Maltepe Üniversitesi’nin ürettiği bilgi süreçleri ve bilgi ekonomisi dahilinde ülkeye değer katacak çalışmalarıyla öne çıkan bir ekosistemi inşa ettiğini söyleyen Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen; “Üniversitemiz, AR-GE ve ÜR-GE süreçlerine katkıda bulunarak, gelişimci-girişimci-yenilikçi ve rekabetçi bir anlayışla ulusal ve uluslararası alanda kendini göstermektedir. Üniversitemiz, 26 yıllık tecrübesiyle ilkeler, etik kurallar, insan hakları ve hukuka uygunluk süreçlerinden ayrılmadan genç kuşakların en iyi şekilde yetişmelerini hedef edinmiştir” dedi.
Ülkemizdeki üniversitelerin eğitim-öğretimin yanı sıra AR-GE ve ÜR-GE alanında da rolleri ve birimleri olmasının önemi gün geçtikçe artıyor. Vakıf üniversitelerinin en köklülerinden, 26 yıllık Maltepe Üniversitesi de “özgür, çağdaş, evrensel” mottosu ile eğitim ilkelerini ve inovatif üniversite profilini kısaca özetlemekte…
Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen’i ziyaret ederek, kampüslerindeki son gelişmeleri ve üniversitelerin gündemini konuştuk.
Türkiye’de genç nüfusun yaklaşık 12 milyon 900 bin olduğunu ve yaklaşık bunun da 8 milyonun üniversiteli olduğunu söyleyen Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen, “Türkiye, bu açıdan genç politikaları uygulamak ve bölgesinde de örnek olmak durumunda… Ülkemizde 208 üniversite bulunuyor. Gençlerin daha iyi yetişmesi, donanımlı hale gelmesi ve tecrübi bilgilerden istifade etmesi için üniversite önemli. Üniversitelerimiz, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, sadece bilgiyi üreten değil, bilgiyi AR-GE ve ÜR-GE süreçlerinde de kullanarak daha faydalı birimlere dönüşmeli. Globalde ilk 10’daki üniversitelerin gelirlerini, AR-GE ve ÜR-GE’den sağladıklarını görüyoruz. Bilgi çağını yaşadığımız 21. yüzyılda toplumlar artık fabrika merkezli değil, bilginin üretimini gerçekleştiren kampüs merkezli. Öyle ki, gelişimci, araştırmacı ve rekabetçi diye anılan bilgi ekonomisi var, böyle bir yeni ekonomi var. Bu hususta üniversitelere düşen; gelişimlerini sağlamak, araştırmalarını ve üretimlerini yapmak, rekabet edebilir özellikte olmak” dedi.
“ÜNİVERSİTELER SADECE BİLGİ ÜRETEN DEĞİL, AR-GE VE ÜR-GE FAALİYETLERİYLE DAHA FAYDALI BİRİMLERE DÖNÜŞMELİ”
Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Edibe Sözen, “Üniversitelerimiz artık doğrudan doğruya ekonominin içinde yer almakta gerek Teknoloji ve Sanayi Bakanlığımız gerek TÜBİTAK projeleriyle de desteklenmekte. Uluslararası projeleri de ilave ettiğimizde, büyük bir proje çeşitlenmesinin var olduğunu görüyoruz. Devlet, bizatihi ilgili birimleriyle gerek devlet gerek Vakıf Üniversitelerini destekliyor. Bu iş birliği kalkınan Türkiye için çok önemli” dedi ve ekledi: “Maltepe Üniversitesi’nde başta Kanser Kök Hücre Araştırmaları ve Çevre ve Enerji Teknolojileri Uygulama Araştırma Merkezlerimiz olmak üzere farklı birçok alanda çalışmaların gerçekleştiği 18 Uygulama -Araştırma Merkezimiz