Konica Minolta Türkiye Genel Müdürü Mustafa Yılmaz, “Ülke ekonomisini, artan maliyetleri, gelişen bilgi çeşitliliğini göz önünde bulundurduğumuzda dijital teknoloji Türkiye için kaçınılmaz. Artık Avrupa ve Amerika’yı bir adım geriden izlememeliyiz, gelişim odaklı ne varsa onlardan önce yapmalıyız. Dolayısıyla ülkemizdeki 1 milyar dolarlık basım sektörünün dönüşüm devrimini tamamlamak durumundayız” dedi.
Osaka, Japonya’da 1873 yılında fotoğraf makinesiyle yola çıkan Konica Minolta, bugün 150 yaşında ve teknoloji devleri arasındaki yerini korumaya devam ediyor. 2012 yılında Langenhagen, Almaya merkezi üzerinden Türkiye’ye giren şirket, ülke ekonomisine ve Türk istihdamına katkılarını sürdürüyor.
Konica Minolta Türkiye, küçük ve orta ölçekli işletmeler, büyük şirketler ve kamu olmak üzere tüm sektörlere baskı cihazları sağlarken; teknoloji alanında sergilediği vizyonerliğin yanı sıra doğaya ve insana misyoner yaklaşımlarıyla da dikkat çekiyor. Türkiye’nin yedi bölgesinde direkt hizmete odaklanan Konica Minolta Türkiye Genel Müdürü Mustafa Yılmaz ile bir araya gelerek; Türkiye’deki teknolojik faaliyetlerini ve gelecek hedeflerini paylaştıkları keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikle teknoloji merkezinizin kuruluş amacını, hedefini ve Türkiye’deki varlığını bizlerle paylaşabilir misiniz?
Avrasya Teknoloji Merkezimize kendi içimizde teknoloji kampüsü diyoruz. Burası bizim için teknoloji ekosistemini yaratabileceğimiz fiziki altyapıyı sağlıyor. Kampüsümüzde, optik teknolojilerinin hemen hemen bütün uygulama alanlarıyla ilgili somut müşteri deneyimi merkezi veya laboratuvarımız mevcut. Şöyle ifade edeyim; merkezin içerisinde Avrupa’da üç laboratuvardan biri olan ışık ve renk ölçüm laboratuvarımız ile üç farklı iş koluna ait müşteri deneyim merkezimiz bulunuyor. Öte yandan yedi iş birimimizin ekiplerinin tamamı kampüste yer alıyor. Konica Minolta çatısı altında faaliyet gösteren çeşitli yazılım ve donanım gibi elliden fazla marka mevcut. Bunların çoğunluğu alt markalarımız olup, yaklaşık 10 ila 12 adet de dışarıdan iş birliği yaptığımız markalar. Sadece bir makinenin çalışması için değil, somut bir soruna çözüm getiren ve 300’den fazla modele sahip 100’ün üzerinde yazılım var, tüm iş kollarıyla beraber… Dolayısıyla burası, Konica Minolta’nın dünya üzerinde yapmak istediklerinin hemen hepsini tek bir noktadan yürüttüğü Avrupa’daki son ve tek kampüs.
Konica Minolta’nın Türkiye’de iş hacmi nedir? İhracatı söz konusu mudur?
Türkiye’de bugün yaklaşık 50 milyon euro olan yıllık ticaret hacmimizin 100 milyon euro’lara ulaşmasını planlıyoruz ve bu kapasiteyi rahatlıkla sağlıyor. Konica Minolta, aynı zamanda İstanbul merkezli EMEA üssünü burada konumlandırmış oldu. Burada hem Afrika’dan Türki Cumhuriyetlere, Orta Asya’dan Orta Doğu’ya çeşitli coğrafyalardan müşterilerimiz gelerek makinelerimizi görecek hem de çalışanları eğitimler alabilecek. Bunun ülkemize çok büyük katkı sağlayacağına da eminiz. Tabii bahsettiğimiz coğrafyalarda belirli ürün gruplarımız zaten mevcut. Merkezimizde sadece ürünlerimizin demosu yapılacak.
Bahse konu iş kollarından birini örneklendirebilir misiniz?
Doküman süreç yönetimi yazılımlarını kapsayan iş kolları. Konica Minolta Türkiye desteği ve Türk bir çiftin mühendisliği ile Ankara Teknokent’te geliştirilen ortak patentli teknoloji Trustee isimli yazılımımız var. Dolayısıyla Türkiye ayağı olarak yurt dışındaki tüm Konica Minoltalar’a yazılım ihracatı yapacağız.
Peki, istihdam odaklı eğitim konusunda neler yapıyorsunuz?
