SUNNY ELEKTRONİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI ADEM ATMACA
YÜKSEK TEKNOLOJİYİ ULAŞILABİLİR FİYATLA SUNUYORUZ!
Tüketici taleplerini çok iyi analiz ederek ürünler geliştirdiklerini dile getiren Sunny Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Adem Atmaca, tüm taleplere cevap verecek yüksek teknoloji ürünleri ulaşılabilir fiyatla sunduklarının altını çizdi.
2021 yılını atılım ve dönüşüm yılı ilan eden Sunny Elektronik, özellikle İtalya ve Yunanistan’da yakaladığı başarı grafiğini tüm Avrupa da sürdürmeyi hedefliyor. İhracatın satışlardaki payını yüzde 35’lere ulaştırdıklarını belirten Sunny Elektronik Yönetim Kurulu Başkanı Adem Atmaca ile tüketici elektroniği sektöründeki gelişmeleri, rekabeti ve firmanın hedeflerini konuştuk.
Adem Bey, dövizdeki dalgalanmaların, faiz ve enflasyon sarmalının ve de pandeminin siz iş dünyasına etkileriyle başlayalım isterseniz…
Hem medyada hem arkadaş sohbetlerinde ve iş hayatımızda ekonomik gündemden başka gündem yok. Tüm kesimleri ilgilendiren ve etkileyen bir gündem bu. İstisnalar haricinde ya hepimiz iyiyiz ya da kötüyüz. Bazı istisnaları bunun tamamıymış gibi algılamak çok doğru değil. Günün sonunda her kişi, her kuruluş gelirini, sermayesini, hayat standardını birinci amaç olarak artırmak ve sonra da korumak ister. Vatandaşın dövize yönelme refleksi kendini enflasyon karşısında korumaktan kaynaklanıyor. İşletmelerin yaptığı zamlar da aslında mevcut durumlarını koruyabilmek ve sürdürebilmek için. İstisnaları, kötü örnekleri tabii ki vardır ama genelin hedefi ekonomiye zarar vermek değildir. O yüzden suçlu aramayı bırakmamız lazım.
Bugün herkesin ihtiyaç duyduğu ne yüksek kur ne de düşük kurdur, sadece istikrardır. İşimi iyi yaparsam kazanmalıyım, kötü yaparsam kaybetmeliyim. Kural budur. Ben işimi iyi yaptığım halde kaybediyorsam problem vardır, işimi kötü yaptığım halde kazanıyorsam problem vardır. Ülke olarak daha çok çalışmaya, tasarruf etmeye ve yatırım yapmaya ihtiyacımız var. Ama bunu da birbirimize aşılıyor olmalıyız. Şu anda üretimimizde, çalışmalarımızda bir aksama yok. Pandemiden dolayı tedarik ne kadar zorlaşmış olsa da hala sürdürülebilir bir durumda.
Pandemiden tüm dünya etkileniyor. Dünyada pandemi şartları henüz tam olarak düzelmiş değil. Tüm dünyada ciddi bir enflasyon artışı var. Özellikle lojistikte çok ciddi problemler var. Uzakdoğu’daki en büyük hizmet veren limanlardan hala birkaçı hiç açılmamış durumda. Artık navlun fiyatlarının ne kadar olduğu önemli değil, önemli olan hammaddeyi, ürünü gemiye bindirip getirebilmek. Dolayısıyla alıcının pazarlık gücü de yok artık. Bu da bize lojistik maliyetleri olarak yansıyor. Genel olarak tedarikte yaşanan sorunlar üretim maliyetleri kadar stok maliyetlerini de artırıyor. Ama şimdilik yönetilemeyecek kadar kötü değil.
Merhum babanızdan sonra bayrağı ikinci kuşak olarak siz devraldınız. Sizin yönetiminizde Sunny Elektronik nasıl bir vizyon ile yol almakta?
Rahmetli babam Hayrettin Bey hakikaten bizlere örnek olacak bir hayat sürdü. Çok değerli bir miras bıraktı. Temelde amacımız onun bize bıraktığı öğretileri, yaşam tarzını devam ettirmek. Fakat bu kolay bir görev değil. Çünkü onun fıtraten yapmaya çalıştığını yapmaya gayret ediyoruz. Onunla çelişmeyecek yönlerde artılar ekliyoruz, geliştiriyoruz. Günün sonunda bize bir başarı hikayesi bırakmış. Ve bugün gururla ben Hayrettin Atmaca’nın oğluyum diyebiliyorum. Umarım biz de bunu çocuklarımıza aktarabiliriz.
