
Üniversite sınav sonuçlarının ve üniversitelere yerleşimlerin sonuçlandığı yaz aylarında, hem gençlerde hem de ailelerde bir telaş yaşanmakta. Pek çok üniversiteli adayı, büyük hayaller kurarak yıllarca emek vererek hazırlandıkları üniversite sınavının sonuçlarını alıyorlar. Haklı olarak kendileri için en iyi geleceği kurabilecek mesleğe karar vermek istiyorlar.
Çok haklı olarak, kafalarında pek çok soru var. Hangi bölüm nasıl bir istihdam sunuyor sorusu hemen herkesin kafasında olan en temel sorun. N e kadar “işe odaklanma, sevdiğin mesleği bulmaya çalış” desek de günümüz ekonomik koşullarında çok lüks bir tavsiye verdiğimizin farkındayız. Bu ayki yazımızda, uzun süredir sık sık basında da karşılık bulan Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlere daha yakından bakalım istedik.
Çalışma çağında olup (15-64 yaş arası), çalışmayan, iş arayan ve işe başlayabilecek olan kesmi işsiz olarak adlandırıyoruz. Yani işsiz sayılabilmek için, iş arıyor ve çalışmaya hazır olmanız gerekiyor. Bu durumda örneğin öğrenciyseniz ve önünüzdeki iki / dört yılı eğitime ayırıyorsanız işsiz olmuyorsunuz. Çünkü iş aramıyorsunuz ve iş bulsanız bile iki hafta içinde tam zamanlı bir işe başlayamazsınız. Bir başka örnek ise bir hastalığın tedavisini yürütüyorsunuzdur, yine işsiz sayılmazsınız.
Bir başka deyişle işsiz olabilmek için saydığımız üç koşul da olmalı. Tabi işsizliğin de pek çok türü var gizli işsizlik gibi. Ancak bu detaylara burada girmeden gençlere geçmekte fayda var.
Ne istihdamda, ne de eğitimde olan gençler yani NEET gençler ise, işgücü piyasasında özel bir ilgiyi çekmekte. Bu gençler hem işsizleri kapsar, hem de iş aramayan yani teknik olarak işsiz kategorisinde olmayan gençleri kapsar. Ev gençleri bunun güzel bir örneğidir. Evde kalıp, uzaktan eğitimle meşgul olanlar da bana göre bu kapsamda yer alırlar. Yani sözde bir eğitim kurumunda kayıtlı ancak fiilen evde kalanlar da bence NEET grubunda yer alabilirler.
Genç işsizliği ile ister istemez ayırmakta zorlanıyoruz. Çünkü belirli bir yaşa gelip eğitimini tamamladıktan sonra eğitimini aldıkları mesleği yapamayanlar, doğru düzgün istihdamı veya ataması yapılamayanlar gençler genç işsiz olarak tanımlanmaktadır.
Diğer taraftan NEET genç dediğimiz grup iş de aramaz, eğitim alarak işgücü olarak daha nitelikli işlere de hazırlanmaz. Her durumda bu gençler için ekonomik bağımsızlık da söz konusu olamamaktadır.
Gençlerin işsizliği, aileler bakımından da oldukça sıkıntılı bir durumdur. Ekonomik açıdan ek bir yük getirdiği gibi, bütün gününü üretken olmayan faaliyetlerle geçiren bir insanın, gerek psikolojik sorunlara gerekse suça sürüklenmesi önemli bir risktir. Bu da ailenin bütünlüğünü ve huzurunu korumakta oldukça zorlayıcı olabilmektedir. Özellikle de içinde bulunduğumuz yılın aile yılı olarak ilanında gençlerin ne işte ne istihdamda olması, mutlaka altının çizilerek yapıcı politikalarla ele alınması gereken önemli bir konudur.
TÜİK verilerine baktığımızda 2024 yılında Türkiye’de 15–24 yaş grubundaki NEET (Ne Eğitimde, Ne İstihdamda Olan) gençlerin oranı %22,9 olarak kaydedilmiştir. Bu oran, bir önceki yıl olan 2023’teki %22,5 seviyesinden artış göstermektedir. Cinsiyetlere göre verilere baktığımızda Genç erkeklerin NEET oranı %16,2 iken, genç kadınlarda bu oran %30,1’e yükselmektedir. 2023 yılında OECD ülkelerinde NEET oranı %16,8 idi. Bu tablo ülkemizdeki genç işsizliğinin de NEEt oranının da çok yüksek seviyelerde olduğunu göstermektedir.
Gençlerin çalışma yaşamdaki durumu ve yaşadığı sorunlar da bize istihdam ve eğitim dışında kalma nedenlerini biraz açıklayıcı olabilir. Sivil Toplum Araştırmaları Derneği’nin NEET Gençler Araştırması’na göre katılımcı gençler eğitimleri sırasında anketörlük, garsonluk gibi işlerde geçici süreyle çalıştıklarını belirtmişlerdir. Ancak mezuniyet sonrasında çoğu mezun oldukları alanda iş bulamadıklarını belirtiyor.
Ayrıca mezun oldukları alanda iş bulabilmeleri için uzun bir süre beklemeleri gerekiyor. Çalıştıkları süre boyunca oldukça uzun sürelerde ve çok düşük ücretlerle çalışıyorlar. Bu da işe yönelik motivasyonsuzluğu güçlendirmekte. Altından kalkamayacakları sorumluluklar, ise bir başka şikayet konusu.
Kısaca işyerlerinin gençlere yatırım yapmadığı, yapacakları işi öğretmeye yanaşmadığı, sorumluluk ve yetki dengesinin kurulmadığı işlerde gençler de çalışmak istemiyor. Mevcut ücret seviyelerinde ise gençler hayallerini kurdukları hiçbir şeye erişemeyecekleri bir umutsuzluk yaşamaktalar.
Çalışma deneyimi böyle olan bir gencin eğitime ve çalışmaya karşı bir tutum geliştirmesi normal değil mi? Gençlerin çalışma koşulları, eğitimleri işsizlikle mücadeleleri, sadece onları ilgilendiren bir konu değildir. Bu, tüm toplumu etkileyen çok önemli bir konudur, dolayısıyla mutlak suretle yakından anlaşılmalı ve çözüme yönelik politikalar ile desteklenmelidir.
