Fed, 31 Ocak tarihinde gerçekleştirdiği faiz kararında, faizleri piyasa beklentisi doğrultusunda %5,25-5,50 bandında sabit bıraktı. Piyasaların Fed’den güvercin olarak ayrıştığı Ocak ayında, Powell’dan gelecek açıklamalar ve yönlendirmeler son derece önemliydi. Powell, faiz kararı sonrası yaptığı açıklamada hedefleri başarmaya yönelik risklerin daha iyi bir dengeye geliyor olduğunu ifade etmesine karşın FOMC içinde büyük görüş ayrılıkları olduğunu da belirtti.
21 Şubat tarihinde açıklanan FOMC tutanaklarına baktığımızda ise daha fazla Fed yetkilisinin faiz oranlarını uzun süre yüksek tutmanın oluşturacağı aşırı sıkılaşma risklerine karşın, faiz oranlarını çok erken düşürme konusunda endişelerinin olduğunu gördük. ABD tarafında beklentilerin üzerinde güçlü gelen verilerle birlikte Fed yetkililerinin de tutumlarının şahinleşmesi, Fed’in faiz indirimi konusuna piyasa beklentilerinin ötelenmesinde etkili oldu.
Piyasalar yıl başında Fed’in faiz kararına ilişkin Mart ayında faiz indirimi beklerken Fed yetkililerinin yönlendirmeleri ve FOMC tutanakları sonrası faiz indirimi beklentisinin %65,3 ile Haziran ayına ötelenmiş olduğunu görüyoruz. Piyasalar Fed’in 20 Mart tarihinde gerçekleştireceği faiz kararına ilişkin %96, Mayıs ayındaki faiz kararına ilişkin ise %68,4 ihtimalle faizlerin sabit kalmasını fiyatlıyor.
Şubat ayında ABD’de açıklanan TÜFE verisi başta olmak üzere işsizlik oranı, ortalama saatlik kazançlar ve tarım dışı istihdam gibi Fed’in takip ettiği önemli verilerin piyasa beklentilerinin üzerinde ekonomik canlanmaya işaret etmesi, Fed yetkililerinin konuşmalarında da etkili oluyor. Değerlendirmelerde bulunan Fed yetkilileri, faizleri indirmeyi değerlendirme konusunda daha fazla güvene ihtiyaç duyduklarına işaret ediyorlar.
Önümüzdeki süreçte hem Fed hem de ECB (Avrupa Merkez Bankası) tarafında net bir projeksiyondan ziyade verilerin öneminin güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Bu çerçeve ABD’den gelen verilerinin ekonominin beklentilerin üzerinde canlı kaldığına yönelik sinyal vermesi, aşırı sıkılaşma riskiyle birlikte Fed tarafında fikir ayrılıklarını artırabilir. Buna karşın ekonomik verilerde soğuma ve enflasyonda düşüş işaretleri görülmesi durumunda ise Fed tarafından gelecek sinyallerin biraz daha netleşmesi muhtemel. Piyasa beklentilerinin ötelenmesiyle birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin %4,3 seviyelerine yükselmesi, sıkılaşmayı artırıcı bir faktör olarak da Fed politikalarını destekliyor.
Biz enflasyonun Fed’in istediği %2,0 olan enflasyon hedefinden oldukça uzak olması, ABD’de talebin güçlü kalmaya devam etmesi ve erken faiz indirimi gibi eski hataların tekrarlanmak istenmeyeceği beklentisiyle, yılın başında belirttiğimiz ilk faiz indiriminin yılın ortasında gerçekleşeceği beklentimizi koruyoruz. Enflasyonun düşebileceğine yönelik güvenin sağlanamaması durumunda ise, Fed yetkililerinden gelecek yönlendirmelerle birlikte faiz indirim beklentilerinin daha da ötelenmesi ihtimaller dahilinde.