var. Merkezlerimiz, hem yurt içi, hem de yurt dışında ciddi çalışmalar yapıyor. Son aylarda Ekonomik, Çevresel ve Sosyal yönden sürdürülebilirlik politikalarını incelemek amacıyla bir ofis kurduk: Sürdürülebilirlik Ofisi. Mühendislik Fakültesi’ndeki arkadaşlarımızla üniversite ekonomisi, kampüsü, akademik verimlilik gibi geniş yelpazede sürdürülebilirlik çalışmalarımızı yürütüyoruz ve tüm birimlere fiziki, akademik ve sosyal sürdürülebilirlik ilkelerimizi ilettik. Kısaca, üniversitelerin birer üretim merkezine dönmesi önemli. Ekonomik hedeflerimizden biri bu. İstanbul Teknopark’ta hocalarımızın araştırıp, geliştirecekleri projelerimize daha da ağırlık vereceğimiz bir AR-GE birimimiz mevcut. Kampus içinde TTO A.Ş.’miz var. Bireysel Genç Girişim (BiGG) adıyla anılan TÜBİTAK Girişimcilik Destek Programı çerçevesinde, akademisyenlerimizin ve öğrenci girişimcilerimizin, teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini yüksek teşebbüslere dönüştürmeleri için, fikir aşamasından itibaren destekleme sürecine girmiş bulunmaktayız.”
Devlet ve vakıf üniversitelerini ayrı mı değerlendirmeli?
Evet ayrı değerlendirmeli. Çünkü vakıf üniversiteleri kendi imkanlarıyla var olmaya çalışıyor. Devlet üniversiteleri, devlet destekli ve kaynak konusunda çok daha rahat. Türkiye’de 20 si Devlet, üçü Vakıf olmak üzere 23 Araştırma Üniversitesi var. Gözümüz de kulağımız da elbette bu üniversitelerde. Diğer üniversitelere öncülük etme konumuna sahipler. Mevcut üniversiteler içinde yüzde 11’lik bir dilime sahip Araştırma Üniversiteleri.
Maltepe Üniversitesi daha çok hangi alanlara odaklanmış durumda?
9 fakültemiz, 16 ön lisans, 44 lisans, 76 da lisansüstü programımız var. 200 yataklı hastanemiz mevcut, sağlık konusundaki çalışmalarımız ön planda olmakla beraber, özellikle Mühendislik alanında da hızlı gelişmeler içindeyiz. Araştırma Merkezlerimizle, hemen her konuda var olmaya çalışıyoruz. AR-GE çalışmalarımızla, yeni bir ekosistem inşa etmek yoğun çaba sarf ediyoruz. Son dönemde çok sayıda proje geliştirdik, bunları artırmak ve dış paydaşlarla iş birliği geliştirmek anlamında ciddi çalışmalar yapıyoruz. Maltepe Üniversitesi öğrencilerine sadece üniversite imkanı vermiyor, Dünya üniversiteleriyle yarışır bir üniversite iklimini de sunmaya çalışıyor. İstanbul’un yeşili ve oksijeni en bol mahallelerinden biri olan Başıbüyük’teyiz ve Türkiye’nin en büyük ikinci kampüsüyüz. İklim çalışmaları konusunda üstünlüklerimiz var. Kampüsümüzün faunası ve florasını ölçümledik, İklim Değişikliği Eylem planımızı (2023-2030) hazırladık. İnsan Hakları Araştırma Geliştirme Merkezimiz ve iki UNESCO kürsümüz yine bizim üstünlük sağlayıcı alanlarımızı oluşturuyor. Kısaca, beşeri bilimlerden Mühendislik ve Fen Bilimlerine uzanan geniş bir yelpazede bir gerçek kampüs üniversitesiyiz.
Programlarınız ve üniversite etkinlikleri kapsamında öğrencilerle gelişim, iletişim ve ilişkileri güçlendirecek faaliyetleriniz neler?