Bugün Sunny, bu mirastan aldığı güç ve ilkelerle hala dünyanın en büyük markaları karşısında pazar payını koruyabiliyor. Elimizden geldiğince en verimli, en gayretli, israfın en az olduğu, tüketiciye faydasının en çok olduğu noktada bir optimumu yakalamaya çalışıyoruz. Sadece üretici de değiliz. Bir markamız var; onun devamı için yapmamız gerekenler var. Bunun için aidiyeti tam, çalışkan bir ekiple çalışıyoruz.
Yeri gelmişken Ar-Ge çalışmalarınızı da konuşalım…
Şu anda kendi bünyesinde Ar-Ge merkezi bulunan üretici bir firmayız. Ar-Ge merkezimizde endüstriyel tasarımcılarımız, mekanik tarımcılarımız, yazılım mühendislerimiz, donanım mühendislerimiz, kısaca bir ürünün tüm geliştirme aşamalarına hakim bir ekibimiz var. Biz 43 yıldır bu sektörün içerisindeyiz. 1979’da bir aile mağazasında televizyon satışıyla başlayan yolculuğumuzda bugün %94 yerlilikle televizyon ürüten bir şirket haline geldik. Tabi sadece televizyon değil. Diğer tüketici elektroniği ve küçük ev aletleri üreten ve satan bir teknoloji ve üretim şirketiyiz.
Peki, dışarıdan ne alıyorsunuz?
Türkiye’de sanayinin geneli yüzde 70 oranında hammadde ithalatı yapmaktadır. Biz de hammaddeyi alıp ürüne çeviriyoruz. Yurt dışından aldığımız entegre devreyi burada ana kart haline getiriyoruz. Mesela panelin camını cam olarak ithal ediyoruz ama onun optik tasarımını, uygulamalarını, içine ürün takılacak bir panel haline getirme işleminin tamamını burada yapıyoruz. Aynı biçimde mekanik parçalarımız için ithal ettiğimiz plastik ve metal hammaddelerini burada yarı mamul haline getiriyoruz. Total resme baktığımız zaman hammaddeyi yarı mamul ve ürüne çevirme konusunda yüzde 94 yerliliğe ulaşmış oluyoruz. Aslında oranlar çok bir şey ifade etmez. Ama ben sadece şunu söyleyeyim: Televizyon üretiminde bugün için Türkiye’de bundan daha yüksek yerlilik oranına ulaşabilme ihtimali yok. İlerde bu ihtimaller oluşacaktır. O zamanda biz de yatırımlarımızı yapıp, hayata geçiriyor olacağız.
Teknoloji önemli bir yere evrilmiş durumda. Yerli bir marka olarak bu evrime nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Sunny’nin ilk kuruluş yıllarından bu yana ürün çeşitliliği azalıyor. Müzik setleri, walkmanlar, DVD playerlar, VCD playerlar, televizyonlar vb. onlarca elektronik cihaz vardı hayatımızda. Ama bugün birçok fonksiyonu artık televizyonlar kendi içinde barındırıyor. Bundan 5-6 yıl önce televizyonun geleceği tartışılıyordu. Ancak o tartışmada unutulan bir konu vardı. Televizyon ortak kullanım ürünüdür. Tabletler, bilgisayarlar, telefonlar ise bireysel kullanım ürünüdür. İnsanların birlikte maç, film, dizi seyretme ihtiyacı hep olacak. Ama hiçbir zaman da e-maillerinize veya sosyal medya hesaplarınıza televizyonda bakmayacaksınız. Saydığım ürünlerin benzer fonksiyonları olsa da en temel, en büyük farkları ebatlarıdır. Birisi cebimizde taşıyacağımız boyutta, diğeri duvara asacağımız boyutta. Bir de televizyon evle iletişim kurma aracı olarak da kullanılabilecek durumda. Çünkü artık çok akıllılar. Üretici firmalar ya da içerik firmaları tarafından ev ile iletişim kurulacak, tüketiciyle iletişim kurulacak bir araç haline de geldi. Biz de Sunny olarak tüketici taleplerini elimizden geldiğince çok iyi analiz edip onlara cevap vermeye gayret ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada tüm taleplere cevap verecek ürünlerimiz de var. 2021 yılını atılım ve dönüşüm yılı ilan ettik. Uzun bir Ar-Ge çalışmasından sonra son teknolojiye sahip çerçevesiz TV ve akıllı kumanda işine odaklandık. Global markalarda benzerlerini gördüğümüz çerçevesiz TV ve akıllı kumandayı yerli imkanlarla üretmeyi başardık. Bu iki teknoloji ilk olarak 65 inç TV ile piyasaya çıktı. Daha sonra tüm ürün grubunda kullanıldı. Tüm dünyada talep gören bu teknolojiyi ulaşılabilir bir fiyat düzeyinde piyasaya sürdük.
