Sera Yatırımcıları Ve Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Gaye Neslihan BUDAKLI
Tarım sektörü üzerinde uzun vadeli istatistikler, ekonomik öngörüler yapılabilecek en zor sektördür. Bu tez üretici, yatırımcı, tedarikçisi gibi diğer tüm tarım ticaretiyle uğraşanlar tarafından doğrulanan bir gerçektir. Son on yıl içerisinde ürün bazında satış rakamlarına bakıldığında tüketici açısından söylenenlerin aksine grafiksel bir yükseliş yaşanmamıştır.
Peki, sık sık gündeme gelen taze sebze meyve fiyatlarındaki artışın nedeni ve fiyat baskısı nereden gelmektedir?
Aslında satış rakamları bakımından gündeme taşınan ürünler her yıl olduğu gibi domates, biber, patlıcan, soğan ve patates gibi temel tüketim alışkanlıklarımıza dahil olan ürünlerdir. Fakat bu ürünlerde fiyat artışının yaşandığı dönem olan kış aylarında yetişmesi mümkün olmayan bir döneme denk gelmektedir. Bu dönemde yetiştirilen ürünler özel yetiştirme alanlarında yetişmekte veya özel alanlarda kış tüketimi için depolanmaktadır. Seracılık ve depolama teknikleri; tarım ticaretinde ve işleyişinde yıllardır izlenen metotlardır. Bu iki yöntemde maliyeti yüksek ve işçilik değeri olan işlemlerdir ve gıda zincirinin en önemli halkalarıdır.
Ülkemizde yapılan modern sera alanlarında üretim olması ve uygun depolama alanları bulunmasına rağmen yeteri kadar arzın olup olmadığına bakılmadır. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de nüfus büyüme hızı geometrik olarak artarken tarımsal üretim ise aritmetik olarak artmaktadır bu da üretilenden daha fazla tüketim anlamına gelmektedir. Yeteri kadar tarımsal anlamda büyüme yaşanıyor mu, üretilen mamullerin tarladan sofraya kadar olan süreçte işlenmesi, taşınması, depolanması, satışı gibi konularda oluşan fireler maliyetler dikkate alınıyor mu gibi sorulara ilave fiyatın arttığı dönemde üretici bu avantajdan ne kadar faydalanıyor ise cevaplanması gereken asıl sorudur. Aslında aynı zamanda bu soruların cevapları fiyattaki istikrarsızlığın ve öngörü yapılamamasının da cevabıdır.
Kış aylarında yaşanan fiyat artışlarının nedenini üreticiler açısından açıklamak gerekirse;
En başta tarım ürünlerinde her yıl beklenen fiyat indirimi talebi son birkaç yılda tarımsal büyüme hızımızı düşürmüştür. Satış Fiyatların sabit tutulduğu varsayılan dönemlerde bile dikkate alınmayan iklim değişiklikleri arzı ciddi şekilde etkilemektedir. Bu yıl sera alanlarının yoğunlukta olduğu bölgelerde güneşlenme süresi bakımından kapalı hava üretimi çok ciddi şekilde etkilemiştir. Soğuk ve kapalı giden iklimde üretici ürün çıkaramadığı gibi ısıtma, elektrik, işçilik gibi giderleri tam tersi iki katına çıkmıştır.
Bir diğer fiyatın yükselmesine gelen haksız eleştiri ise; Üretimin olmadığı şehirlerde taze sebze meyve tüketimi için aracı olmasa dahi ambalaj, lojistik ve pazarlama giderleri gibi masraflara mamül maruz kalabilmektedir. Üretildiği şehirle ulaştırıldığı şehir arasındaki maliyet ise çiftçinin karlılığını düşüren mecburi maliyetlerdir. Aracıların ortadan kaldırıldığı ve üreticiden direk alma sistemine geçilmesi talebi şuan için gerçekleşmesi zor bir organizasyon olup küçük üreticiye zarar verecek bir yorumlamadır.
İhracat yapılabilecek kalitedeki ürünlerin fiyat anlaşmazlığı ya da kotalar gibi nedenlerle ihracat yapılamadan iç pazarda değerlendirilmesi tabii fiyatlara yansımaktadır. Bu ürünün ihracat fiyatıyla iç pazara yerleşmesi değil depo koşulları, gıda sağlığına uygunluğu, kalitesi bakımından iç pazarda ki ticari ederinin karşılığıdır. Ürünün iç pazarda değerlendirildiği için fiyatının düşmesini talep edemeyiz. Bu tip ihracat kalitesindeki ürünler özel emek ve sermaye isteyen tarımsal çabalarla üretilmektedir.
Tarım anlamında yapılacak ilk uygulama öncelikle mevcut tarım envanterlerinin çıkarılarak planlı üretim modeline geçilmesidir. Üretici topluluklarının birleşerek üretim ve pazarlama sorunlarını birlikte çözdükleri platformların, grupların oluşturulması ve hayata geçirilmesi birkaç çözüm yolundan biridir. Fiyat baskısı ve tüketim ekonomisi ile tarım sektörünün sınırlandırılması düşük kaliteli, gıda sağlığı arka plana atılan ürünlerin ticaretinin başlaması demektir. Tüketim ekonomisi ile getirilen geçici çözümler tarımla uğraşan kesimin sektörden çekilmesine neden olacaktır. Maliyetlerinin altında yapılan hiçbir ticaret uzun vadede sürdürülebilir değildir.