Kısa bir süre önce fizik master programımızı açtık, bu konuda da bir farklılık/üstünlük ve farkındalık oluşturacağız. Diğer yıllarda olduğu gibi bu yıl da öğrencilerimiz canla başla TEKNOFEST’e katıldı. Bir öğrencimiz finale kaldı. Gelecek sene çok daha fazla sayıda katılım olacak. Önümüzdeki günlerde de ilk Game Jam etkinliğimizi gerçekleştireceğiz. Malumunuz, günümüzde oyun sektörü öncelikle bir eğlence tanımı olmaktan çıktı. Oyunlar, artık eğitim, sağlık, iş simülasyonları ve iletişim alanlarında kullanılıyor. Mobil oyunlar küresel gelirin neredeyse yarısından fazlasını oluşturmakta. Gençlerimizle bu sektörde varlık göstermek istiyoruz.
Üniversitemizin 26 yılda, 30 binden fazla mezunu var. Mezunlarla İletişim ve Kariyer Uygulama ve Araştırma Merkezi (MİKAM) kuruluşumuz üzerinden mezunlarımızla iletişim ve iş birliğimizi sürdürüyoruz. Yine geçtiğimiz günlerde uluslararası katılımla bu sene 4’üncüsünü gerçekleştirdiğimiz Çizgi Film ve Animasyon festivalimizi önümüzdeki yıl uluslararası hale getireceğiz.
Sayısı her geçen gün artan 61 öğrenci kulübümüzle sosyal, kültürel etkinliklerimiz ve spor müsabakalarımız devam ediyor. Kız Voleybol Takımımız finale kaldı. Heyecanla finali bekliyoruz. Konservatuvar ve Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerimizin etkinlikleri neredeyse hemen her hafta kampüsümüzde sergileniyor.
Ülkemiz beşeri sermayesinde üniversitelerin rolü nedir sizce?
En önemli beşeri sermayemiz elbette gençlerimiz. Beşeri sermayeye yönelik yatırımlar, uzun dönemli yatırımlar… Bir Çin atasözü vardır: “bir tohum ek, bir yıl sonrası için; bir ağaç dik 10 yıl sonrası için; bir nesil yetiştir 100 sonrası için”. Üniversiteler işte bu üçüncüsüne talip olan kurumlar. Sabırla, sürdürülebilirlik ilkeleriyle hareket etmek gerekiyor.
Yeni eğitim modelleri ya da modellemeleri ile artık sadece öğrencinin eğitim-öğretim süreci değil, istihdam sürecine katılımı da izleniyor ve teşvik ediliyor. Artık öğrenciler sadece dersliklerde değil, sektörde de eğitim sürecini tamamlayabiliyor. Sektörel paydaşlar çok önemli. İş Dünyası Eğitim modeli de denen eğitim modeline, Cooperative Eğitim Modeli deniyor ve giderek yaygınlaşan bir eğitim modeli bu. Ulusal staj programı kapsamında başvurur yapan öğrenciler, farklı yerlerden de staj teklifleri alıyorlar, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları da öğrencilere staj imkanları sağlıyor. Öğrencisini istihdam eden üniversite, başarılı üniversiteler kategorisinde yer alıyor artık. Burada en önemli husus, öğrenciler mezun olduklarında nerede çalışacaklarını bilecek hale gelmeleri. Üniversitelerimiz bu süreçleri gerçekleştirdiğinde genç işsizliğinin de önüne geçilmiş olacak. Toplum artık ağlarla birbirine bağlı bir alan. Bu ağlar ne kadar iyi örülürse, eğitim süreçleri ve sektörler arasındaki ağlar ne kadar sıkı kurulursa, eğitime yönelik yatırımlar da o kadar yerini bulmuş olacaktır.
Özel sektörün en temel problemi, kalifiye ara eleman… Üniversitelerimiz çok sayıda beyaz yaka mezun ettiğinden “Benim asıl teknikere ihtiyacım var” diyen işverenlerimizin sıkıntısına nasıl bir çözüm üretilmeli?
Ara eleman noktasında, iki yıllık bölümlerimiz var, toplamdaki öğrencilerimizin yüzde 10’ undan fazlası Meslek Yüksekokulumuzun farklı programlarını tercih ediyor, böylece onlar hayata daha çabuk atılıyorlar. Fakat ara elemanın yetişmesinde, lise düzeyindeki meslek ve teknik liselerin rolü çok daha önemlidir. Meslek liseleri konusunda daha önceki yıllarda yapılan yanlış uygulamaların aksine, son üç yılda yeni düzenlemelerle meslek liselerinde patent, faydalı model, tescil gibi çalışmalarla hızlıca Türkiye ekonomisine katkı sağlandığı da bir gerçek.
Üniversitelerin uluslararasılaştırılma konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Uluslararasılaşma, YÖKAK’ın (Yükseköğretim Kalite Kurulu) en önemli kriterlerinde biri. Uluslararasılaşma, bir üniversitenin Kalite Sistemi içinde olmazsa olmazlarından. Bu konuda dünyaca kabul edilmiş birçok veri değerlendirme sistemleri olan endeksler var: Web of Science, TÜBİTAK’ın Girişimcilik ve Yenilikçilik Endeksi, URAP, QS World, The World, ARWU gibi endekslere göre üniversitelerin Dünya genelinde sıralamaları yapılmakta. Endekslerde, uluslararası yayınlar, SCI dergilerde yayın yapma, tanınırlık, araştırmalar, vs veriler değerlendiriliyor.
Dünyada petrol ne kadar önemli ise veri de o kadar önemli. Verilerin temini ve verilerin değerlendirilmesi bir üniversitenin yapılanması ve değişimi için gerekli. ‘Nerede olduğumuzu’, ‘nerede olmak istediğimizi’ göstermesi açısından verileri değerlendirmenin acil ihtiyaçlardan olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Artan üniversite sayısı paralelinde akademisyen kadrosunda durum nasıl?
Türkiye genelinde YÖK’ün verdiği rakamlara göre 180 bin öğretim elemanı var. Akademi dünyamız her geçen gün gelişen ve çeşitlenen bir özelliğe sahip. Son yıllarda giderek artan ilginin Yazılım ve Bilgisayar Mühendisliği alanlarında ortaya çıktığını görüyoruz. Sektör ve üniversite arasında büyük rekabet var. Genç akademisyenler, sektöre doğru kaymakla beraber, yine aynı alanlarda lisansüstü programlara da ilgi yüksek.
Peki, akademide kadınlar, erkeklere göre daha mı az?
Özellikle son yıllarda kadınlar, akademi dünyasını daha çok tercih ediyor. Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye’yi kıyasladığımızda da akademi dünyasında kadın oranımız çok daha yüksek. Gurur verici. Türkiye’de bu oran yüzde 45-46’larda. AB ülkelerinde bu oran yüzde 4’lerde, ABD de ise yüzde 42.5’larda. Maltepe Üniversitesi de Toplumsal Cinsiyet Planı dahilindeki verilere göre kadın yönetici oranımız yüzde 65’lerde. Karar alıcı birimlerde kadın hocalarımızın olmasından memnunuz. Kadın akademisyenlerimiz, sorumluluk alma davranışlarında oldukça hassas.
Erasmus programlarına katılımların arttığını görüyoruz, sizin cephenizde durum nasıl?
Maltepe Üniversitesi, Erasmus programlarını çok iyi takip eden bir uluslararası ofis tecrübesine ve anlayışına sahip… Bu sene 60-70 öğrencimiz Erasmus programlarından istifade ediyor. Gelen yabancı öğrenci sayısı 20-30 civarında. Yine yurtdışından gelen akademisyen sayısı ise 15-20 civarında. Pandemi öncesinde bu sayıların bir hayli yukarılarda olduğu görülmektedir.
Yeni eğitim-öğretim dönemi için neler söylemek istersiniz. Öğrenci adayları, Maltepe Üniversitesi’ni neden tercih etmeli?
Biz büyük bir heyecanla yeni öğrencilerimizi bekliyoruz. Mevcut öğrencilerimizin de eğitimden ve öğretimden ve araştırmaya dayalı yenilikçi yaklaşımlardan daha fazla istifade etmelerini istiyoruz. Yeni bir ekosistemle karşı karşıya olacaklar. Bu ekosistem içerisinde öğrencilerin ve akademisyenlerin dahil olduğu araştırma ve geliştirme ortamını bulacaklar.
Öğrencilerin kampüste, kulüplerde ve TTO’da hocalarıyla çok daha fazla vakit geçirecekler.
Öğrencilerimizin sadece öğrenci değil, birer genç girişimci olmalarını arzu ediyoruz. Öğrencilerimizin Yenilikçi, Girişimci olmaları ve Rekabetçi özellik kazanmaları gerekli. Üniversiteli olmak demek; hem kendisi hem ülkesi ve hem de dünya hakkında bilgili ve donanımlı olmak demek. Üniversiteli olmak demek bir hayat tarzına sahip olmak demek. Kampüsümüzde olduğu gibi yemyeşil bir iklimde dört mevsimi yaşamak demek!
Yeni bölümleriniz olacak mı?
Yeni bölümlerimiz için YÖK’e başvurumuzu yaptık. Bunlardan biri lisansüstü Fizik programı idi, kabul aldık. Sağlık Bilimleri Fakültesi’ni açmak istiyoruz, bu yönde hazırlıklarımızı tamamladık. Nanoteknoloji alanında lisansüstü program, meslek yüksekokulunda da Enerji ve iklimlendirme program açma tekliflerimiz var. İleriye yönelik hedeflerimizden biri de iklim değişiklikleri alanındaki çalışmalarla öncü olmak var. Yeşil kampüslerdeki değerlendirmelerin önümüzdeki dönemlerde ülkemize değer katan çalışmalar olacağını biliyoruz.
Online eğitimde de başarı çıtanız yüksek. Bu sisteminizden de kısaca bahseder misiniz?
Online Eğitim Sistemine pandemi döneminde geçilmişti. Blackboard sistemi üzerinden öğrencinin devamlılığı koşullu online eğitimlerimize devam ediyoruz. Şu an hibrid eğitim devam etmekte. Öğrencilerimiz isterlerse dersliklerden de derslerini izliyorlar. Sınavların yapılabilmesine de uygun geniş kapsamlı bir sistem. Toplantıların ve derslerin gerçekleştiği ve çok sayıda öğrencinin katılabileceği dersliklerde başarılı bir online sisteme sahibiz.
Yabancı öğrencileriniz ağırlıklı olarak hangi ülkelerden?
Üniversitemizde lisans olarak 44 programımız mevcut, içerisinde yüzde 100 İngilizce 11 bölümümüz var. Gelen yurt dışı öğrencilerimiz başta Tıp Fakültesi olmak üzere, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Yazılım Mühendisliği ve Uluslararası Ticaret programlarını tercih ediyorlar; İran, Suriye, Yemen, Almanya, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler başta olmak üzere, hemen her ülkeden öğrencilerimiz mevcut.
Son olarak Maltepe Üniversitesi’ni nasıl ifade edersiniz?
Maltepe Üniversitesi, 26.’ncı yılında ve vakıf üniversiteleri içerisinde en eski üniversitelerden biri. Geçmişten geleceğe kültürel, sosyal ve entelektüel birikime sahip bir kurum. Gelişime açık, yenilikçi ve girişimcilik kültürü ile geleceğe doğru yol alırken, gençleri de bu yönde yetiştiren bir üniversite… Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye genelinde imajı, prestiji ve itibarı ile farklı bir üniversite Maltepe Üniversitesi…