
İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin; İPKB’nin, “afetlere dirençli bir şehir” misyonuyla, yapı yönetmeliklerine uygun ve üstün tekniklerle inşa edilen okul ve kamu kuruluşlarına ait yapıların deprem riski yüksek İstanbul ve diğer yerler için iyi bir örnek olduğunu söyledi.
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin ile, afete hazırlık alanında yerel idare tarafından yürütülen en başarılı proje olan İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP)’in 2006’dan günümüze tüm aşamalarını ve proje kapsamında yürütülen çalışmaları konuştuk.
Dünyanın deprem riski yüksek şehirlerinden biri olan İstanbul’da depreme karşı yürütülen çalışmaların devam ettiğini ifade eden Kazım Gökhan Elgin, 2006 yılında Türkiye’nin ilk sismik risk azaltma projesi olarak kurulan İSMEP projesinin; A “Acil Durum Hazırlık Kapasitesinin Artırılması”, B “Öncelikli Kamu Binaları için Sismik Riskin Azaltılması”, C “İmar ve Yapı Mevzuatının Etkin Uygulanması” olan üç bileşende oluştuğunu söyledi.
İSMEP’i uygulamak için 2006 yılında kurulan İPKB’de 41 kişilik bir ekibin görev yaptığını belirten İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin, bu birimin öncelikle İstanbul’un okul, hastane başta olmak üzere sosyal hizmet ve idari binalarını güçlendirdiğini, eğer güçlendirme yüzde 40’dan daha maliyetliyse yıkıp yeniden yapım faaliyetini gerçekleştirdiklerini belirtti.
Kazım Gökhan Elgin; özellikle hastane, sağlık ocağı, okul, kamu kuruluşları gibi stratejik binaların deprem gibi afetlere dayanıklı olması için proje yürüttüklerini vurguladı.
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin, Türkiye’nin okul güvenliği konusunda çok önemli deneyim, tecrübe ve uzmanlığa sahip olduğunu, özellikle risklerin tespit edilmesi ve İstanbul’daki kritik kamu binalarının ve afet yönetim altyapısının güçlendirilmesi konusunda başarılı olunduğunun altını çizdi.
2006’da kurulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından, 1999 öncesi inşa edilen 1418 okulun deprem etüt ve analizleri tek tek gerçekleştirildiğini, bu çalışmalarda 1351 okulun riskli olduğunun tespit edildiğini aktaran Kazım Gökhan Elgin, şöyle devam etti: “İPKB tarafından riskli bulunan okullarımızdan 367’si yıkılıp yeniden yapıldı. Yeniden yapılan okullarla 5 bin 202 ilave derslik kazanıldı. Bu 32 derslikli 162 okul demek. Ayrıca 769 okulumuz güçlendirildi, 87 okulumuz MEB ve diğer kurumlarımızca yeniden yapıldı, güçlendirildi. Geriye kalan 128 okulumuzun 35’indeki öğrencilerimiz geçen yıl, 93’ü bu yıl depreme güvenli okullara nakledildi. Sonuç olarak, İstanbul’umuzdaki 1223 okulumuz yeniden yapıldı ve güçlendirildi. 128 okulumuzla ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor.”
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin, “İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Biriminin (İPKB) yönettiği İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında sismik izolatör teknolojisi, akıllı ve yeşil bina konseptiyle inşa edilen hastaneler ve modern yapı teknikleriyle inşa edilen okul ve çeşitli kamu kurumları, olası depremlerde metropolün güvenli limanları olacak” dedi ve ekledi: “İSMEP projesi dahilinde toplamda 2 bin 639 sismik izolatör kullanılarak inşa edilen ve her yıl yüzbinlerce hastayı ağırlayan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi ve Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi, deprem riskine karşı da son teknolojiyle donatılmış durumda.”
Eğitim alanında önemli projelere imza attıklarını anlatan Kazım Gökhan Elgin, “2006’dan bu yana 932 güçlendirme, 404’ü yeniden yapım olmak üzere 1336 okulumuzu yeniden hizmete soktuk. 1 milyon 700 bin öğrenci ve öğretmen artık güvenli, depreme dayanıklı okullarda eğitimlerine devam ediyor. Kalan riskli okulları da önümüzdeki 2 yıl içinde tamamlayacağız” diye konuştu.
