MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI AYHAN KIZILTAN
ÇUKUROVA’YI BÖLGEDEKİ İLLERLE BİRLİKTE PLANLAMALIYIZ!
Gerek ülke kalkınması gerekse yerel kalkınma için katılımcı ve planlı bir yatırım anlayışına ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Adanalılara seslenerek şöyle konuştu: “Çukurova’yı ve hinterlandını, bölgedeki illerle birlikte planlayalım. Bu planı Hükümete sunalım. Buna yasal zemin hazırlansın, finansman kaynağı bulunsun ve böylece hayata geçirelim.”
Mersin, tarımı, sanayisi, turizmi ve ticaret olanaklarıyla çok büyük bir gelişim potansiyelini barındırıyor. Bu potansiyelin daha verimli kullanılabilmesi için ivme kazandırıcı projelere ihtiyaç var. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan sadece Mersin için değil, tüm Çukurova Bölgesi ve hinterlandı için bir kalkınma projesine ihtiyaç duyulduğunu dile getiriyor. Bu yönde bir hazırlık içinde olduklarını ifade eden Ayhan Kızıltan ile Mersin’in gelişimini ve MTSO’nun çalışmalarını konuştuk.
Pandeminin de olumsuz etkilerini gördüğümüz zorlu bir ekonomik konjonktürden geçiyoruz. Bir sanayici olarak bugünkü tabloyu nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’de sorunlar niye çözülemiyor?
Günümüzde ne yazık ki neredeyse her konu siyasallaştırılıyor. Bu sadece iktidar yönünden değil, muhalefet yönünden de öyle. Böyle olunca her iki tarafın da söylediği doğru şeyler duyulmuyor, dikkatten kaçıyor. Türkiye’nin bundan kurtulması lazım. Ben Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak üyelerimizden, tabanımızdan gelen şikayetleri, talepleri, önerileri ortaya koyuyorum. Bu bağlamda Türkiye’nin en önemli sorunlarından bir tanesi yatırımların planlı yapılmaması. Diğer önemli sorun ise iktidar milletvekillerinin bile yakındığı bir şehrin dinamikleri ve kurumları göz ardı edilerek alınan yatırım kararları. Şehre danışılmadan alınan kararlar hazmedilemiyor ve sorun yaratıyor. Halbuki bunun tersi olması lazım. Yatırımların planlanma süreçlerine tüm yerel dinamiklerin katılması gerekir.
Peki, neden bu noktaya geldik?
Bugünkü iktidarın çok büyük gücü var. O güçle tüm sorunları kendisinin çözebileceğine inanıyor. Oysa katılımcı bir sürece girmemiz lazım. Daha önceden bildiğiniz gibi Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye’yi planlardı. Nerede ne yatırım yapılacak, yerinde incelerdi, yerel dinamiklerle diyaloglar kurulurdu. Bu kaldırıldı ve Türkiye planlamasız bir döneme girdi. Yeniden bu planlı yapıya dönmemiz ve yerelin süreçlerin içinde olması gerekiyor. Yerelin içinde olması birçok şeyi kolaylaştıracak. Mersin’i kim iyi bilir? Burada yaşayan, geçmişi, geleceği burada olan bizler en iyi biliriz.
Bu pandemi sürecinde çekilen sıkıntılar Hükümete iletiliyor mu?
Bunları 81 il ve yüzlerce ilçedeki odalar bildiriyor. Biz de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği(TOBB) önderliğinde video konferans aracılığıyla düşüncelerimizi, sorunlarımızı, taleplerimizi Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sanayi, Ticaret ve Maliye Bakanlarımıza iletiyoruz. TOBB, bu sorunları ayrıca rapor haline getirerek Hükümete sunuyor. Dolayısıyla sorunlar en alt düzeydeki bürokrat tarafından bile biliniyor. Ancak çözüm üretmekte zorlanıyoruz.
