Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi EY, şirketlerin faaliyetlerini ve hedeflerini destekleyen aile ofislerine ilişkin araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Araştırma, aile şirketlerinin ve ofislerinin günümüzün hızla değişen koşullarında stratejilerini ve operasyonların uyarlamak için hemen harekete geçmeleri gerektiğini vurguluyor.
Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi EY (Ernst & Young), Aile Ofisleri Araştırması’nın sonuçlarını bir raporla duyurdu. Araştırma, varlıkların merkezi koordinasyonunun sağlanması için, aile ofislerinin stratejilerini ve operasyonlarını günümüzün hızla değişen koşullarına göre uyarlama ve dönüştürme çabalarına hız vermeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Aile şirketlerinin hedefleri doğrultusunda faaliyet gösteren aile ofislerinin dönüşümü; hızlı küresel ekonomik, sosyal, yasal, jeopolitik ve teknolojik değişimlerle başa çıkabilmek için kaçınılmaz bir gereksinim.
Dünya çapında 12 ülkede 250’den fazla aile ofisinin katılımıyla hazırlanan araştırma; varlık ve düzenlemeler, dijital dönüşüm, risk ve itibar, strateji ve yönetişim gibi konularda daha önce benzeri görülmemiş ölçüdeki değişimlere yanıt olarak aile ofislerinin öncelik verdiği zorluklara ve fırsatlara odaklanıyor.
Aile ofisleri geleneksel performans göstergelerinin ötesine geçmeli
Günümüzde organizasyonların değer ve amaçları, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini ve insan sermayesi, topluluklar, müşteriler ve paydaşlar üzerindeki etkilerini kapsayacak şekilde yeniden tanımlanıyor. Geleneksel performans göstergelerinin ötesine geçilmesini de gerektiren bu tanımlama, bugün birçok aile şirketi ve ofislerinin gündemindeki en önemli konularından birini de oluşturuyor. Araştırmaya katılanların %83’ü, finansal olmayan ölçütleri de izlemenin önemli olduğuna inandığını belirtiyor. Ancak, buna rağmen geleneksel finansal ölçütlerin ötesine geçerek etkin bir şekilde performans ölçümü yapanların oranı yalnızca %30.
Anket; aile ofislerinin, performansı geleneksel finansal önlemler ile korumanın ötesinde, iyileştirme yönünde artan baskıyla karşı karşıya olduğunu da gösteriyor. Bu konuda; katılımcıların %35’i tüketicilerden, %34’ü Z kuşağından artan bir talep geldiğini vurguluyor. %32’si rakip faaliyetlerini, %28’i ise finansal olmayan ve iklim beyanına ilişkin ortaya çıkan yeni düzenlemelerin teşvik edici etkisini öne çıkartıyor.
Araştırma, geleneksel finansal ölçütlerin ötesine geçmenin getirdiği faydaları da vurguluyor. Finansal olmayan metrikleri önemli ölçüde izleyen katılımcıların %58’i beklentilerinin üzerinde performans gösterdiklerini belirtiyor. Bu; ölçütlerde finansal olmayan metrikleri dikkate almayanlara kıyasla çok daha yüksek bir oran.
Araştırmaya göre aile ofisleri genel olarak hedeflerine ulaşmak için çeşitli stratejiler ve sağlam yönetişim çerçeveleri izlemek üzere harekete geçiyor. Sosyal sorumluluk alanında, katılımcıların %44’ü etik anlayışları ve değerleriyle çelişen yatırımları artık aktif olarak dışladıklarını belirtiyor. Yine aynı oranda katılımcı, gelecek 12 ay içinde sosyal veya çevresel odaklı yatırımlar yapmayı planladıklarını ifade ediyor.