Farklı kanallarda farklı markalarla müşteriye hitap ediyorsunuz. İç piyasadaki stratejinizden biraz bahseder misiniz?
Türkiye toplam televizyon pazarında yüzde 15’e yakın bir pazar payımız var. Biz ürünlerimizi konumlarken, onların satış ve pazarlamasını yaparken, belirli satış kanallarına dikkat ediyoruz. Çünkü her sektörün ve her işin kendine göre bir stratejisi var. Türkiye’de tüketici elektroniğinde kanallar belirlenmiş durumda: geleneksel kanal, teknoloji marketleri kanalı, gıda zincirleri kanalı, internet mecrası. Bunların yönetimini markalarımızla sınıflandırmış durumdayız. Geleneksel kanalda Sunny markasıyla hitap ediyoruz. Teknoloji marketlerinde Axen markası ile ilerliyoruz. Gıda zincirlerinde Hi-level markamızla varlık gösteriyoruz. E-ticaret kanalında Sunny, Axen, Woon ve Elton markalarımızı sunuyoruz. Hedef kitlemiz bizi bu şekilde biliyor ve buluyor.
Peki, Sunny, A Plus segmente mi hitap ediyor?
Elektronik sektöründe marka algısının giderek yükseldiğini görüyoruz. Bugün ürünlerin marka bağımsız kaliteleri aslında neredeyse eşitlenmiş durumda. Şu anda A Plus bir markada gerek donanım gerekse yazılım ve kullanıcı deneyimi olarak aradığınız özelliklerin tamamını herhangi bir Sunny ürününde bulabilirsiniz.
Rekabet nerede o zaman?
Rekabet, artık hizmette ayrışmakla oluyor. Bu bağlamda satış sonrası hizmetler büyük önem kazanıyor. İşimiz ürünü yapıp satmakla bitmiyor. Ürünün bir garanti süresi var. Bu süre içinde vermemiz gereken hizmetler olduğu gibi bu süre bittikten sonra da problemleri çözmek için bir taahhüdümüz var. Bugün ayrışmada en zor ve en meşakkatli kısım müşteriyi mutlu kılmaktır. Mutlu müşteri için öncelikle kusursuz ürün gerekiyor. Başarı için tedarikten üretim süreci sonlanana kadar her şeyi kusursuz yapmalısınız. Bu da toplam kalite dediğimiz süreci karşımıza çıkartıyor. Biz de bu süreci gözden geçirerek daha önce 750 olan satış sonrası servis noktamızı 230’a indirdik. Çünkü daha çok noktada hizmet, daha memnun müşteri anlamına gelmiyor. Ayrıca bunu ekonomik olarak da sürdürmemiz mümkün değildi. Burada servis noktalarında belli kalite standardında hizmeti belli bir denetim altyapısı ile sunmamız gerekiyordu. Bu yapıyı kurduk ve daha nitelikli hizmet hedefimize daha az sayıda servis noktasıyla ulaşılabileceğini göstermiş olduk.
Son olarak iklim sorununu da konuşalım biraz… Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı onayladı ve buna bağlı olarak 2053 yılında sıfır karbon salımı hedefini taahhüt etmiş oldu. Bu süreçte iş dünyamıza da yükümlülükler düşüyor. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Bu konuda hepimize düşen bir sorumluluk var. Her geçen gün sorumluluk bilinci artıyor. Bizim yapmamız gereken sattığımız ürünlerin geri dönüşümünü sağlamak. Dolayısıyla elektronik atık toplamak yoluyla bu ekosisteme fayda sağlayacağız. Bunun kuralları yönetmeliklerle belirlenmiş durumda. Ancak gerek ülkemizin refah düzeyine gerekse kültürüne bağlı olarak elektronik ürünler ve dayanıklı tüketim malları çok düşük düzeyde çöpe gidiyor. Dolayısıyla geri dönüştürecek ürün bulmakta gerçekten zorlanıyoruz. Diğer sektörlerde bu çok daha kolay olabiliyor. Biz de bu bilinçle servis noktalarımızda “Eskisini getir, yenisini al” tarzında teşvik edici kampanyalar uyguluyoruz.