Türkiye tarihinde yatırım bütçesi, kendi bütçesinden daha fazla olan tek belediye olduklarının altını çizen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, “Türkiye’de keşkesi olmayan tek belediyeyiz. Kente kazandırdığımız ve kazandırmaya devam ettiğimiz binlerce projelerimiz mevcut. Deprem olmasaydı Malatya, Türkiye’de daha başarılı bir ildi. Ama inşallah en kısa zamanda yeniden inşa ve ihya süreci neticesinde şehrimizi toparlayarak hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz” dedi.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde çok sayıda medeniyetlerin egemenliklerine tanıklık eden, Anadolu’yu ana yurt yapan destan şehri olarak nitelendirilen, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan değerli kültürel yapıları ile önemli yerleşim merkezi Malatya’dayız…
On üç ilçesi ve 718 mahallesi ile Türkiye’nin büyükşehir statüsündeki şehirlerinden ve 800 binin üzerindeki nüfusu ile en yüksek nüfuslu illerinden iken; asrın felaketi depremin yaşandığı on bir ilimizden biri olan Malatya’da 169 bin 139 bina, 417 bin 462 bağımsız bölüm içerisinde acil, ağır, orta ve yıkık sayısı 46 bin 48… Bölüm bazında ise 108 bin 326… Yıkım kararlı bölümün 133 bin 476, bunun 108 bin 326’sı konut, 18 bin 33’ü ticarethane, 3 bin 312’si hayvan barınağı olarak kayda geçerken; kırsal kesimde 3 bin 805 bina yıkıldı.
Kısaca, kentin yüzde 40’ı yıkıldı ve ağır hasar aldı. Malatya’nın yeniden eski haline gelmesi adına gerek şehrin inşasında, gerek halkın yaralarının iyileşmesinde gerekse de vatandaşın refahı, huzuru için ciddi projelere ve çalışmalara yön veren Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile bir araya geldik ve bu konuda gündem değerlendirmesinde bulunduk.
Malatya’nın deprem sonrası yeniden inşa ve ihyası için güçlü bir irade ortaya koydunuz. Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Malatya’mızın tarihsel geçmişini ve deprem sürecini kısaca değerlendirecek olursak; şehrimizin sırası ile yerleşimi Caferhöyük, sonrasında Aslantepe ve eski Malatya, akabinde de yeni Malatya’dır.
Şehrimizin yeniden inşası konusunda ortaya koyduğumuz irade ve kararlılığımızın özeti ise şöyle; depremle birlikte yer değişikliği konusu gündeme geldi. Şehrin TOKİ evleri ile dağ yamaçlarına oluşturulması söz konusu oldu. Biz ise yerinde dönüşümün olabileceğini; bunun bütüncül plana entegre ve lokal uygulamalarla sağlanabileceğini, yeni afet ve imar yasasına uygun seyrek yatay mimari ile inşa edilebileceğini ve şehrin yerinin bir daha değişmemesi gerektiğini ifade ettik. Eski ve yeni dönem Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın da bu taleplerimizi uygun görmesi üzerine düzenleme yapılması planlandı. Şu anda uygulama safhasında olup, ana hatları da basamak basamak oluşmakta ve ilgili birimlerle birlikte şehrin yerinde dönüşümünün sağlanması gerçekleşmekte…
Deprem öncesi ve sonrası yürüttüğünüz proje ve çalışmalarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Deprem bir uyarıdır, ders almadığımız takdirde olası depremlerde aynı dramatik sahneleri, acıları ve kayıpları yaşayacağız ve evlerimiz veya işyerlerimiz de tabut olacak. Bu konuda şunu ifade etmek istiyorum; 20 yıllık belediye başkanı olarak ruhsat verdiğim hiçbir binada sorun yok. Yaptırdığım onlarca bina, kütüphane, okul, kışla, belediye hizmet binalarında en ufak hasar meydana gelmedi. Demek ki, doğru çalışır, doğru iş yürütülür, imar yasalarına uygun yapı formatı takip edilirse sıkıntı yaşanmıyor. Ancak binalara bodrum yapılmıyor, güzel mağaza olsun diye kolon konulmuyor, bu şekilde akıbet de değişmez. Dolayısıyla başımıza gelen afet ve felaketlerin ders olması lazım.
Biz şehrimizde tarım arazilerinin imara açılmamasına, yatay mimarinin esas alınmasına, beş kattan fazla kat çıkılmamasına hep önem verdik. Umarız ki, bu hadiselerden sonra şehirlerimizde bataklık ve tarım arazilerine kapsamlı jeolojik etüt yapılmadan kat verilmesine müsaade edilmez.
Biz belediye olarak 20 sene içerisinde kararlarımızı Meclis üyelerimizle birlikte daima oy birliği ile aldık ve uyguladık. Depreme yönelik de depremden çok önce gereken çalışmalarımızı zaten yapmıştık. Koordinasyon Merkezimizi, kriz masamızı, lojistik alanımızı, lisanslı depomuz, günde 500 bin öğün çıkartma kapasiteli yemek fabrikamızı kurmuştuk ve yaşadığımız depremde hepsi devreye girdi. Ayrıca Ana Yurt Bulvarı dâhil yeni bulvarlar, başta Kernek ve Cumhuriyet olmak üzere meydanlar açtık. Sanayi siteleri, iş yerleri ve kuyumcular çarşısını kurduk ve birim binalarını taşıdık. Millet bahçeleri, spor, fuar, kültür merkezleri yaptık. Bünyemize 10 bin arazi aldık.
Özellikle son dört yılda gerçekleştirdiğimiz her projede 10’uncu yılını tamamlayan büyükşehir belediyemizin imzası var. Şu ana dek 2500 proje uyguladık. Binlerce projemiz mevcut, hepsi ya bitti ya da bitmek üzere. Bu da Cumhuriyet tarihinin rekoru olmalı bence… Türkiye tarihinde yatırım bütçesi, kendi bütçesinden daha fazla olan tek belediyeyiz.
Malumunuz üzere, afet mağdurları için Evini Yapana Yardım (EYY) modeli gündeme geldi. Bu yöntemin vatandaşın menfaatini koruyacak yanlarını biraz aktarır mısınız?
Bu yöntem, afetzedelerin sadece uydu kentlerden hak sahibi olması yerine kendi arsasında kat malikleri ile anlaşarak yerinde dönüşüm yapılmasını sağlayacak. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklaması şöyle; ile 500 bin TL hibe ve metrekaresine göre 500 ila 800 bin TL arasında da 2 yıl ödemesiz toplamda 10 yıllık faizsiz kredi. Yönetmenlik düzenlemeleri ile bina konularına ciddi çözüm gelecek. Ayrıca yerinde dönüşüm kapsamında iş yerleriyle ilgili de 250 ila 400 bin TL arasında destek konusunda hükümetimizce açıklama yapıldı.
Ancak hadise şu ki, yerinde dönüşümde aynı hatalarla dönüşümün tasvip edilmemesi gerekir. Şu anda devletimizin aldığı karar, zemin artı dört kat şeklinde… Ama tabii özellikle fazla katlı, taks taban alanı su olan yerlerde yatay mimari konusunda sıkıntı olacak. Bu da arz meselesi, yani yetmediği zaman sıkıntı. Mesela Bostanbaşı’nda taks tabanlı alanların bazı yerlerinde dört artı şeklinde gerçekleştiririz, ama Kışla Caddesi’nde sorun yaşarız. Dolayısıyla yedi katlı binalarla ilgili ayrı bir çalışma yapılmakta. Çözüm noktasında kat malikleri anlaştıkları takdirde çıkışma, feragat etme söz konusu; anlaşamadıklarında ise kura çekilerek, rezerv alanlarındaki iş yeri ve konutlardan yararlanma imkânı getirilecek. Büyük bir felaket yaşadık, mutlak anlamda adaleti tahsis etmek mümkün değil, fakat zarar ve haksızlıkların en askeri orana indirilmesi noktasında elimizden gelen gayreti göstereceğiz.
“ŞEHRİMİZİN YENİDEN İNŞA VE İHYASINI SAĞLAMAK ADINA VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞIYORUZ”
Deprem ile ilgili Malatya halkının sizden talep ve beklentileri ve şikâyetleri konusunda neler söylemek istersiniz?
Acı içerisindeki vatandaşımız istemeden önüne geleni suçlu atfediyor olabilir bazen… Bizim önceliğimiz vatandaşımızın huzuru ve refahı… Bu konuda tavizsiz çalışıyoruz.
Göreve geldiğimizde ilk iş, açmak serbestisini kaldırmak oldu. Tarım arazilerinin hiçbir şekilde imara açılmayacağı, yatay mimarinin esas alınacağı ve beş ila 6 kattan sonra muhakkak bozumu yapılacağı, ev altına iş yeri, çekme kat, ekmek, somun ya da pide, lahmacun fırınlarının olmayacağı hususlarında net şekilde tavrımızı koyduk. TOKİ’nin bulunduğu bölgede iş yerleri-dükkanlar yaptık, ama fırınları ayrı konuşlandırdık. İşi başta sağlam yaparsak, sapasağlam duruyor binalar.
Yaşadığımız kıyamet provasında bizzat ruhsat verdiğimiz konut ve iş yerlerinde az hasar dahi yok. Netice olarak, karşı çıkılan kararlarımızın bugün faydası ortaya çıktı. Eleştiri değil, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Belediye Başkanı olarak bizlerin takdir edilmesi gerek…
Şehrimiz -30 derecede adeta Sibirya soğuklarını yaşarken, 6 Şubat günü deprem oldu… Ne bir mahallemizin ve ne de bir tane köy yolumuzun kapalı olduğunu duydunuz mu? Fakat demiryolları dâhil, şehirlerarası yolların hepsi kapalıydı. Depreme hazırlıklı olmak adına gerçekleştirdiğimiz yapı ve projelerimiz, işte bunların hepsi belediyenin feraseti…
Kıyametin provasında bırakın eleştirmeyi; yüksek lisans tezi, doktora tezi, yönetim yapan kim varsa gelip, bizleri örnek almaları lazım. Ülkenin menfaatine veyahut bilimin menfaatine olur kanaatindeyim. Bugün eski ve yıkılanın haricinde 20 bin km altyapı yaptık, çadır ve konteyner kentlerin hepsinin alt yapısı tamamlandı. Bu çalışmaların Türkiye’de ikinci bir örneği var mıdır, bunun hesabının yapılması lazım. Diğer taraftan tüm şehrin altyapısını da yeniliyoruz. Yeni bulvar ve meydanların açılması, yeşil alanların oluşturulması, hizmet binaları, yaşam merkezlerinin oluşturulması çalışmalarımız devam ediyor. Malatya depremde büyük oranda yıkım yaşadı, fakat birçok noktada yaptıklarımızla çok daha ağır bedellerin ödenmesini önledik. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın her daim teminatı olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Her şeye rağmen, Türkiye’de tek keşkesi olmayan belediyeyiz.
Önümüzde yerel seçimler var ve sizde tekrar aday olacaksınız sanıyorum. Malatya halkına neler söylemek istersiniz?
Malatyalılarımız Türkiye’de bizi rekor oylarla seçti. Vatandaşımızın bu teveccühüne müteşekkir olduğumu ifade etmek istiyorum. Tabii koca şehir yıkılmış, ayağa kaldırılması lazım. Vatandaşımızın tekrar teveccühü olduğu takdirde görevden kaçmak mümkün değil, o kadarını söyleyebilirim.
Biz bu görevi nefsimizi tatmin etme anlayışı ile yapmıyoruz. Memlekette insanların geleceğini karartmama ve olumsuzlukları düzeltme noktasında göreve talip olma kararlılığımız… Yoksa 43 senelik yöneticiyim, nefsimiz belki de bu kadar ağır şartların içerisinde dinlenmek de ister. Ama milletimizin teveccühü olduğu müddetçe görevimize devam edeceğiz.
Peki, sizce Malatya’nın deprem öncesi haline gelmesi için kaç yıla ihtiyacı var?
Şehir beş yıl içerisinde toparlanır, 10 yıl içerisinde de üst seviye segmentte olur. Eğer deprem olmasaydı, Malatya, Türkiye’de daha başarılı bir ildi. Ama inşallah bir sene içerisinde enkazlar tamamen kalkacak ve yerinde dönüşüm gerçekleştirilecek, şehrimiz kendisine gelecek. Hemşerilerim müsterih olsunlar, hükümetimizle birlikte kendilerinin canı, malı, huzuru ve refahı için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Şehrimizin yeniden inşa ve ihyasını sağlamak adına var gücümüzle çalışıyoruz.