“5 YIL İÇİNDE JEOTERMAL KAYNAKLI SERA ALANINI 5 KATINA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
JES yatırımcıları, ikinci yatırım konusu olan jeotermal kaynaklar ile tarımsal üretim konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de hali hazırda 4 bin dekarlık alanda jeotermal kaynaklı sera yapıldığını kaydeden JESDER Başkanı Ufuk Şentürk; “Jeotermal kaynaklı tarımsal üretim, üyelerimizin tamamının ikincil yatırım konusu. 5 yıl içinde jeotermal kaynaklı sera alanını 5 katına çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.
Jeotermal kaynakların ülkemizdeki kullanım alanlarını artırmak ve Türkiye’ye daha fazla katma değer yaratmak için hem yatırıma hem de araştırma ve geliştirmeye devam eden Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği üyeleri, jeotermal ısıtmanın ardından gündemine jeotermal tarımı aldı. Jeotermal tarımın elektrik üretiminin ardından ikincil yatırım konusu olduğunu belirten JESDER Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Şentürk, Tarım ve Orman Bakanlığı ile yürütülen “Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sera Bölgeleri” (TDİOSB) çalışmaları kapsamında yer tahsis çalışmalarına geçildiğini belirtti.
Yürütülen çalışmalarla ilgili olarak Şentürk; “TDİOSB çalışmaları kapsamında Aydın Efeler’de 650 Dönüm ve Manisa Alaşehir’de bin 500 dönümde yer belirleme çalışmaları sonuçlandı. Denizli Sarayköy’de ise 650 dönümlük altyapı ve arazi tahsis çalışmaları tamamlanarak arazi dağıtımları yapıldı. TDİOSB çalışmaları kapsamında yıl sonuna kadar 2800 dönüm arazide seraların inşasına başlanması planlanıyor.” açıklamasını yaptı.
“ÇİFTÇİMİZİN MALİYETİNİ DÜŞÜRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Türkiye’de toplam 13 bin dekar sera alanında ısıtma yapıldığını, TÜBİTAK verilerine göre toplam alanın yüzde 30’u oranında yaklaşık 4 bin dekarlık alanda jeotermal ısıtma yapıldığını belirten Şentürk; “JESDER olarak hedefimiz bu alanı önümüzdeki 5 yıl içinde 4-5 katına çıkarmak, optimum düzeyde kaynağımızdan faydalanmak. Hali hazırda bu seralarda yoğun olarak domates, süs bitkileri, salatalık, çilek gibi meyve ve sebze yetiştiriliyor. Jeotermal kaynaklı seralar ile çiftçimizin maliyetlerini en aza indirmeyi hedefliyoruz.” açıklamasını yaptı.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile pek çok belediyenin jeotermal kaynaklı seracılığı desteklediğini ve çalışmalar yürüttüğüne dikkat çeken Şentürk, ikincil jeotermal yatırımları için en uygun bölgeleri Ege ve Güney Marmara olarak açıklarken, seracılığın haricinde meyve-sebze kurutmacılığı ve balık yetiştiriciliği faaliyetlerinde de bu kaynakların kullanılabileceğini belirtti. Şentürk, jeotermal kaynaklı seracılık için Aydın olmak üzere, Afyon, Gaziantep, Nevşehir, Kayseri, Manisa, Denizli, Antalya’nın da jeotermal kaynaklı seracılık için en doğru şehir olarak belirtti.
“VERİMİ EN AZ İKİ KAT ARTIRIYOR”
Seracılıkta yetiştirilen ürünün kalitesinin ve veriminin, yetiştirilen bitkinin istediği çevre koşullarının yaratılmasına bağlı olduğuna dikkat çeken JESDER Başkanı Ufuk Şentürk şöyle konuştu; “Bu alanlarda yetiştirilen bitkiler genelde yaz bitkileri olduğu için yüksek sıcaklık istiyor. Biz bu ısıyı jeotermal enerjiden sağlayarak hem seracılık maliyetlerini düşürüyoruz hem de ürünün yetişmesi için uygun ortamı sağlıyoruz. Sera içi sıcaklık artışında her 10 derecelik artışın bitki gelişimini 2 kat arttırdığı belirlendi. Örneğin Aydın’da jeotermal ısıtmasız seralarda yılda 2 dönem halinde yapılan araştırmalarda dekarda 12-20 ton arası verim alınırken, jeotermal ısıtmalı seralarda bu verim 30-40 tona varmakta. Modern teknolojilerle kurulan seralarda toprak kullanılmadığını için bu nedenle topraktan gelebilecek herhangi bir hastalığa karşı ilaç kullanımına da gerek kalmıyor. Sıcaklık kontrolü bilgisayar vasıtası ile yapıldığı için sıcaklık kontrol ve dengesi verimli bir şekilde çalışıyor.”
“YENİ İSTİHDAM KAPISI”
Jeotermal kaynaklı seracılığın binlerce kişiye yeni iş kapısı olacağına dikkat çeken Ufuk Şentürk, Türkiye’nin doğusundan batısına zengin jeotermal kaynaklara sahip olduğunu özellikle kurutmada yeni bir başarı hikayesi yazılabileceğini belirterek; “Jeotermal kaynak kullanılarak ısıtmada ise mevsime bağlı olmadan 7/24 kurutma sağlayabilir ve hem kurutma süresini kısaltır hem de maliyeti düşürmüş olursunuz. Hem de daha temiz bir işlem gerçekleşmiş olur. İzmir Kırşehir, Manisa, Ankara gibi pek çok şehrimizde bu işlem uygulanmaktadır. Şu an kurutma potansiyelimizde yılda 5 bin ton.” açıklamasını yaptı.