Yıllardır çalışanlarımıza yönelik Konica Minolta Akademimiz zaten var ancak kampüs oluşumumuzdan sonra özel bir MT çalışması yaptık. “Teknoloji İnovasyon Programı” adı altında 30 gencimizi istihdam ediyoruz. Tek kriterimiz, bölüm fark etmeksizin üniversite diplomasına ve yabancı dile sahip olunması. Beklentimiz ise teknolojiye ilgi duyulması. Çünkü komple bütünleşik bir ekosistemden bahsediyoruz.
Bu noktada üniversite iş birliğiniz var mı?
Elbette, mesela sektörümüzle ilişkili olan Marmara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Basım Teknolojileri Bölümü var. Marmara Üniversitesi ile yıllardır beraber hareket ediyoruz ve orada laboratuvarımız bulunuyor, kariyer günlerine de katılıyoruz. Ana noktamız Marmara Üniversitesi ancak tüm üniversitelere açığız. Şu an ilanlarımız da kariyer sitelerinde mevcut ve tüm gençlere sunacağız. Öte yandan kampüsümüzden sonra özel uzmanlık gerektiren pozisyonlarımız oluştu. Avrupa merkezine bağlı çalışan Türkiye ayağı olarak bugüne dek kendi müşterilerine hizmetlerini aktaran Konica Minolta’nın globalde sunduğu ürünleri öğrenip, merkezden alıp, buradaki müşterilerimize sunuyorduk. Şimdi yeni misyonumuzla bilgiyi ihraç etmek durumundayız. İş birimlerimiz pazarlama ve ürün geliştirmede ciddi anlamda geliştirildi. Bilgilerin EMEA bölgesine sunulabilmesi adına da nitelikli kariyerlerde kendini kanıtlamış 20 kişilik istihdam yaptık.
Merkezin kuruluş amacına tekrar dönecek olursak, başka hangi sektörlere hizmet pozisyonundasınız?
Şöyle ki; Konica Minolta cirosunun yüzde 50’den fazlasını getiren ana faaliyeti dijital ofise bağlı olan profesyonel MFP cihazları. Bu iş kolumuzla renkli pazarda zaten liderliğimizi sürdürmekteyiz. Yine dijital ofis birimimizin altında Trustee markamız gibi doküman iş akış süreçleri yazılımlarımızı, ikinci büyük iş kolumuz odağında müşterilerimize sunuyor olacağız. Profesyonel ve endüstriyel baskılama dediğimiz fotokopi makinesinin çok daha gelişmişi ve dijital matbaa fabrikası haline gelmiş versiyonları var. Sadece Konica Minolta’nın çoğunluk hissesine sahip olduğu MGI markası altındaki lak teknolojisi makinelerimizin bulunduğu yaklaşık 100 metrekarelik yüzölçümüne sahip teknolojik matbaa fabrikamızdan bahsediyoruz. Öte yandan video analiz ve görüntülü video güvenlik ve analiz sektörümüz mevcut. Burada da yine hisse çoğunluğu şirketimize ait olmak üzere bir Alman markası Mobotix ile hizmet veriyoruz. Ayrıca birçok yazılımımız var. Son olarak da renk ve ışık ölçüm teknolojileri çerçevesinde seramik endüstrisiyle ilişkili sektörümüzü sayabiliriz.
Dolayısıyla yedi farklı sektöre ulaşım imkanımız söz konusu… Profesyonel ve endüstriyel baskılama iş birimimize ait yaklaşık 800 metrekare alan içerisinde 20’den fazla cihazımızın yer aldığı özel deneyim merkezimiz mevcut. Hatta şu an Avrupa dahil hiçbir bölgede kompakt başka bir müşteri deneyim merkezi yok. Video analiz, video güvenlik ve analiz ile ilgili doğrudan oluşturduğumuz 500 metrekarelik deneyim merkezimiz var. Burada iç mekan, dış mekan, termal gibi çeşitli kameraların yanı sıra Konica Minolta olarak Japonya’da geliştirdiğimiz yapay zeka destekli Forxai markamızla müşterilerimizin geniş güvenlik ihtiyaçlarını desteklediğimiz butik çözümler bulunmakta. Üçüncüsü de Trustee markamızla özdeşleştirdiğimiz ve kendi içerisinde farklı kategorilerde çözümler sunduğumuz yazılım üzerine MCS iş birimimizin müşteri deneyim merkezi.
Türkiye pazarında hangi ana sektörleri hedeflediniz?
