NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANI TURGAY ERDEM
NİLÜFER’DE 2021 “GIDA YILI” OLACAK!
Pandeminin, sağlıklı gıdaya ulaşmanın ve tarımın önemini güçlü bir biçimde ortaya koyduğunu vurgulayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, bu nedenle 2021 yılını “Gıda Yılı” ilan ettiklerini ifade etti.
Bursa’nın parlayan yıldızı Nilüfer ilçesi bu konumunu sürdürüyor. En son İnsani Gelişme Vakfı’nın açıkladığı İnsani Gelişme Endeksi 2020 sonuçlarına göre “Çok Yüksek İnsani Gelişme” performansı gösteren 34 ilçe arasında 8. olarak yer aldı. Diğer taraftan içinde bulunan 9 organize sanayi bölgesiyle de dikkat çeken Nilüfer’in gelişimini ve Nilüfer Belediyesi’nin çalışmalarını Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile konuştuk.
Nilüfer özelinde pandemiye nasıl yakalandınız? Şu ana kadar süreci nasıl yönettiniz ve yönetmeye devam ediyorsunuz?
11 Mart itibariyle maalesef ilk vakayı Türkiye’de gördük. Ardından Nilüfer Belediyesi olarak hemen bir kriz merkezi oluşturarak neler yapabileceğimizi kararlaştırdık. Bir eylem planı hazırladık kendimize. Öncelikle maskeyle ilgili sıkıntılar ortaya çıkınca hemen bir tesis kurarak maske üretmeye başladık. Piyasada maske kıtlığı ortadan kalkıncaya kadar 3,5 milyonun üzerinde maske ürettik. Bu maskeleri vatandaşlarımıza dağıttık. Dezenfeksiyon gibi toplum sağlığını ilgilendiren bir çalışma yaptık. Huzurevimizde çok ciddi tedbirler aldık. Bugüne kadar bir tek vakaya dahi rastlamadan huzurevini açık tuttuk. Orada yaşayanların geçtiğimiz haftalarda aşılarını da yaptık. Şu anda dünyada herhalde tektir Nilüfer’deki huzurevi. Dünya Sağlık Örgütü ile yaptığımız son toplantıda örnek gösterildik. Öte yandan kendi alanımız içinde gerekli tedbirleri alarak evden veya dönüşümlü çalışma biçimine geçtik. Tabii, salgın sürecinde birçok vatandaşımız işsiz kaldı. Birçok kafe, restoran vb. kapandı. Bu durum halen de devam ediyor. Gerçekten muhtaç durumda olan çok fazla vatandaşımız vardı. Bunlarla ilgili sosyal yardım kısmını planladık. Zaten kaymakamlık, valilik üzerinden yapılan yardımlar vardı. Biz kendi alanımız içerisinde olan yardımları yaptık.
Esnafa yönelik desteklerinizi biraz açabilir misiniz?
Belediyeler olarak gelirlerimiz, giderlerimiz yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiş kurallar çerçevesinde gerçekleşir. Dolayısıyla bize ait olan işletmelerde salgın nedeniyle dükkanını kapatmak zorunda kalan kiracılarımızdan hiç kira, ücret vb. almamaya karar verdik. Açık olanlarda da kiraları yüzde 50’ye düşürdük. Dolaysıyla ancak bu anlamda bir katkımız oldu esnafa. Bunun dışında herhangi bir ödeme yapma olanağımız ve yetkimiz maalesef yok.
Pandemi hedefleriniz dahilindeki projelerinizi ne yönde etkiledi?
Hizmetlerimizde kesintiler oldu. Biz 2020 yılını tarım yılı ilan etmiştik. Pandemi başlamadan çalışmalarımızı öncelikle kırsal alan üzerinde yoğunlaştırmıştık. Sonuçta Nilüfer, modern bir yapılaşmanın, kentleşmenin olduğu bir bölge. Bir taraftan da sanayi alanlarıyla çevrili bir bölge ama bir o kadar da tarımla ilgili olan alanlarımız, değerimiz var. Bu bağlamda çiftçimize biraz daha katma değer sağlamaya çalıştık. İyi ki de böyle başlamışız. Pandemi gelince insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasının ve çiftçinin, tarımın ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. Bu yöndeki çalışmalarımıza halen de devam ediyoruz.
Peki, bu çalışmalarınızda kooperatifleşmenin yeri nedir?
Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni (NİLKOOP) kurduk. NİLKOOP olarak tarım ve hayvancılığı desteklemeyi, geliştirmeyi ve üretenin ekonomik gelir artışı sağlamalarını amaçlıyoruz. Bu çatı altında Nilüfer Bostan markasını ürettik. İlk mağazamızı da açtık burada. Şimdi 5 alanda çalışmalarımızı yapıyoruz. Bunu da bu yıl içerisinde 15’e çıkartmayı hedefliyoruz. Nilüfer Bostan’da Türkiye’nin değişik noktalarındaki kooperatiflerinden almış olduğumuz sağlıklı ürünleri pazarlıyoruz. Ayrıca ilçemizdeki kadın derneklerinin bizim kontrolümüzde belirli ürünleri üretmelerini istiyoruz. Biz o ürünleri vatandaşlarımıza satarken onlar da ekonomik gelir elde ediyorlar.