“4 HASTANEMİZDE TOPLAM 2 BİN 639 TANE İZOLATÖR KULLANDIK”
Olası bir deprem riskini göz önünde bulundurarak hastanelerin de özel teknolojilerle inşa edildiğini dile getiren İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin; çok sayıda sismik izolatörün, hastanelerde hizmetin devam edebilmesi için kullanıldığını söyledi.
Kazım Gökhan Elgin, “Özellikle pandemi döneminde 3 bin 500 yatak kapasitesine sahip depreme dayanıklı, güvenli, izolatör teknolojisini kullandık. 4 hastanemizde toplam 2 bin 639 izolatör kullandık. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal’da Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi, Marmara Üniversitesine bağlı olarak da Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesini yaptık. Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi aslında 30 yıl önce yapılmaya başlanmış bir hastaneydi. Burada kolon ve perdeleri keserek izolatör yerleştirdik. Bu da dünyadaki izolatör teknolojisiyle sonradan güçlendirilen en büyük hastanedir” dedi.
İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin, özellikle mega yapı projelerinde kullanımıyla dikkati çeken izolatörler hakkında şu bilgileri aktardı: “İzolatörler depremde, arabalarda amortisör tekniği gibi depremi temelde absorbe eden, depremin yukarıdaki katlara yüzde 10-15 seviyesinde hissedilmesini sağlayan bir teknoloji. Normal binalar temelden sabitlenip, yukarı katlar daha fazla eğilirken, bizim binalarımızda istediğimiz kadar deplasman, yer değiştirmeyi istediğimiz yönde verebiliyoruz. Böylece operasyonel açıdan sağlam, ekonomik olarak da yıkılmayacak ve hasar görmeyecek binalar olduğu, tesisatı ve ekipmanları da koruyacağı için hizmet sürekliliğini sağlayacağımız binalar oluyor. Bu teknolojiyi hastanelerimize kurduk. Bu hastanelerimiz aynı zamanda çevreci, sürdürülebilir, modern. Kovid döneminde de hastalarımıza şifa oldu. Biz bu konuda uluslararası gelişmeleri takip eden bir birimiz.”
“HER BİNANIN İZOLATÖRLÜ OLMASINA GEREK YOK”
6 Şubat Kahramanmaraş depreminin ardından sismik izolatör teknolojisinin yeniden gündeme geldiğine vurgu eden İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin; her binanın izolatörlü olmasına gerek olmadığını, bina yapımında temel prensibin yönetmeliklere uymak olduğunun altını çizdi.
İzolatörlerin dünyada hem yapı büyüklüğü hem de maliyet hesaplanarak kullanıldığını ifade eden Kazım Gökhan Elgin, şöyle devam etti: “Her binanın izolatörlü olmasına gerek yok, ekonomik de değil. Özellikle operasyonda kalacak hastane, veri merkezleri ve stratejik yerlerde uygulanması gerekiyor. Dünyada da böyle. Tüm binalar izolatörlü değil. Yeter ki yapı yönetmeliklerine uygun binalar üretelim. Okul binalarını tasarlarken, normal binaya göre kapasitesini yüzde 50 daha fazla artırıyor, daha sağlam yapıyoruz. Yeni yaptığımız okullarımız da sığınaklarıyla, jeneratörleriyle, su depolarıyla tasarlandığı için afet sonrasında da toplanma ve barınma merkezleri olarak kullanılabilecekler.”
Binaların deprem riskine karşı güvenli olması için temel ilkelere de değinen İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Kazım Gökhan Elgin, “Yönetmeliklerde belirtilen özellikle kolon ebatları, nervürlü demir kullanılması, hazır beton özellikle perde kullanılması çok önemli. Perdeleri iki yönlü yapıyoruz, yatay yükleri aldığı için depreme karşı güvenli oluyorlar. Yapısal olmayan elemanların da deprem öncesinde sabitlenmesi çok önemli, raflar, dolaplar ve büyük malzemeler sabitlenmeli. İzolatörlü binalarda ise binaya çok az bir yük geldiği için tesisat ve yapısal olmayan elemanlar da zarar görmüyor. Bu işin psikolojik etkisi de var. Hastane çalışanları da çok rahat hizmetlerini vermeye devam ediyorlar” diye konuştu.