Aile ofisleri yasal düzenlemeler ile ilgili kaygılara rağmen dönüşüme hazır
Çalışma, aile ofislerinin mevcut bir dizi düzenleme ile ilgili endişelerini de gözler önüne seriyor. Ankete katılanların %53’ü küresel şeffaflık ve bilgi alışverişinde artan gereksinimlerden endişe duyduklarını belirtirken; %48’i de uluslararası vergi uyumluluğu konusundaki giderek artan karmaşıklığın üzerlerinde bir baskı oluşturduğunu söylüyor. Katılımcıların %46’sı COVID-19 salgınının ardından yasal düzenlemeler alanında artan belirsizliğe ilişkin endişelerini dile getiriyor. Özellikle, birçok aile üyesinin düzenli olarak uluslararası seyahat etmekte olduğu hesaba katıldığında, araştırmaya katılanların %72’si uzaktan çalışmanın vergisel açıdan potansiyel etkileriyle ilgili endişeleri vurguluyor.
Dünyanın dört bir yanındaki yargı otoriteleri, ekonomik ve sosyal politika konularında vergi politikası ve şeffaflık odaklı hamlelere giderek daha fazla başvuruyor. Araştırma, aile ofislerinin bu kapsamlı dönüşüme ne ölçüde hazır olduklarına da eğiliyor. Katılımcıların %64’ünün vergi operasyonlarının yeterince yüksek performans gösterdiğinden emin olmadıklarını belirtiyor. Katılımcılar bu konuda özellikle süreçler, çalışanlar, teknoloji, maliyet yönetimi ve risk takibi ile ilgili sorunları öne çıkartıyor.
Siber güvenlik ve acil durum planlamaları acilen iyileştirilmeli
Aile ofislerinin dijitalleşme ve güvenliğe yaklaşımlarını da mercek altına alan araştırma, katılımcıların %74’ünün son yıllarda bir siber ihlalle karşılaştığını ortaya koyuyor. Ancak bunların %72 gibi yüksek bir oranı, siber olaylara karşı bir planlamaya sahip olmadıklarını, %61’i de siber güvenlik ihlallerini tespit etmelerini sağlayacak süreçlere sahip olmadıklarını belirtiyor. Bu ise onları gelecekteki saldırılara karşı zayıf bırakıyor. Katılımcıların %81’i bu konuda harekete geçeceklerini ve gelecek iki yıl içinde üç veya daha fazla dijital teknolojiye yatırım yapacaklarını belirtiyor.
Daha geniş risk yönetimi hakkında yöneltilen sorularda, araştırmaya yanıt verenlerin yalnızca %49’u, gelecekteki muhtemel riskleri belirlemek için gereken süreçlere sahip olduklarından emin olduklarını belirtiyor. Katılımcıların %31’i ise kuruluşlarının karşı karşıya olduğu risklere yönelik kararların en üst düzeyde alınmadığını ifade ediyor.
EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı ve Aile Şirketleri Hizmetleri Lideri Serhat Akmeşe konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Yeni fırsatlar ve zorlukların ortaya çıktığı bu dönemde hükümetler, pandemi ve diğer ekonomik baskıların etkisiyle yeni gelir kaynakları arayışında. Aile ofisleri ekonomik, sosyal ve jeopolitik etkenlerin ortasında aynı zamanda stratejik, teknolojik, yasal ve operasyonel bir dizi değişimle de karşı karşıya. Günümüzde küresel vergi ortamı büyük bir hızla değişiyor. EY Aile Ofisi Araştırması; aile ofislerinin, küresel vergi reformunun devasa etkilerinin ötesinde; vergi otoritelerinin dijitalleşme, vergi sürdürülebilirliği sorunları ve uzaktan çalışmanın vergisel sonuçları yönünde artan hareketliliği de yakından izlemesi gerektiğini gösteriyor. Yasal düzenlemelerin değişim hızı ve dijitalleşme zorunluluğu karşısında da aile ofislerinin, teknolojilerini ve siber suçlara karşı savunmalarını gözden geçirmeleri önem taşıyor. Aile ofisleri yeni dönemin fırsatlarını değerlendirmek ve zorluklar ile başa çıkabilmek için hemen şimdi harekete geçmeli.”