Diğer taraftan bir de çiftçi evi kurduk bölgemizde. Çiftçilerimizi orada eğitiyoruz. Bir kompost ünitesi kurduk, organik gübre üretmeye çalışıyoruz. İlaçsız, ekolojik tarımı destekleyerek insan sağlığına zarar vermeyecek türde ürünleri üreten çiftçimize biraz daha fazla kazanç sağlayacak bir dağıtım ağı oluşturmayı hedefliyoruz. Daha sonra internet üzerinden diğer kooperatiflerin satışlarını yaygınlaştıracağız. Bir taraftan da coğrafi işaretleme çalışmalarımız sürüyor. Siyah incirimiz, enginarımız, biberimiz ile ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Özetle hem üreticinin hak ettiği geliri elde etmesi hem de vatandaşın sağlıklı gıdaya ulaşması bağlamında 2021’i de gıda yılı olarak görüyoruz.
Nilüfer, her zaman için Bursa’nın parlayan yıldızı olmuştur ve hala da bu konumunu devam ettiriyor…
Evet, bu konumumuz sürüyor. Son olarak İnsani Gelişme Vakfı’nın açıkladığı İnsani Gelişme Endeksi 2020 sonuçları açıklandı. Bu araştırmaya göre “Çok Yüksek İnsani Gelişme” performansı gösteren 34 ilçe arasında 8. olarak yer aldık. Bu araştırma kapsamında 188 ilçe değerlendirmeye alınıyor. Bursa’dan başka belediye de yok. Bizim önümüzde olan ilçeler ise Kadıköy, Şişli, Beşiktaş, Bakırköy, Sarıyer, Çankaya, Karşıyaka gibi gelişmiş ilçeler… Ancak bu ilçelerde sanayi olmadığına da dikkat çekmek isterim. Bizim ilçemizde 9 sanayi bölgesi bulunmakta.
Artan yeni sanayi alanı talepleri karşısında zorlanıyor musunuz?
Biz ne mevcut sanayi alanlarının büyümesini ne de yeni sanayi alanlarının yaratılmasını istiyoruz. Bursa sanayiye doymuş bir il. Bence sanayinin artık daha başka bölgelere yayılması gerekiyor. Bildiğiniz üzere yerli otomobil fabrikasını Gemlik’te deniz kenarına koydular. Bunun getireceği sanayileşme artışı çevresel sorunlara ve göçün artışına yol açacaktır. Zaten yüzde 4-5 yıllık göçümüz var. En çok göç alan ilçeyiz. Özellikle Bursa içinden daha fazla göç alıyoruz. Biz daha yavaş, daha kontrollü bir büyüme istiyoruz. Gelen nüfusla beraber bütçe yükümüz daha fazla artıyor. Kişi başına düşen gelir de her sene azalıyor. Eskiden bölgesel planlamalar yapılırdı. Bu planlamayla hükümetler de buna göre bir program koyarlardı ortaya. Şimdi böyle bir şey yok maalesef.
Nilüfer’de bulunan sanayi bölgeleri sizi hizmetler açısından nasıl etkiliyor?
Sanayi bölgeleri içinde biz herhangi bir hizmet sunmuyoruz. Çünkü organize sanayi bölgelerinin yönetimleri özerk; kendi hizmetlerini kendileri sağlıyorlar. Ancak sanayi bölgesi dışındaki tüm alanlarda belediyemizin hizmetlerinden yararlanıyorlar. Buna karşın biz organize sanayi bölgelerinin hiçbirinden bir kuruş katkı alamıyoruz. Buna emlak vergisi de dahil. Hükümet bundan üç sene önce sanayi bölgelerini emlak vergilerinin tamamından muaf tuttu. Sonuç olarak sanayi bölgelerinden elde edemedikleri gelirlerin en azından bir kısmı yerel yönetimlere hükümet tarafından kaynak olarak geri verilmelidir.
Tabii, sanayinin çevreye de olumsuz etkileri var…
Çok fazla çevresel etkileri var. Biz Avrupa Birliği Başkanlar Sözleşmesi’ne imza atmış ilk 10 belediyeden biriyiz. Sera gazı salımını 2020 yılına kadar yüzde 20 azaltacağımızı taahhüt etmiştik. Bunu fazlasıyla başardık. Şimdi bunu 2030-2035 yıllarına göre planlıyoruz. Ama organize sanayi bölgelerinin kontrolü bizde değil. O bölgelerin sera gazı salımını Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü kontrol ediliyor. Hedeflerimizi tutturabilmemiz için sanayi bölgelerinin salımını kontrol edebilmeliyiz.
Bunun için vatandaşa hizmeti önceleyen bir ortak akıl geliştirmek gerekiyor değil mi?
