RFT Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Türkiye’nin ekonomide tam bağımsızlığının yolu temel bilimlerden geçer. Matematik bilmeyen adamın ekonomistliği de olmaz. Ekonominin en önemli girdisi matematiktir. Nobel alan bütün önemli ekonomistler, matematikçi veya fizikçidir. Temel bilimlerden gelip, ekonomiye ilgi duymuşlardır.” dedi.
Teknoloji alanında bilimsel yaklaşımlarla çözümler üreten Türkiye’nin önde gelen şirketi RFT Araştırma; AR-GE, teknoloji transferi, danışmanlık, eğitim, tasarım ve prototip üretimi faaliyetlerine başarılı şekilde devam ediyor. Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli kurum ve kuruluşlarla birlikte savunma sanayine de önemli katkıları olan RFT, son dönemdeki yapay zekâ destekli önemli projeleri ve tıp elektroniği alanına girişimleriyle büyümeyi sürdürüyor.
Kıymetli bilgi donanımı karşısında kendisine hayran bırakan RFT Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, ileri elektronik teknolojilerindeki temel hususları, kulvarlarındaki deneyimleri ve gelişmeleri bizlerle paylaştı.
“Günümüzde teknoloji hızla gelişirken, toplumlar bu gelişmelere yetişmekte zorlanıyor.” diyen Prof. Dr. Sıddık Yarman, ürün geliştirme süreçlerinin beş temel aşamasını bilmenin hayati önem taşıdığına dikkat çekerek; “Aşamaların ilki, temel bilimlerde araştırma yapmak. Matematik, fizik, kimya, Biyoloji gibi bilim dalları olmadan, prosesler tamamlanamaz. Türk elektronik sanayicileri, özellikle Televizyon üreticileri, teknoloji transferi ve gelişmiş ürünler üretmek için devlet desteği talep ediyorlar. Ancak, gelişmiş TV ekranları söz konusu olunca, yarı iletken fiziği gibi temel bilimlerde araştırma yapmayan bir ülkede, teknolojik ürünler geliştirilemez. Taşıma suyla değirmen döndürülemez. Temel bilimlere yapılan yatırımlar, ürün geliştirme süreçlerinde her zaman avantaj sağlar. Sonuç olarak, kalıcı ve etkili işler için temel bilimlere yatırım yapmak hayati önem taşır.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Temel bilimlere yatırım yapacak olan öncelikle üniversitelerdir. Devlet araştırma Laboratuvarlarıdır. Temel bilimlerde araştırma yapacak ve bu alanda çalışacak insan kaynaklarını yetiştirecek de bu kurumlardır. Ancak üniversiteler, matematik, olasılık, fizik gibi dersleri doğru düzgün sunmuyorsa; şirketler ve endüstri için gerekli temel bilgi ve becerilere sahip insan kaynağı bulmak zorlaşır. Örneğin; yapay zekâ çalışmalarının tamamı matematik ve özellikle olasılık teorilerine dayanır. Dolayısıyla temel bilimlerden yoksun birinin yapay zekâ alanında araştırma yapması veya ürün geliştirmesi mümkün değildir.” dedi. Hazır yapa zekâ yazılım paketlerini kullanmak, yapay zekâ da ARGE yapmak, yeni ürünler geliştirmek anlamına gelmez. Bu bakış açısı, araba kullanmakla, araba tasarlamak ve üretmek arasındaki fark gibidir.
İşsizlik oranındaki beyaz yaka çoğunluğuna da dikkat çeken Yarman, “Bir ülkede mühendislik okulu mezunlarının fazlalığı ve önemli kısmının işsiz kalması, üniversitelerin ve öğrenci kalitesinin sıkıntılı olduğunu gösterir. Yatırımların yetersiz olduğunu gösterir. Daha da ötesi, o ülkede yaratıcı-yapıcı zekâ yoksulluğunun işaretidir. Eğer üniversitelerin kalitesi yeterince iyi olsaydı, yetişen mühendisler, doktorlar ve diğer alanlardaki uzmanlar ileri bilim ve teknolojiyi geliştirirlerdi. Bu da üretimdeki katma değerin artışı anlamına gelirdi. Günümüzde birçok iş ve uzmanlık alanında istihdam mevcut olmasına rağmen ülkedeki sanayinin katma değeri düşük kalıyor. Örneğin, elektronik sektöründe kilo başına ihracat değeri ortalama 12 dolar iken, yapay zekâ gibi ileri teknoloji alanlarında 100 ila 300 dolar arasında değişiyor. Ülkemizde sanayi sektöründeki katma değer düşüklüğü ise geri kalmış insan gücüne işaret eder. Sonuçta, kaliteli istihdam yapılmadığında ve temel bilimlere yatırım olmadığında, ekonominin en temel sorunlarından biriyle karşılaşılır.” diye konuştu.
