Ocak ayı sonuna doğru Amerika Merkez Bankası’nın (Fed) güvercinleşmeye başlayacağı beklentisiyle oluşan iyimser hava, 2 Şubat Cuma günü ABD’den gelen tarım dışı istihdam ve saatlik kazançlar verileriyle bozuldu. Tarım dışı istihdam verisinin 185 bin olan piyasa beklentisinin oldukça üzerinde 517 bin (bir önceki veri 260 bin) olarak açıklanması ve saatlik kazançlar verisinin yıllık bazda yüzde 4,3 olan piyasa beklentisinin üzerinde yüzde 4,4 olarak gelmesi ekonominin canlı kaldığına dair sağlam sinyaller oluşturacağından, Fed’in daha şahin bir politika izleyebileceği beklentisini artırdı. Ki öyle de oldu. Veriler sonrasında Fed Başkanı Powell’ın 7 Şubat Salı günü Washington Ekonomi Kulübü’nde David Rubenstein ile yaptığı soru-cevap oturumunda, dezenflasyon sürecinin başladığını söylemesine karşın “Daha fazla faiz artışı yapmamız gerekeceğini düşünüyoruz. İşgücü piyasası olağanüstü derecede güçlü” ifadelerini kullandı. Powell’ın ardından diğer Fed yetkililerinden de faiz artırımlarının devam edebileceğine ve uzun süre yüksek kalabileceğine dair açıklamaların geldiğini gördük.
14 Şubat’ta gelen ABD TÜFE verisinin aylık bazda beklentiye paralel yüzde 0,5 olarak açıklanmasına karşın bir önceki veriye göre artış göstermiş olması ve yıllık bazda ise yüzde 6,2 olan piyasa beklentisinin üzerinde yüzde 6,5 olarak gelmesi ekonominin halen canlı kaldığına dair algıları kuvvetlendirirken piyasaların risk iştahındaki bozulmayı derinleştirdi. Önümüzdeki süreçte de Fed’in kararlarında önemli ölçüde belirleyici olması nedeniyle veriler takip edilmeye devam ediyor olacak.
Açıklanacak verilerin ABD ekonomisinin canlı kaldığına dair kanıyı güçlendirmeye devam etmesi ve Fed yetkililerinden gelen şahin tondaki açıklamalar önemli finansal kuruluşların Fed’in faiz oranı beklentisini yukarı yönlü revize etmelerine neden oluyor. Bu kapsamda Fed’in daha önceden 2 faiz artırımı yapacağını öngören Goldman Sachs ekonomistleri Mart, Mayıs ve Haziran toplantılarında faiz oranlarını 25’er baz puan artıracağını öngördüklerini belirtti. JPMorgan, son ABD verilerinden önce, terminal oranını Haziran sonu için %5,1 olarak tahmin ederken, BofA Global Research yıl sonu için %5-5,25 aralığında tahmin etmişti. Son olarak para piyasaları ise şu anda Temmuz ayına kadar %5,3’lük bir terminal faiz oranını fiyatlıyor.
Piyasalardaki risk iştahının azalmasıyla birlikte doların ana vatanına dönmesi dolar endeksini 104 seviyesinin üzerine çıkartırken ABD borsaları ve değerli metallerde ise düşüşe neden oldu. Bu süreçte EUR/USD paritesi 1,1000 seviyesinin üzerini test etmesine karşın açıklanan veriler sonrası 1,0612 seviyesine kadar geri çekildi. Avrupa Birliği’ndeki enflasyonun azalmaya devam etmesine karşın Avrupa Merkez Bankası (AMB) yetkililerinden faiz artırımlarının devam edeceği yönünde sinyallerini ise sürdürüyor. Buna karşın başta Avrupa olmak üzere devam eden resesyon beklentileriyle birlikte AMB başta olmak üzere majör merkez bankalarının adım atmakta zorlanması ve Rusya – Ukrayna savaşında artan jeopolitik riskler, dolar endeksindeki yukarı yönlü baskıyı önümüzdeki süreçte artırabilir. Euro’nun dolar karşısında değer kaybetmeye başlaması ithalatını ağırlıklı olarak dolar cinsinden, ihracatını ise Euro cinsinden yapan Türkiye’nin elini zorlaştırıyor.