Müşteri deneyim merkezimizi aslında buna göre seçmiş bulunmaktayız. Deneyim merkezi olarak konumlandırdığımız iş birimlerimizi, şirketimize ve Türkiye’ye çok büyük katkılar sağlayacağını düşünerek, planladık. Yazılım, video güvenlik ve profesyonel baskı çözümlerimizin hem yüksek oranda müşteri kitlesine ulaşacağına hem de ilgili sektörlerimizde dönüşüm başlayabileceğine eminiz. Örneğin; profesyonel baskı deneyim merkezimiz, geleneksel matbaacılığı kökünden değiştirebilecek bir teknolojiye sahip. Ülke ekonomisini, artan maliyetleri, gelişen bilgi çeşitliliğini göz önünde bulundurduğumuzda dijital teknoloji Türkiye için kaçınılmaz. Artık Avrupa ve Amerika’yı bir adım geriden izlememeliyiz, gelişim odaklı ne varsa onlardan önce yapmalıyız. Dolayısıyla ülkemizdeki 1 milyar dolarlık basım sektörünün dönüşüm devrimini tamamlamak durumundayız.
Türk savunma sanayine hizmetiniz olacak mı?
Savunma sanayine iki farklı iş birimimizle hizmet etmeyi planlıyoruz. Öte yandan güvenlik sektörüne video güvenlik ve analiz çözümlerimizle zaten hizmet sunuyoruz. Belediyelere ve adliye gibi kamu kurumlarına birçok proje gerçekleştiriyoruz. Kameralarımız, binalara girişte kişilerin üzerinde ateşli silah var mı, şiddet meyilli mi kontrolünü sağlarken; şiddet pozisyonunda güvenliklere uyarı veriyor. Aynı zamanda bina alanında kalp krizi geçiren vatandaşın yere düşmesini dahi bildiren bir teknoloji.
Türkiye pazarındaki rekabet gücünüz nedir?
Halihazırda yürüttüğümüz iş kollarımızda ilk ikideyiz. Yeni iş kollarımız yazılım ve güvenlik çözümlerimiz ise Konica Minolta için çok yeni bir alan. Ayrıca sektörel anlamda Türkiye’de oturmuş bir pazar var ve biz liderlik hedeflemiyoruz. Sadece çözüm sağlayıcı niş ürünlerimizle efektif kullanımına özenle çalışmalarımızı yapıyoruz. Pazarda içinde bulunduğumuz her sektörde lider olacağız, diye kaygımız da yok. Şirket ana felsefemiz ve davranış kurallarımızın ilk maddesi değer yaratmak. Bu anlamda Konica Minolta, zaten sektöründe 150 yıldır lider konumda. Fotoğraf makinesiyle başlayan yolcuğundan geldiği noktaya baktığımızda optik teknolojisinin en ileri uygulamalarının hemen hemen her alanında bugün Konica Minolta var. Kısaca değer yaratmak, müşterilerimize değer katmak, gelecekle ilgili tasarım yapabilmek, fikirlere şekil verebilmek, çevreye duyarlı olmak, topluma katkı sağlayabilmek markamızın öncelikleri haline gelmiş durumda…
Burada özgün üretim yapabiliyor musunuz?
Şu an yazılım ve ölçüm teknolojileri alanındaki iki iş birimimizde teknoloji üreten ülke noktasındayız. Diğer beş iş birimimizle ilgili know how teknoloji üretmiyoruz, fakat üretim potansiyelimiz çok kuvvetli. Çünkü bahsettiğim dijital baskı makinelerimiz, müşteriye özel birtakım unsurları barındırıyor. Burada müşterilerin ihtiyaçlarına uygun aksesuarların yazılımlarla donanımların yapılması ve çoğu durumda Avrupa genel merkezimizden yeni taleplerin oluşturulması sonucunda müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verebiliyoruz. Aslında Avrupa’ya eskale ettiğimiz her ihtiyaç know how üretiyor, sonra oradaki bilgi database’imize işlenip, geri geliyor.
Yapay zeka entegrasyonunu Konica Minolta’da nasıl işliyorsunuz?
İlk yapay zeka uygulamasını, video güvenlik ve analiz çözümlerimizin altındaki Forxai marka kameralarımıza entegre etmiş durumdayız. Bu ürünümüz, biraz önce bahsettiğim şiddet eğilimli vatandaşın elini yumruk yapması üzerine saldırıda bulunacağını algılarken; selam vermek için el uzattığında ya da havaya kaldırdığında saldırmayacağını ayırt edebiliyor. Yapay zekayı kullandığımız diğer ürünümüz de içerik yönetimi yazılımları. Fatura gibi herhangi bir belgeyi firma ya da program ürettikten sonra doküman yönetimi yazılımımız, bu belgenin hangi klasöre kaydedileceğinden ödeme gününe kadar tüm hususları önceki tecrübelere dayanarak, algılayabilecek ve yönetecek zeka kapasitesine gelmiş durumda. Bugün teknolojiyi konuşuyorsak, aslında yapay zekayı da konuşuyoruz demektir.
