Business News Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bayram TAVŞAN
“YENİ DÜNYA”NIN AKTÖRÜ MÜ, FİGÜRANI MI OLACAĞIZ?!
Atlantik ve pasifik arasında sıkışmadan her alanda kendi ‘milli’ dönüşümümüzü başlatmak zorundayız. Elbette Türkiye aktör olmayı hak ediyor.
Koronavirüs hayatımızı düzenleyen güçlü bir sosyal ajan haline dönüştü. Hepimizi eve hapseden virüs küresel değişimi de başlatmış oldu. Bireysel boyutla başlayan bu değişimin sosyal ve devlet boyutu var. Bireysel olarak yalnızlaşabiliriz ama küresel düzlemin bakış açısı ve etkileşimler uzun vadede hayatımızı değiştirecek.
Atlantik ve Pasifik arasındaki sıkışıklıkta ‘blockchain’, ‘yapay zeka’, ‘devlet’ ile ‘rota ve hublar’ başlıklarında dönüşüm yaşayacağız. Çekirdek etkileşim alanında ABD, Çin ve Avrupa’dan oluşan 3 temel aktörün etkileşimleri olacak. Bu aktörler mikro dönüşüm alandaki ajanların yarattığı etkiyle temel dönüşüm alanlarında köklü dönüşümler yaratacaklar. Bir başka deyişle makro etkileşim alanları olan Rusya, Almanya, Hindistan, Körfez, Ortadoğu ve Akdeniz’deki yerel ve bölgesel aktörler temel dönüşüm zonları olan Atlantik, Pasifik, Avrupa ve Avrasya sahaları ile irtibat halinde çekirdek etkileşim alanındaki aktörlerle etkileşimde bulunacaklar. Dört büyük alanın alt başlıklarında da değişim beklentisi var. Blockchain ile hızlı bir giriş yapılacak, ancak sermayeyle ilgili etkileşimimiz mevcut durumdaki gibi kaldığı müddetçe blokchainle ilgili gelişme kaydedemeyeceğiz. Aynı şekilde mevcut yatırım algımızı, üretim ve tasarım modelimizi değiştirmemiz gerekecek.
Yapay zeka süreci başlamıştı. Bu sosyal ajanın hayatımıza girişinin bir nedeni de belki endüstri 4.0’ın istenildiği gibi gitmeyişinden olabilir. Endüstri 4.0’dan 5.0’a geçip yeni modele baktığımızda teknolojinin, buna bağlı olarak ar-ge’nin, eğitimin, maliyetleri ve haliyle dünyanın birbiriyle yapmış olduğu iş birliği yapay zekanın hayatımıza girme oranını yükseltecek. Teknoloji, birilerinin göndermiş olduğunu almak değildir. Oyun kurucu olmak için yapay zekayı en yüksek derecede kullanabilen, teknolojiyi hayatına entegre etmiş bir toplum olmak mecburiyetindeyiz. İşin en kritik noktası hublar. Çin, düğmeye bastı, ‘Artık bundan sonra bir kuşak yol projesi var’ dedi. Pasifikten bir ucu Londra’ya diğer ucu Roma’ya bağlanan Çin’in etkileşimde bulunduğu tüm alanlarda korona virüsü etkisinin had safhada olduğunu görüyoruz. Çin’in ilerlemesinde bir kuşak, bir yol projesi ne kadar önemliyse virüsün özellikle bu alanların üstünde etki gösterdiğini biliyoruz. Dünyada ticaretin rotası değişiyor. Bölgesel politikalarda merkeze (HUB) yönelik adımların yanı sıra savunma sanayiindeki Ar-Ge yatırımlarını, güvenlik ve savunma politikalarında değişim ve dönüşümü şekillendirmek üzere ‘Makro Etkileşim’ alanındaki aktörlerle işbirliği modellerinin tanımlanması, bu çerçevede NATO, BM, IMF, G8 ve G20 gibi politikalarında değişim sürecinin başlatılması gerekiyor. Yeni bir devlet yaklaşımına ihtiyacımız var.
Devletlerin yönetiminde de interaktif bir revizyon yaşanacaktır. Bundan sonraki süreçte toplumlar, devletlerinden daha fazla sorumluluk almalarını bekleyecekler. Devletler başta eğitim, sağlık, güvenlik gibi alanlarda daha etkin planlama, karlılık, verimlilik, insan kaynakları yönetimine ihtiyaç duyacağı bir süreci yönetmek zorunda kalacak. Örneğin, eğitimdeki dönüşüme hazır mıyız? Evet istekliyiz ama devlet olarak hazır mıyız? Bu bizim için makro bir değişim. Bir maliyet getiriyor. İstemek yetmiyor, entegre bir sistem gerekiyor. Bugün geldiğimiz noktada sıçrama yapmak mecburiyetindeyiz. Öğretmen algısının yeniden gözden geçirilerek yapıya entegre edilmesi ve entegre edilen bu yapı içerisinde insanların eğitilmesi lazım. Uzaktan eğitim sadece videoları koyup çocukları eğitmek değildir. İnteraktif bir eğitim ortamıdır. Mesafe kat ediyoruz ama teknolojik ‘milli’ alt yapı gerekli. Birilerinin istediği zaman veri tabanını kapattığı yapı sürdürülebilir değildir. Devletin dönüşüm noktasında yer alan eğitimin bununla entegrasyonunu bu şekilde değerlendirip ele almamız lazım.
Güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık politikalarının milli anlamda revize edilmesi, eğitim ve öğretim için uzaktan eğitimin küresel değişime ayak uydurmak için bir fırsat olarak görülerek milli sistemlerle desteklenmesi önemli.
Ayrıca unutmayalım ki, iktisadi açıdan kendine yeterli durumda olan veya sahip olduğu kaynaklarla başta gıda tedariki ve güvenliğini sağlama alt yapısı olan ülkelerin daima avantajlı durumda olacaktır!
Sevgi ve ışığın birlikteliği sizlerle olsun,