Akaryakıt, KDV ve ÖTV gibi vasıtalı vergilerle kapatılmaya çalışılan bütçe açığının, yapılan zamlarla toplumu “beklenti enflasyonu” içine soktu. Ekonomimiz açısından son derece kritik olan bu süreç, maalesef gerek sosyolojik gerek psikolojik açıdan önümüzdeki günlerin en önemli ekonomi gündemi olmaya adaydır. Enflasyon beklentilerinin dizginlenmesi, fiyatlama davranışlarında normalleşmenin sağlanması, cari açık ve risk priminin azaltılarak lira üzerindeki baskının hafifletilmesi kritik hususlar haline geldi.
Kamu kesiminin gelir yaratıcı önlemlerin yanı sıra geniş kapsamlı, acil bir tasarruf paketi açıklaması gerekiyor. Böylesi bir adım, üretkenlik artışına dayalı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin temeli olan etkin kaynak tahsisi için de güçlü bir başlangıç olabilir. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz ile İstanbul’da istişare etme fırsatını bulduğumuz yeni OVP’de, işverenden işçi kesimine, sanayiciden akademisyenlere toplumun tüm kesimleriyle yapılacak olan istişarelerle enflasyonla ilgili kalıcı ve kesin çözümlerin oluşması en büyük beklentimiz.
Öngörülebilirlik sorunlarını da tekrar yaşamamak adına, tüm kesimlerin beklentilerini gözeten, kapsamlı ve uzun vadeli ve kalıcı bir ekonomik program ihtiyacının sürdüğü kanaatindeyim. Zira, ekonomi politikalarında tutarlılık ve devamlılığın makro finansal istikrar açısından taşıdığı önem hepimizin malumu. Bu bağlamda Türkiye’nin çok kısa aralıklarla ekonomik model değiştiren bir ülke görüntüsünden de artık uzaklaşması gerekiyor.
Piyasalarda giderek artan ciddi nakit ihtiyacı durgunluk işareti veriyor. Bu durum, enflasyonla durgunluğun iç içe savaştığı ve mücadele içerisinde olduğu bir döneme yol açacak. Bu dönemi reel sektörün en az yara ile atlatması için özel finansman modelleriyle desteklenmesi gerekiyor. Bu kapsamda Merkez Bankası’nın açıkladığı seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararlarında ihracat ve yatırım kredilerine yönelik pozitif ayrımcılık yapılmasını ve reeskont kredilerinde KOBİ payının arttırılacağının açıklanmasını sevindirici buluyorum.
Yine Eximbank’ın ve yatırıma dönük kredilerin önünün açılmasına dair gerek Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Yılmaz gerekse Maliye Bakanımız Sayın Şimşek’in açıklamaları da en azından bu zorlu dönemde üretim hayatımızın ve yatırımlarımızın sürdürülebilmesi konusunda bizim için en önemli umut kaynağıdır.
Nitelikli işgücünü temin etmek çok güç!
Sanayimizin katma değeri yüksek ürünleri üretmek için gereken iyi eğitimli, nitelikli işgücünü temin etmekte güçlük çekiyoruz. Genç bir nüfusa sahip ve en büyük zenginliği beşeri sermayesi olan ülkemizde, bu sermayemizin eğitimi ve geleceğe hazırlanması noktasında maalesef iyi işaretler yok. Üç milyonun üzerinde gencimizin girdiği üniversite sınav sonuçları üzücü. ÖSYM’nin yaptığı açıklamaya göre; 2023-Temel Yeterlilik Testinde doğru cevap sayısı ortalamalarına baktığımızda; gençlerimizin 40 temel matematik testinde 8 doğru yanıt ve 20 fen bilimleri testinde 3,5 doğru yanıt verebildikleri açıklandı.
Bu tablonun hazinliği, eğitim planlamasının ve özellikle üniversite noktasına getirdiğimiz öğrencilerimizle ilgili gerçeklerin bir kere daha gözden geçirilmesi ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor. Dijitalleşme, yapay zeka, robotik teknolojiler ve yeşil dönüşüm, sanayi sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü tanımını da dönüştürmekte. Geleceğin eğitim ihtiyaçları okul öncesinden yüksek öğrenime kadar net ve kapsayıcı bir şekilde belirlenmeli, eğitim planlaması buna göre yapılmalı.