“TÜRKİYE TEMEL BİLİMLERE YATIRIM YAPMALI”
“Eğer ülkemizde demokrasi ve hukuk sistemi gelişir, enflasyon oranı düşer ve üretkenlik artarsa yabancı yatırımcılar gelir ve yatırımlarını yaparlar.” diyen Prof. Dr. Sıddık Yarman; “Tabii, bu yatırımların önemli kısmının kalıcı katma değer olabilmesi için akıllı, bilgi birikimine dayalı, kaliteli işlere ve ileri teknoloji ürünlerine yönelik kullanılması gerekir. Dolayısıyla temel bilimlere yatırım yapmalı, sanayi tesislerini ve endüstriyel üretimi artırmalı, tarım ve hayvancılık desteklenmelidir.” dedi.
Türkiye’de ilk öğretimden üniversiteye zincir reaksiyonla doğru yetişmiş insan gücünün eksikliği nedeniyle ülkede katma değerin çok düşük hale geldiğine dikkat çeken Yarman; İkinci fazın, temel bilimlerin uygulama aşaması olduğunu ve hammadde üretimini içerdiğini belirterek, bazı üretim araçlarının da bu fazla doğrudan temel bilimlere dayalı uygulamalı bilimlerde bulunduğunu vurguladı. İkinci faz çalışmalarının da üniversite ve devlet laboratuvarlarının liderliğinde gelişmesi gerekir; birinci ve ikinci faz çalışmalarının yatırımları ciddi yatırımlar gerektirir dedi.
Prof. Dr. Sıddık Yarman, üçüncü fazı açıklarken ise birinci ve ikinci fazların çıktılarının olmadan bu faza geçilemeyeceğini vurguladı. Türkiye’de birinci ve ikinci fazın çok zayıf olduğunu, çünkü devletin temel ve uygulamalı bilimlere yatırım yapmaktan kaçındığını dile getirdi. Dünyadaki gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de temel ve uygulamalı bilim araştırmalarının desteklenmesi gerektiğini ve eğer temel bilimlerde araştırma ve uygulamalara yatırım yapılmazsa tasarım için insan kaynağı ve malzeme eksikliği yaşanacağını belirten Yarman, prototiplerin geliştirileceği tasarım aşaması üçüncü fazın hangi sistemde olursa olsun devlet şirketi ya da özel şirketlerce desteklemesi gerektiğini ifade etti. Bu fazda, özel şirketlerin, devlet ARGE kurumları ile yarışı söz konusu olmamalıdır. Aksi, eko sistemin çökmesi anlamına gelir.
Yarman, dünyadaki ileri teknoloji üreticisi büyük şirketlerin veya prototip geliştiren şirketlerin ürün geliştirmenin milyarlarca dolar ve zorlu süreçleri olduğunu vurguladı. Bu noktada Amerika ve Avrupa hükümetlerinin şirketlere finansal destek sağladıklarını ve şirketlerin geliştirme, uygulama ve tasarım çalışmalarını yürüttüğünü belirtti.
Prof. Dr. Sıddık Yarman, dördüncü fazın ise seri üretim aşaması olduğunu belirterek, seri üretim uygulama araştırmalarındaki giderlerin çoğunun üçüncü fazda ortaya çıktığını ifade etti. Dördüncü fazda maliyetleri düşürmek için ise ölçek ekonomisinin öneminin arttığını vurgulayarak, “ne kadar çok üretim, o kadar ucuz üretim” prensibinin geçerliliğinin kanun hükmünde olduğunu söyledi. Yarman, tüm bu aşamaların bilinmeden sanayici olunamayacağının altını çizdi. Bu fazda da, Devlet ve Özel Kurum ve Kuruluşlarının proje bazında rekabet içinde olmaması gerektiğini vurguladı. Böylesi bir rekabet, girişimciliğin önünü ciddi bir şekilde zedeler dedi.
Ürün geliştirme süreçlerinin en sonuncusu beşinci fazın, yani girişimcilik fazının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Para demek, yatırım, akıl ve insan kaynağı demek. Yatırım gücü, yani potansiyel enerji yoksa hiçbir şey yapılamaz.” dedi.