Kamu ve özele hizmet sunan bir kuruluş olarak; hem kurumlar ve sektörler özelinde hem de Türkiye operasyonlarınızda 2024 sonu öngörülerinizi paylaşabilir misiniz?
Kamu projelerimiz, Ankara bölge ofisimiz tarafından yürütüyor. 2023 yılına göre iş hacmimizin düşebileceğini öngörüyoruz. Niş projelerimiz devam ediyor. Bilhassa savunma sanayinde ciddi alımlar sürüyor ve o alana destek vermekten zevk duyuyoruz. Özel sektör ise ekonomik konjonktüre zıt olarak ürünlerimize daha çok ilgi duymaya başladı. Pandemiden bu yana her sene yüzde 25 ila 30’lara varan artış hızı söz konusu. Çünkü geleneksel metotla işini yapan firmalar, rekabet arttıkça ön plana çıkmak için dijital dönüşüme ihtiyaç duyuyor ve kapımızı çalıyorlar. Biz de destek vermekten memnun oluyoruz. Dolayısıyla 2023 yılındaki 40 milyon euro’luk ciromuzun 2024 sonunda yaklaşık yüzde 30’luk artışla toplamda 50 milyon euro’ya ulaşacağını düşünüyoruz. Geçen seneki ciromuzun yarısı katma değerini Türkiye içinde bırakan bir rakam. Yani 20 milyon euro’su ithalat, 20 milyon euro’su 200 Türk çalışanımızın emekleri ile iç pazara sunmuş olduğumuz bir cirodur. Yaptığımız işi sadece emtia alım satımı olarak düşünmemek lazım.
İstihdamınızdan da bahsedebilir misiniz?
2012 yılında Konica Minolta Türkiye kurulduğunda 80 kişiyle başlamıştık. Bugün 200 kişiyiz ve gelecek sene için bütçemizi de 240 çalışan olarak belirledik. Bu bağlamda sene içerisinde 40 çalışan daha kadromuza eklemeyi planlıyoruz. Bu kişi sayısının 30’unu MT programından gelecek genç dimağlar oluşturacak, 10’unu ise çeşitli departmanlarımızın ihtiyaçlarına göre sağlayacağız. Belirttiğim gibi sene sonunda 240 kişilik çalışan sayısına ulaşacağız.
Teknoloji sektöründe çalışan motivasyonu çok daha önemli. Bu bağlamda şirket içerisinde ne tür aktiviteler sunuyorsunuz?
Şirketimizde kurum içi iletişime çok önem veriyoruz. Japon şirketi olarak Japon felsefesini anlayabilmek ve çalışanlarımızın maksimum seviyede zihin ve beden uyum yeteneklerini geliştirebilmeleri adına Aikido Akademisi kurduk. Kampüsümüzde çalışanlarımıza özel spor salonu ve standartlara uygun bir Aikido dojosu bulunmaktadır. Bu kapsamda Sedat Ilgar Sensei (6.Dan) ve Pazarlama Müdürümüz Özge Zambakoğlu (1.Dan) eşliğinde 13 kadın ve 10 erkek personelimiz planlanan gün ve saatlerde özel Aikido dersleri alıyorlar.
Yine farklı alanlarda spor faaliyetleri sürdürmek isteyen çalışanlarımız için şirket yakınında özel bir otelin spor salonu ile anlaşma yaptık. Sosyal aktivitelerle çalışanlarımızın kendini mutlu hissedebilecekleri ortamları da yaratmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın üretken olabilmelerinin yolunu açmaya önem veriyoruz.
Türkiye genelinde operasyonlarınızı bölgesel olarak mı yönetiyorsunuz?
Merkez ofisimiz ve dijital kampüsümüz burası. Marmara Bölgesi ofisimiz Bursa’da, İç Anadolu Bölgesi ofisimiz Ankara’da, Akdeniz Bölgesi ofisimiz Antalya’da, Karadeniz Bölge ofisimiz Samsun’da. Şu an faaliyetimizi direkt temasla yapamadığımız Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi özelinde de gelecek sene yapılandırmak üzere Gaziantep ya da Malatya için planlama yapıyoruz. Sonrasında Türkiye’nin yedi bölgesinde direkt hizmet veren yaygın yapıya bürünmeyi hedefliyoruz.