Son günlerde ülke gündemine yeni anayasa ve reform tartışmaları taşındı. Bu konularda sizinle bir paylaşım yapıldı mı, görüş istendi mi?
Şu ana kadar bu konularda bizden bir görüş alınmadı. Bu reformun ekonomide mi yoksa hukuk alanında mı yapılacağını bilmiyoruz. Bildiğiniz gibi yaklaşık iki sene önce yapılan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildi. Şimdi neden bir anayasa değişikliği ihtiyacı doğduğunu bilmiyoruz. Tabii, Anayasamızın iyi bir anayasa olduğunu söylemiyorum. Dolayısıyla değiştirilmesi gerekiyor ama bunu katılımcı bir şekilde yapmak lazım. Eğer uygar bir dünyada yer almak istiyorsak siyaset üstü bir yapı kuralım ülkemiz ve bütün vatandaşlarımız için. Ancak bu yeni Anayasaya uyulmasını da sağlayalım. Şimdi hepimizin amacı: Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kılmak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk’ün dediği gibi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak. Bunun nasıl yaparız? El birliğiyle yaparız. Şimdi onun ak dediğine ben kara, onun kara dediğine ben ak dersem sağlıklı kararlar almak mümkün değil. Onun için iş dünyası olarak Türkiye’nin rahatlatılmasını istiyoruz. “Önce Türkiye” demeliyiz.
Bölgesel çalışmalara değinecek olursak neler söylemek istersiniz?
Biz illerin rekabet ederek kalkınacağını düşünmüyoruz. Yıllardan beri bilhassa komşu şehirler arasında hep bir rekabet var. Gündemimizde Çukurova Bölgesel Havalimanı projesi var. Adanalılar bu projenin Adana’da yapılmasını isterken Mersinliler Mersin’de yapılmasını istiyordu. İki kentte de duygusal yaklaşımlar ortaya kondu. Ama ihalesi yapılan havalimanı Mersin sınırları içinde yapılıyor. Önemli olan bu projenin gerçekçi fizibilitesini yapabilmektir. Bu havalimanı uluslararası uçuşlara açık olacak. Sadece yolcu taşımayacak. En azından tarım ürünlerinin taze bir şekilde saatler içinde uluslararası pazarlara ulaşmasını sağlayacak. İstanbul’daki havalimanları aktarma yapmak için çok pahalı. Ben göreve geldiğimden beri bölgesel bir yatırım ve kalkınma stratejik planı yapılması gerektiğini dile getiriyorum. Bu plan kapsamında Mersin, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Karaman, illeri yer alacak. Böylece bu bölge çok büyük bir ekonomi, sanayi ve tarım havzası olacak. Ankara-Mersin-Adana Otoyolunun yeni yapılan bölümüyle birlikte Ankara’dan Toroslara kadar uzanan bir koridorda endüstri bölgeleri kurulabilir. Uygun bir yer planlamasıyla çevreye ve tarıma zara vermeden uydu kentler de kurulabilir. Sonra bir sadece yük taşıyacak bir demiryolu hattı Mersi Limanı’na uzatılabilir. Mersin’e, Adana Yumurtalık’a ve İskenderun’a birer liman daha yapılabilir. Ben bu projeyi TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile de görüştüm. O da projeyi çok beğendi. Projeye destek vereceğini belirtti. Biz de Mersin’de Belediye, Valilik ve odalar nezdinde görüşmelerimizi başlattık. Şu anda biz Adanalılara, “Gelin, Çukurova’yı ve hinterlandını, bölgedeki illerle birlikte planlayalım. Bu planı Hükümete sunalım. Buna yasal zemin hazırlansın, finansman kaynağı bulunsun ve böylece hayata geçirelim.” diyoruz. Şimdi pandemi süreciyle bu plan çalışmaları kesintiye uğradı. Ancak normalleşmeyle birlikte hızlıca devam etmek istiyoruz.