Beş temel faz içerisinde gizli temel unsurlara da değinen Yarman, doğrudan gereksinimlerin, yani eğitilmiş akıllı insan gücünün, doğal kaynakların önemine değindi. Bir ürünün ortaya çıkartılmasında, temel bilimlerde araştırma yapılabilmesi için iş gücü ihtiyacının olduğunu söyledi. Gelişim hedefi olan ülkenin bu alanda insan kaynakları, doğal kaynakları, madenleri, tasarım ve üretim teknolojileri, bilgi birikimi, ekosistemi ve benzeri sistemlere sahip olması gerektiğini vurguladı. Ayrıca seri üretim için taşeronlara birtakım olanakların verilmesi, dağıtım altyapısı, finans ve banka sistemlerinin olması gerektiğini belirtti. Yarman’a göre; doğrudan gereksinimler olmazsa, “bir ürünün var olabilmesi” mümkün olamaz.
Türkiye’nin ekonomide tam bağımsızlık yolunun da aslında temel bilimlerden geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Matematik bilmeyen adamın ekonomistliği de olmaz. Ekonominin en önemli girdisi matematiktir. Nobel alan bütün önemli ekonomistler, matematikçi veya fizikçidir. Temel bilimlerden gelip, ekonomiye ilgi duymuşlardır. Ekonominin sosyal kurallarına ilgi duyan adamlardır. Ekonomist, çok iyi matematik bilmek zorundadır.” dedi.
Doğru düzgün eğitimin olmadığı yerde doğru insan kaynağının oluşmayacağını söyleyen Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Leblebi gibi satılan diplomalara prim verildiği sürece devlete giren kalitesiz insanlar yüzünden devlet çöker, endüstriye girenler yüzünden endüstri çöker.” dedi ve ekledi: “Türkiye’nin bakış açısının değişmesi gerekiyor. İlk iş, okulların kalitesini yükseltmek ve kaliteli insan yetiştirmektir. Halkımız çok çalışacak, birikim yapacak. Yurt dışına ürün satılacak, döviz getirilecek. Dövizler, kaliteli öğrencileri ve hocaları yetiştirmek için harcanacak. Yurt dışında eğitime gönderilecek öğrenci eğitimini tamamlayıp, gelip, endüstride çalışacak. İşte o zaman yerli milli sanayi oluşacak. Model belli, başka çare yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal devlet olmaya ihtiyacı var. Kemer sıkmak demek, eğitime yatırım demek, ARGE’ye yatırım demek, ürün geliştirme fazlarına yatırım demektir. Geleceğe yatırım yapmak demektir. Vergilerimiz, insan kaynağını yetiştirmek için kullanılmalıdır. Sosyal Devletin ana unsurlarını geliştirmek için kullanılmalıdır. Getirisi olmayan yatırımlar yapılmamalıdır.”
RFT Araştırma’nın faaliyetlerine de değinen Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Tıp elektroniği üzerine yapay zekâ destekli bir projemiz için yatırımlarımız devam etmektedir. Güvenli haberleşme konusunda yaptığımız araştırmalarımızın sonucunu almaya başladık. Sympes Kodlama sistemi ve Symphone adını verdiğimiz projemizin Türkiye, Avrupa ve Amerikan patentlerini aldık. Projemizi dijital platformlar üzerinde geliştirdik. RFT Araştırma, ileri teknoloji alanındaki önemli projelerine yurt dışından ticari talepler almaktadır.” dedi. Tıp elektroniğinde gelişmiş cihazların ameliyatlarda destek malzemesi veya ağrı dindirmek amacıyla kullanıldığını paylaşan Yarman, bu ithal teknolojileri incelediklerini ve yatırım alarak Türkiye’de de üretebileceklerini ifade etti. Yerlileştirme ve millileştirme adına çalışmalara başladıklarını dile getiren Yarman, şu anda bir TÜBİTAK projesi yazdıklarını ve destek almayı umut ettiklerini aktardı. Yurt dışında da benzer çalışmaları düşündüklerini ve başka ülkelere ürünlerini satabileceklerini belirten Yarman, bu konuda çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Ayrıca, İngiltere’deki Lincoln Üniversite’sine üç yıllık bir hocalık görevi teklifiyle, tayini çıktığını ve vesileyle orada da bilimsel çalışmalarını sürdüreceğini dile getirdi. Yarman, Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiliz şirketlerle ortak projeler yapma yolunu da araştıracaklarını sözlerine ekledi.
Son olarak ülkemiz gençlerine seslenen Prof. Dr. Sıddık Yarman, “Her şeyden önce kendinize güvenin. Türkiye’nin doğal kaynaklarına ve gücüne güvenin. Türkiye’den daha güzel bir ülke kolay bulunmaz. Bugün yaşanan sıkıntıların karşısında memleketi terk etmeyin. Yurt dışına, geri gelmek ve Türkiye’ye artı değer kazandırmak üzere gidin. Ben de uzun yıllar yurt dışında yaşadım ama geri geldim, hiç de pişman değilim. Bu vatan bizim, ülkemiz çok güzel.” dedi.