Bölgesel şartları iyi kullanmak gerekiyor. Bizde senelerdir bu anlayış var. Daha önceki Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey 20 yıl bu anlayışla hizmet etti. Onunla beraber çalıştığımız dönemden bu yana seçim biter bitmez önce parti rozetimizi bir yana koyarız. Sonrası diğer seçime kadar bizim için hizmet kısmıdır. Önce insan diyerek hizmetlerimizi yaparız. Kimseyi ayırt etmeden, kimseyi ötekileştirmeden hizmetlerimizi yaparız. Hala bu anlayışla devam ediyoruz.
Bu anlamda sosyal demokrat belediyelerin ayrıştığını söyleyebilir miyiz?
Bizi özel kılan böyle bir çalışmadır. Bütün sosyal demokrat belediyelere baktığınız zaman bu anlayışın hakim olduğunu görürsünüz. Sosyal demokrat belediyeler olarak göreve başlar başlamaz neler yapabileceğimiz, deneyimlerimizi nasıl paylaşabileceğimiz konusunda birkaç toplantı yaptık ama pandemi gelince bu toplu toplantıları yapma imkanımız olmadı. Şimdi artık daha çok bireysel olarak bu deneyimlerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Örneğin; geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ile toplantımız vardı. Önce ekibiyle görüştük. Sonra kendisiyle durum değerlendirmesi yaptık. Bu dönem sosyal demokrat belediyelerin ne kadar başarılı olduğu pandeminin etkileriyle beraber daha iyi görüldü.
Nilüfer kent olarak kültür ve sanatta etkin rol üstlenen bir ilçemiz. Pandemi bu alandaki çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Bugüne kadar eğitim, spor, kültür, sanat alanlarında çalışmalarımızı yaptık. Zaten bunlar bizim öncelikli hizmet konularımızdır. Ancak pandemi, özellikle kapalı alanlardaki etkinliklerimizi olumsuz etkiledi. Ama yaz döneminde açık havada daha çok etkinlik yaptık. Sinemalarımızı, tiyatrolarımızı açık alana taşıdık. Konserlerimizi mesafeli olarak yaptık. Daha sonra dijital platformlarda bunları paylaştık. Tabii, müzisyenler bu dönemde çok olumsuz etkilendiler. Onları desteklemek için “Yaşasın Müzik” adlı etkinlik programını ortaya koyduk. Bu program kapsamında yerel sanatçılarımızın verdiği konserleri sosyal medya hesaplarımız üzerinden paylaşıyoruz. Bu program hala devam ediyor.
Bursa özelinde son yıllarda ciddi bir çarpık kentleşme ve betonlaşma sorunu görünür oldu. Nilüfer’de son durum nedir? Kentsel dönüşüme ilişkin düşünceleriniz nelerdir?
Öncelikle kentsel dönüşümle kentsel yenilemeyi birbirinden ayırmak lazım. Kentsel dönüşüm bölgesel olarak yapılması gereken bir uygulamadır. Daha çok da eski gecekondu bölgelerini planlayarak yapılması gereken bir çalışmadır. Osmangazi’de, Yıldırım’da ve belki bizim de küçük mahallelerimizde değerlendirilmesi gereken alanlar var. Bugüne kadar Bursa’da kentsel dönüşüm adı altında başlayan değişim bizim istediğimiz gibi olmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına kentsel dönüşümü parsel bazında yapabileceği yönünde bir yetki verdi. Çalışma 0.50 emsal üzerinden yürütüldü. Ancak popülist bir yaklaşımla yoğunluğu artıran, haksız rekabete yol açan ve kentin siluetini bozan çok katlı yapılara izin verildi. Bugün bunun örneklerini Nilüfer’de 5 katlı yapıların yanında 12 katlı binalar olarak görebilirsiniz. Maalesef bu bizim bölgemizde çok yaygın oldu. Şimdilik bu yapılaşma biraz duruldu. Yıkılmış olan yerler dışında yeni bir kentsel dönüşüm yapılmayacak.
Kentsel dönüşüm deprem gerçeğiyle yüz yüze olan ülkemizde hükümetlerin yapması gereken en önemli çalışmalardan bir tanesi. Bunun için öncelikle yasal düzenlemeleri ortaya koymak gerekiyor. Ayrıca her büyükşehir belediyesinin mutlak surette kentsel dönüşümü yapacak bir inşaat şirketi olması lazım. Eğer bunu bir konsorsiyumla beraber planlayacaksa mutlaka kamu kurumunun başı orada bulunmalı. Bu işin garantörlüğünü ve koordinasyonunu o kurum yapmalı.
Toparlayacak olursak pandemi sürecini de dikkate alarak, bundan sonraki yol haritanızı nasıl özetlersiniz?
Biz stratejik planımıza yapılması gereken çalışmaları 3 yıllık olarak işledik. Hatta bunu 5 yıla göre planladık. Pandemi, çalışmalarımızı biraz kesintiye uğratsa bu sene içerisinde yapacaklarımız var. Belediyenin rutin hizmetleri dışında kültür-sanatla, sosyal alanlarla ilgili olarak vatandaşların ihtiyaçları ve taleplerine yanıt vermeye çalışacağız. Özellikle çocuklara, gençlere ve yaşlılara yönelik projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz.