Teknokent yatırımı için onay aldıklarını söyleyen Denizli Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı M. Abdülkadir Uslu, “Yeni fikir ve buluş sahiplerinin başarılı olabilmeleri için büyük ve küçük şirketlere, yeni girişimcilere ve akademik personele uygun bir çalışma ortamı sunmak amacıyla kurucu heyeti oluşturduk. Hedefimiz; Ar-Ge ihtiyacı olan sanayi kuruluşları için uygun bir Ar-Ge merkezi olmak, geliştirdiği Ar-Ge ürünleri ile üretilen ürünlerde yerli üretim payını arttırmak, uygulayacağımız iş süreçleri ve hizmet kalitesiyle teknokentler sıralamasında ön sıralarda olmak” dedi.
Yüzde 100 doluluk oranı ile işleyişini başarılı şekilde sürdüren Denizli Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu M. Abdülkadir Uslu ile Denizli OSB’nin dününü, bugününü, sektörün ve ekonomik politikaların gündemini konuştuk.
Öncelikle gündemdeki yatırımınız olan Teknokent projenizden biraz bahseder misiniz?
Teknokentler, ülkemizin orta, üst ve ileri teknoloji üretim merkezi olma hedefinin, üniversite-sanayi iş birliğinin ve yüksek katma değer üretmenin atölyeleri. Çok değerli paydaşlarımızla birlikte ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve büyümesinde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat için iş birliği ile adil, yüksek katma değerli, yeşil, dijital ve akıllı ekosistemi kuracağız. Teknokent yatırımımız için onayı aldık. Denizli OSB Yönetim Kurulumuz, sanayicilerimizle bir araya gelerek, Bölgemizin Teknokentten beklentilerini aldı. Bu beklentilere istinaden; yeni fikir ve buluş sahiplerinin başarılı olabilmeleri için büyük ve küçük şirketlere, yeni girişimcilere ve akademik personele uygun bir çalışma ortamı sunmak amacıyla kurucu heyeti oluşturduk. Hedefimiz; Ar-Ge ihtiyacı olan sanayi kuruluşları için uygun bir Ar-Ge merkezi olmak, geliştirdiği Ar-Ge ürünleri ile üretilen ürünlerde yerli üretim payını arttırmak, uygulayacağımız iş süreçleri ve hizmet kalitesiyle teknokentler sıralamasında ön sıralarda olmak.
Bugün uygulanan ekonomi politikalarını nasıl değerlendirirsiniz?
Bugüne dek ve şu an izlenen politikaları karşılaştırmak lazım. Ummadığımız bir anda Ukrayna savaşı çıktı. Arkasından enerji giderleri ve dünyada 150 dolar olan doğalgaz 1500 dolara yükseldi. Büyük bir enerji krizi yaşandı. Akabinde büyük enflasyon oldu, neticesinde de tüm dünyada sıkıntılarla karşı karşıya kalındı. Avrupa’da ve Amerika’da dahi üretimlerde mal kalmadı. Türkiye her türlü olumsuzlara rağmen süreci bir şekilde atlattı. Seçim süreci yaşandı. Şubat ayında 11 vilayetimizde büyük deprem oldu. Bu şartlar altında seçim sonuçlandı, yeni Bakanlar Kurulu açıklandı ve kamuoyunda kabul gördü, biz de umutlandık. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek zaten eskiden beri bakanlık yapmış, Türk ekonomisini çok iyi bilen, dünyada itibar gören, teknik bir insan… Mevcut durum ise tahmin edilenden biraz daha vahim, ama toparlanacak elbet…
“OLASI İFLASLARIN VE KONKORDATOLARIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ”
Sizce nasıl bir yol izlenmeli?
Her şeyi durdurarak, enflasyonu önlemek mümkün değil, ama Amerika, Avrupa ve dünyada olanların çok iyi gözlemlenmesi üzerine uygulamalara gidilebilir. Elli yılı aşkın esnaf tecrübemle ve merkez bankası kuruluş kanununda; “Üretimi ve istihdamı gözeterek, fiyat istikrarını sağlamak lazım” yazar… Dolayısıyla sadece fiyat istikrarına değil, üretime ve istihdama da odaklanmak gerekir. Dış ya da iç tüm piyasalara çalışan desteklenmeli. Talebi kısmamak lazım… Dövizin baskı altında tutulması ile ihracatçının bu sezon tüm siparişleri dışarı gitti ve şu anda dünyada talep yok, Türkiye’ye talep yok. Büyümenin küçülmesi demek; üretim merkezlerinin kapanması, işsizliğin artması, demek… Katma değerli ürünlere gidilmeli, ancak bir anda kolay değil…
Mesela Denizli’nin ihracatının yüzde 70’i tekstil, ev tekstili… Yalnız giydirilmiş ücret bugün 1200 dolar, giydirilmiş asgari ücretin işverene maliyeti ise 850 dolar… Tabii ki insanlarımıza para verelim istiyoruz. Fakat şu an yüzde 20 ila 25’lerde olan makas yüzde 5 ila 10 aralığına çekilebilirse gelecek sezonu kaçırmamış oluruz. Bu bir denge meselesi; kur, enflasyon ve faiz kendi mecrası içerisinde kontrol altında dengeli tutulmalı. Ekonominin kuralı, arz ve talep; arz varsa talep karşılanıyorsa fiyatlar dengede kalır, talep karşılanmıyorsa da ister istemez fiyatlar yükselir. Tabii fiyatlar yükseliyor diye parası olan hücum ederse bu sefer spekülatif hareketler de başlar. Onun için bu konularda oto kontrolü elden bırakmamak lazım.
Sanayi alanında 500 kişi çalıştıran bir işletmenin 1200 dolarlık işçi maliyeti ile işi sürdürmesi çok zor. Sanayicilerin arasında ihtiyacı olanların finansmana ulaşımı biraz daha kolaylaştırılmalı. Başvuru dosyalarını Kredi Garanti Fonu ve bankalar bünyelerine almalı ve yaşatacaklarını yaşatmalı. Kredi Garanti Fonu yanlış kullanılmamalı, şahsi kanaatimle bu çalışma sistemine gidilmeli… Olası iflasların ve konkordatoların önüne geçilmeli…
Fabrikalar, kolay kurulmadı. İnsanlar, ömürlerini fabrikalara verdi. Örneğin; pamuk yok denildi ve fiyatı 3,5 dolara çıktı, o ara işleri iyi olan bir iplik fabrikası, yatırım yapıp, pamuğu aldı, şimdi ise 1.80’lerde… Eğer 10 bin ton pamuğu varsa, 10 milyon zarar etti, alınmıyor, satılmıyor da şu an… İplik dışarıdan geliyor, ithalat açık ve çok zor durumdalar, bunun önlemini almak lazım. Mikro politikalara eğilmek gerek. Kararlar alınırken, üretim ve ticaretin nasıl etkileneceği sektörlerle istişare edilmeli… Tabloların büyüklüğüne göre bazı mecburiyetler oluşabilir, ancak sanayici, iş insanı ve sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak, çözüm bulunup, uygulamalara gidilebilir. Geneline baktığımızda sanayicinin makro politikası gelişme, büyüme ve maliyetlerin düşürülmesi konusu… Bu topyekûn bir ekonomi. Hükümetimiz, mikro politikalara da yönelmeli. Siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun her türlü milli meselede tek şart, birlik ve beraberlik…
Peki, Denizli sanayicisi süreci nasıl geçiriyor?
Anlattıklarım, Denizli sanayisi için de geçerli, ama tabii savunma ve teknoloji sanayisi gibi bazı sektörlerimiz bunun dışında kalabilir. Teknoloji alanında 100 dolar masrafla bir yazılım yapılıyor, karşılığında 3 ila 5 bin dolar alınıyor. Burada ise Avrupalı veya Amerikalı geliyor, malı şu fiyata alıyorum, deyip, gidiyor. Sanayicinin kıpırdayacak tarafı yok. Ancak sanayicimiz desteklenip, malını kendi üretecek, kendi etiketini basacak, kendi fiyatını yazacak şekilde yönlendirilirse o zaman işin rengi değişir. Ne yapılacaksa yara bere almadan yapılsın istiyoruz. Bu memleketin hali ne olacak, diye zamanında da konuşuldu; ihtilaller olur, krizler olur, batanlar ve çıkanlar olur, ama Türk milletinin hayatı yine devam eder.
Uzun yıllardır Başkanlık görevini üstlendiğiniz Denizli OSB ne tür sosyal donatılara sahip?
Bölgemiz cennet gibi. 5 milyon metrekare planlı arazi üzerine kurulu ve yüzde 100 dolu. Sanayicilerimizin ve çalışanlarımızın kullanımına yönelik spor tesislerimiz, Pamukkale Üniversitesi’ne bağlı OSB Semt Polikliniğimiz, eczanemiz, itfaiyemiz, jandarma karakolumuz, Gümrük Müdürlüğümüz, A tipi Gümrük Antrepomuz, sanayicilerimizin evlatlarına hizmet eden kreşimiz ve meslek edindirme ve meslek geliştirme amacıyla hizmete giren mesleki eğitim merkezimiz, şu anda bin talebesi olan çok başarılı teknik meslek lisemiz var. Şu anda 320 puanın altına öğrenci almıyoruz. 450 ila 480 puanla müracaat eden 55 talebimiz oldu ve bu sene kapasitemiz sadece 200 kişi. Genel müracaat ise 2000 kişi… Her yönüyle Bölgemize değer katacak olan Rindera Ticaret Merkezi Projesi ile Bölgemiz sanayicilerinin ve çalışanlarının kullanımına açık otel, ofis, kafe, restoran ve alışveriş imkânı sağlayan mağazalar yakında hizmet vermeye başlayacak.
Şu anda en büyük projemiz Teknokent projesi… Bu projemiz ile Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve büyümesinde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat için iş birliği ile adil, yüksek katma değerli, yeşil, dijital ve akıllı ekosistemi kurmayı hedefliyoruz. 30.000 m³’lük yeni bir arıtma tesisi yapacağız. Bunun için Dünya Bankası’na projemizi gönderdik ve kabul edildi. Bu yıl sonu itibari ile ihalesi yapılacak. Arıtılan suyun tekrar sanayicilerimizin hizmetine sunulabilmesi için 42.000 m³/gün kapasiteli “İleri Arıtma Tesisi” projemiz hazır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvurduk. Bu projemiz de kabul edildi. Ayrıca Dünya Bankası’na 3 MW’lık bir GES projesi sunduk. Bu projemiz de kabul edildi. 2024 yılının ilk çeyreğinde bu projemizin de ihalesini yapacağız.
Denizli Sanayi Odası Başkanlığı yaptığınız dönemde Türkiye’nin ilk özel organize sanayi bölgesi olan Çardak Özdemir Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ni kurdunuz…
Çardak Organize Sanayi Bölgesi’nde altyapı inşaatları 13.09.1996 tarihinde başlamış ve 22.10.1997 tarihinde yaklaşık bir yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır. Yaklaşık 2 yıl önce ismi Çardak Organize Sanayi Bölgesi olarak revize edilen bölge 3.255.787 m²’lik bir alanda kurulmuştur. Çardak Organize Sanayi Bölgemizde; 89 adet sanayi parseli, yeşil alan, sosyal tesis ve idari bina alanı, teknik altyapı (su deposu, trafo) ve arıtma tesisi alanı bulunmaktadır. Tüm sanayi parselleri yatırıma hazır durumda olup: elektrik, su, telekomünikasyon hattı bağlantıları mevcuttur. Bölgede 14 km asfalt yol, 15 km içme su hattı, 13.5 km kanalizasyon hattı, 15 km yağmur suyu drenaj hattı, 27 km yeraltı gerilim elektrik hattı, 1000 abonelik yer altı telekomünikasyon şebekesi tamamlanmış durumdadır. Ayrıca, 52 MW güce sahip elektrik şebekesi, 2 adet sondaj kuyusu ve 2 adet 2.500 m³’lük su deposu da sanayicilerimizin kullanımına hazır durumdadır.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Memlekette yeni bir hükümet kuruldu. Yeni bir yüzyıl sloganı ile yeni bir program mevcut. Allah yollarını açık etsin. Başarılı olurlar inşallah… Bundan sonra hükümetin istikrara ve sürdürülebilirliğe önem vermesi lazım. Bu konularda politika oluşturup, gelecekteki hükümetlere sistem bırakmaları şart.