Mersin’de sanayileşmenin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mersin’de organize sanayi bölge kurulması 1975 yılına kadar geri gider. Valilik tarafından gönderilen yazıyla haberdar edilen firmalar yer tahsisi için başvurular yapar. Ancak bu süreç 1990’lı yılların başına kadar durur. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, ki beş dönem Mersin milletvekilliği yapmıştır, 1991 yılında gerekli ödeneklerin yolunu açınca kısa sürede fabrikalar kurulmaya başlar. Böylece Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi; 1993 yılında 380 hektarlık bir alan üzerine başlangıçta 35 firma ile kurulmuş olur. Şu anda Bölgemiz lojistik avantajlarıyla birlikte bir cazibe merkezi oldu. Bölgemiz ikinci alanında parseller tahsis edildi ve fabrikalar kuruldu. Şimdi üçüncü alanda fabrikalar yapılıyor. Orada da çok iyi tesisler kuruluyor. Bu gelişim Mersin’i sanayi için çok avantajı bir konuma taşıyor. Bu itibarla başta İstanbul’dakiler olmak üzere tüm sanayicilerimizi Mersin’e yatırım yapmaya davet ediyoruz. İstanbul ve çevresindeki sanayi tesislerini Mersin’e taşıyarak İstanbul’u çevre anlamında kurtarmış oluruz. Öte yandan Anadolu’nun gelişimini de hızlandırabiliriz.
Yenilik ve Dijital Dönüşüm Merkezi (Model Fabrika)projeniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Model Fabrika, Türkiye’de örnek olabilecek yapılardan biri. Ankara ve Bursa’da başarıyla yürütülüyor. Gaziantep’te yapıldı, Adana’da yapımı devam ediyor. Bizim model fabrikamızın ise diğerlerinden farklı bir modeli var. Model Fabrika ve İnovasyon Merkezi bir arada yer alacak.
Üretimin daha verimli olmasını sağlayacak bu fabrikada eğitimler verilecek. Burada elektrik prizi üretimi yapılacak ve bu üretim sistemi üzerinden hem beyaz yakalılara, hem mavi yakalılara, hem de patronlara verimlilik eğitimleri verilecek.
Mersin turizmde de bir yatırım hamlesine hazırlanıyor. Bu yatırımın kapsamı ve hedefleri nedir?
Toplam 72 hektar alana kurulması planlanan yatırım kapsamında yaklaşık bin kişiye istihdam sağlanması hedefleniyor. Yaklaşık 50 butik otel ile 3 bin yatak kapasitesine ulaşılması planlanan projede doğayla bütünleşmiş bir turizm modeli tasarlanıyor. Akdeniz mimarisini yansıtan bir yaşam merkezi olacak alanda, alışveriş yapılabilecek mekanlar, kafeler, restoranlar, eğlence mekanları ve spor alanlarının yer alması da düşünülüyor. Nihai hedefte ise bir yat limanıyla bütünleştirilerek daha rantabl bir çalışma ortaya koymak var. Bunun için birbirimize inanarak, güvenerek bir güç birliği oluşturmak için kamu ve özel sektörün desteği ile güçlü bir kurumsal yapı oluşturmayı planlıyoruz.
Mersin’in dış ticaret performansı için neler söyleyebilirsiniz?
Mersin’in 2020 yılı ihracatı, pandeminin de etkisiyle yılın ilk yarısında daralsa da, üçüncü çeyrekte sanayi ürünleri ihracatı, son çeyrekte ise tarım ürünleri ihracatı katkısıyla yüzde 4 artarak 3,2 milyar dolar seviyesine ulaştı. İthalat ise yıllık yüzde 3’lük artışla 2,8 milyar $ seviyesine ulaştı.
Son söz olarak neler söylemek istersiniz?
2020 yılı tüm dünya adına kayıp bir yıl oldu. Ancak 2021’e umutla bakıyoruz.