Yangın ve doğal afet sigortalarında sektörün farkındalık yaratma ve tanıtım faaliyetlerine rağmen işletmelerin sigortalılık oranının yüzde 40’larda kaldığını söyleyen Abdullah Özcan, bu sonucu doğuran sebeplerin başında bilgi eksikliği ve yüksek prim ödeme endişesinin yer aldığını ifade etti. Gelişmiş ülkelerde özellikle ekonomik kriz ortamlarında işletmelerin sigorta taleplerinde önemli artışlar yaşandığına işaret eden Özcan, Türkiye’de ise böyle bir durumda ilk vazgeçilen kalemin sigorta poliçesi olduğunu belirtti.
Yangın, deprem, sel, fırtına, yer kayması, yıldırım, kira kaybı, iş durması vb. pek çok riskin sigorta şirketleri tarafından işletmelere sunulan iş yeri paket poliçeleri ile teminat altına alındığını belirten Özcan, bu poliçelerin sanıldığı gibi yüksek bütçeleri de gerektirmediğinin altını çizdi. Özcan, ortalama yıllık 2.500 TL’den başlayan fiyatlarla işletmelerin bu ürünlere kolayca erişebileceğini kaydetti. Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İş yeri paket poliçelerinde fiyat belirlemede birçok değişkene bakılıyor. Deprem teminatı içeren poliçelerde SEDDK (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) tarafından belirlenen deprem tarifesine uygun olarak fiyat belirleniyor. Yangın, mali sorumluluk, makine kırılması, kâr kaybı, elektronik cihaz veya ferdi kaza gibi teminatlar talep edilmesi halinde ise sigorta bedelleri göz önüne alınarak fiyatlama yapılıyor. Ayrıca sigortalının hasar geçmişi, mevcut piyasa koşulları, riskin niteliği, alınan güvenlik önlemleri gibi unsurlar da fiyatı etkiliyor. Ancak sigorta şirketleri işletme sahibi sigortalısının bütçesine uygun ve vade farksız taksitlendirme imkanlarını da içeren paketlerle olası yüksek maliyetleri bertaraf edici çözümler sunabiliyorlar”.
İşletmelerin iş yeri paket poliçelerinde prim tutarının yaklaşık yüzde 80’ini deprem, yaklaşık yüzde 20’lik kısmını ise yangın-hırsızlık-sel-su baskını vb. teminatların oluşturduğunu kaydeden Özcan, “Ancak sektördeki rekabet prim tutarı açısından yüksek riskler de dahil olmak üzere işletmelere pozitif yansıyabiliyor ve prim tutarları oldukça makul seviyelere düşebiliyor. Ek olarak sigortalanan işletmede yangın ve güvenlik önlemleri ne kadar fazla ise prime de aynı oranda yansıyabiliyor” dedi.
İş yeri paket poliçelerinin pek çok büyük riski teminat altına almasının yanı sıra, sigorta sahibi işletmelere zengin bir asistans hizmeti de sunduğunu kaydeden Özcan, “Bu paketlerde ücretsiz danışmanlık ve asistans hizmetleri de bulunuyor. Çilingir, su tesisatçısı, ücretsiz ambulans, tıbbi danışmanlık, iş yeri güvenliği eğitimleri gibi çok sayıda avantajlı hizmet yer alıyor” diye konuştu.
“Eksik sigorta çok dikkat edilmesi gereken bir konu”
İşletmelerin sigorta yaptırırken eksik sigorta konusunda da çok dikkatli olmaları gerektiğini belirten Abdullah Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşletmelerin öncelikle bu ürün özelinde deneyime sahip acente ve brokerları tercih etmesi çok önemli. Çünkü sigortalanma aşamasında işletme muhteviyatı (makine, demirbaş, emtia ve elektronik cihazlar vb.) tam olarak sigorta şirketine beyan edilmeli. Muhteviyatı ne kadar eksik bildirirsem o kadar düşük prim öderim yaklaşımından kesinlikle uzak durulması gerekiyor. Örneğin 100 bin TL değeri olan bir makine, sigorta şirketine 10 bin TL olarak bildirilirse, bir hasar durumunda eksper makinenin değerinin eksik olduğunu, bu nedenle eksik sigorta oluştuğunu iletiyor. Bu noktada maalesef eksper, hasar ödemesi yapılmadan dosyanın kapatılması yönünde rapor hazırlıyor. Diğer taraftan makine değerinin fazla bildirilmesi ise prim tutarını yükseltiyor. Hasar olduğunda makinenin gerçek değeri ne ise o ödeniyor”.