ve bulgu var. Evden çalışmanın yarattığı fırsatlar ve zorluklara ait bulgular da bunlardan biridir. Zamanı esnek kullanma fırsatı ve işe gitmek için yolda geçirilecek zamanın evde geçmesini, önemli bir kazanım olarak değerlendirmek lazım. Ancak evde çalışmayı verimli kılmak için ciddi bir çalışma disiplinine ihtiyaç vardır. Evlerde ilgi dağıtacak çok fazla faktörün olması çalışma ortamı açısından bir dezavantaj oluşturur.
Evden çalışma deneyiminin öne çıkardığı konulardan biri ise, kadın emeğinin çifte sömürüsü. Özellikle salgın hastalıktan korumak zorunda olduğumuz yaşlı ebeveynlerden ve ev içi işlere yardım eden diğer kişilerden destek almadan evden çalışmak bir anne için hiç kolay olmuyor. Öte yandan tüm ev halkının da evden çalıştıkları ve okul çağındaki çocukların da evden uzaktan eğitim aldıkları gibi bir senaryoyu hazırlıksız yönetmek de oldukça zordur.
Belki hiçbirimiz evden çalışmanın ofistekinden daha fazla çalışmayı gerektireceğini düşünmemiştik. Toplum evden çalışmaya hazırlıksız yakalandı. Bu da ev ve iş hayatı arasındaki fiziksel sınırın kalkmasındaki uyumu zorlaştırdı. Evden çalışmak ev yaşamını hem mekânsal hem de sosyal olarak yeniden organize etmeyi gerektirir. Bu da evlerde daha geniş ve özel mekanlar yaratarak mümkün. Çalışanların yeniden işyerlerine ve çocukların da okullarına dönmeyi hayal ettiği günler yaşıyoruz.