TOGG CEO’SU GÜRCAN KARAKAŞ
YERLİLİKTEKİ HEDEFİMİZ YÜZDE 68!
TOGG CEO’su Gürcan Karakaş: “Türkiye’de binek otomobilde yerlilik oranı yüzde 19,6 ile yüzde 66,3 arasında değişiyor. TOGG’da ise üretime yüzde 51 yerlilik ile başlayıp, takip eden üç yılda tedarik sanayini dönüştürerek yüzde 68 yerli içerik oranı hedefliyoruz” dedi.
“TOBB olmasaydı bu proje olmazdı” diyerek ‘babayiğit’ kuruluşların bütünleşmesinde TOBB’un rolünün önemine vurgu yapan TOGG CEO’su Gürcan Karakaş, fikri ve sınai mülkiyet hakları yüzde 100 Türkiye’ye ait ‘bağımsız ve özgür’ olacak olan TOGG’da yerlilik oranına ilişkin olarak; “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre ülkemizde binek otomobilde yerlilik oranı yüzde 19,6 ile yüzde 66,3 arasında değişiyor. Yani 60 yılda yüzde 66’ya erişilmiş durumda. TOGG’da ise elektrikli araç üretiminde deneyimi olmayan bir tedarik sanayi ile üretime yüzde 51 ile başlayıp, takip eden üç yılda tedarik sanayini dönüştürerek yüzde 68 yerli içerik oranı hedefliyoruz” diye konuştu.
Sektörde yaşanan gelişmeler ve TOGG’da gelinen durum ile ilgili bilgiler veren Gürcan Karakaş, şunları söyledi: “Tedarikçi seçimlerini tamamladık. Toplam 101 tedarikçinin yüzde 75’i yerli ve bunun da çoğunluğu TAYSAD üyesi kuruluşlardan, yüzde 25’i ise tüm dünyadan kuruluşlardan oluşuyor. Elektrikli aracın belki de en önemli parçası batarya için bu konuda kendini kanıtlayan Farasis ile anlaşma imzaladık. Yerli tedarikten sağlayamadığımızda, en iyisi neredeyse oradan almamız gerekiyor. Şimdiye dek 200 start-up inceledik ve 9’u ile çalışmaya başladık. Gemlik’te toplam 1,2 milyon metrekare arazide 175 bin metrekarelik bir tesisimiz olacak ve 4.300 kişiye istihdam yaratacak. Tesislerimizi inşa ederken, deprem bölgesinde olduğumuz için, şu ana kadar iki tane 50 katlık gökdelenin inşasına yetecek kadar çimento kullanılarak 17 bin 500 adet zemin güçlendirme kolonu üretildi. Zemin altına inşa edilen bu kolonların sayısı 41 bin adete ulaşacak. Aynı zamanda düşük karbon ayak izine sahip ve uçucu organik bileşenler (VOC) salımı açısından Avrupa’nın en temiz tesisini kuruyoruz. Yıllık 175 bin araç kapasitesine sahip tesisimizde, 2032’ye kadar 1 milyon toplam üretim olacak. C-SUV aracımızı ardından takip eden yıllarda C-Sedan ve Hatchback, B-SUV ve hafif ticari araç üretimi gerçekleşecek.”
Türkiye’nin 60 yıllık rüya projesinin başında olmak nasıl bir duygu?
Bir teknoloji ürününü sıfırdan yapmak her mühendisin hayalidir. Herkese nasip olmaz. Aracın kendi ülkemiz için yapılıyor olması heyecanımızı katlıyor. Dünyada örneği çok az olan bir proje yapıyoruz. Çekirdek mobilite ekosisteminin kurulumundan bahsediyoruz. 60 yıllık bir otomobil rüyasının devamı var. Onun tamamlanması var. Kendimizi her zaman 24 saat sahnedeymiş gibi hissediyoruz. Bize göre bir rüyanın tamamlanması, hayata geçmesi konusunda bir vazifemiz var. Bu bize müthiş bir enerji veriyor.
Kaç kişilik bir ekipsiniz?
195’i mühendis, toplam 215 kişiyiz. Kısa süre sonra aramıza ağırlığı mühendis 15-20 kişi daha katılacak. Çalışanlarımızın çok önemli bir kısmı uluslararası projelerde görev almış kişiler… Yabancılar da var ekibimizde… Tersine beyin göçü yapıyoruz. Amerika ve Avrupa’dan gelen arkadaşlarımız var. Tesla ve Faraday Future’da çalışmış tecrübeli Türk bir arkadaşımız katıldı aramıza… Görüştüklerimiz, anlaşma yolunda olduklarımız da var. Konusunda uzman, yetkin insanları neredeyse bulup getiriyoruz. Şu anda İK havuzumuzda 30 binden fazla başvuru var. 2023’te 500’ü rahat geçeriz. Projenin toplam istihdam sayısı ise 4.300’den fazla. Yeni mezunları almak için 1-2 yılımız var. Fabrika için mavi yakalı alımına henüz başlamadık.
Tedarikçilerinizi belirleyebildiniz mi?
Yüzde 95-98’i ile el sıkıştık. 300’e yakın ana tedarikçi grubumuz var. Bunlar hacimsel olarak değerin yüzde 51’ini Türkiye’de üreten firmalar. Fabrikanın tedarik süreci ise ekim ayında başlayacak. İstediğimiz teknik kalitede ürün bulursak, biraz daha pahalı olsa bile yerli olanı tercih ediyoruz.
Bu yatırım yurtdışından da takip ediliyor sanırım…
Kesinlikle takip ediliyoruz. Birkaç haftadır Almanya’nın dergilerinde sürekli biz çıkıyoruz. Hatta Alman gazeteler, ‘Uyuyorsunuz siz, nanoteknolojiler gelişiyor’ diyorlar. Bu eleştiriyi Türkler üzerinden değil de Almanlar’ın tutumları üzerinden yapıyorlar. Gücümüzü abartmak için söylemiyorum ama gözleri üstümüzde, bizi takip ediyorlar. Piyasaya girdiğimiz andan itibaren Avrupa’nın elektrikli araç olarak tasarlamış ilk şirketi olacağız.
Yeterince yerli olmadığınız söyleniyor. Ne dersiniz?
Yeni bir ürün geliştirmek için 15 yıl vaktiniz ve sonsuz kaynağınız olursa elbette bir otomobil yüzde 100 yerli olabilir. Bazı komponentler yurtdışında 39-40 milyon adet üretiliyor. Hedef kapasitemiz olan 175 bin adet için bu yatırımı yapmak ticari olarak mantıklı değil. Küresel boyutta rekabet edecek bir marka üretmek için yola çıktık. Yerli olsun diye fiyatının iki katına üretim yaparsan ticari anlamda da mantıklı olmaz. Burası neticede ticari bir işletme. Yerlilikte kendimize ve devletimize verdiğimiz sözü tutmamız lazım. Yüzde 51 yerlilik diyoruz. Bu oran yeni başlayan bir şirket için acayip iyi bir rakam.
Son olarak, ihracat hedefleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bana göre başarımızın orta ve uzun vadede sürdürebilir olmasının ispatı ihracatımızın olması. İhracat yapmanız küresel boyutta rekabetçi olduğumuz anlamına gelir. Bu nedenle ihracatta olmak istiyoruz, planımızı buna göre yaptık. Bizim başarmamız şart, Türkiye’nin bir daha bir kayba vakti de yok. Çünkü bu segmentte fırsat penceresini kaçırdıktan sonra yaptığımız hiçbir şeyin anlamının kalmayacağını biliyoruz…