Bain’in analizine ve banka liderleriyle yapılan özel ankete göre, kurumsal bankaların ortalama yıllık büyüme oranları 2019-22’deki +%8 seviyesinden 2023-2025’te %2 veya altına düşecek.
Üretken yapay zekâ ve iklim finansmanı, sektör için kritik yeni getiri kaynakları sunuyor. Bain’in analizi, kurumsal bankaların büyümeyi desteklemek ve getiri sağlamak için bu yeni ve gelişmekte olan gelir kaynaklarından yararlanması gerektiğine işaret ediyor.
2020’den bu yana kurumsal bankacılığın gelirlerinde ve getirilerinde pandemi sonrası bir canlanmanın görüldüğü birkaç yıllık bir dönem sona eriyor. Bain & Company tarafından yapılan bir araştırma, ufuktaki gelir ve marj kriziyle karşı karşıya kalan dünya çapındaki kurumsal bankaları, özellikle iklim finansmanı ve yapay zekâdaki hızlı gelişmelerin oluşturduğu temel yeni büyüme kaynaklarını etkin kullanmaya çağırıyor.
Bain’in ‘Kurumsal Bankacılığı Temelden Değiştirecek Beş Etken’ başlıklı raporuna göre, Bain & Company tahminleri %8 veya daha fazla yıllık bileşik büyüme oranlarının görüldüğü 2019-2022 dönemindeki yüksek gelir artışının bugünden 2025’e kadar olan dönemde hız kaybedeceğini gösteriyor. Bu, Bain’in özel bir anketinde büyük kurumsal banka CEO’larının çoğunluğunun belirttiği görüşler ile de aynı doğrultuda.
Bain, 2025 yılına kadar kurumsal bankacılık gelirlerindeki büyüme oranlarının son dönemdeki seviyelerin dörtte üçü oranında düşerek sadece %2’lik bir yıllık bileşik büyüme oranına gerileyebileceğini ve en zayıf potansiyel tahminlere göre sektördeki gelirlerin eksi %2’lik bir oran ile daralabileceğini öngörüyor.
Merkez bankaları mevcut gösterge politika faiz oranlarını düşürse bile, önceki yıllardaki aşırı düşük seviyelerin üzerinde kalmaya devam edecek olan daha yüksek faiz oranlarının sonucunda finansal koşullarda meydana gelen olumsuz bir değişimle karşı karşıya kalındı, bu durum kurumsal bankacılığın finansal performansına ilişkin beklentileri azaltıyor. Kurumsal bankaların gelecekteki finansal performansları üzerindeki baskılara ek olarak, teknolojilerini yükseltmek ve modernize etmek için bilişim teknolojileri yatırımlarına yönelik yoğun harcamalara duyulan kritik ihtiyaçtan kaynaklanan maliyet baskıları da söz konusu.
Bain’in özel araştırması, kurumsal bankaların gelirleri için beklenen bu zayıf görünümü destekliyor. Büyük kurumsal bankaların yaklaşık 30 CEO’su ve üst düzey yöneticisi ile yapılan görüşmeler, çoğunluğun (~%52), sektörel beklentilerin şu anda sadece “ortalama” olduğuna inandığını ve özellikle Avrupa’daki durgunluk rüzgârlarının bankaların performansını etkilemesini beklediğini ortaya koyuyor.
Görüşülen yöneticilerin yaklaşık %76’sı ayrıca, mevcut teknoloji organizasyonlarının kurumları için maliyetlerini karşılamadığına inanıyor. Kurumsal bankalar önemli ölçüde daha zayıf gelir büyümesi olasılığının yanı sıra bilişim teknolojilerine yapılması gereken ağır yatırımlardan kaynaklanan güçlü maliyet baskılarıyla karşı karşıyayken, Bain’in yeni analizi, kurumsal bankaların büyümeyi desteklemek ve getiri sağlamak için yeni ve gelişmekte olan gelir kaynaklarından yararlanması gerektiğine işaret ediyor.
Bain & Company Finansal Hizmetler ortağı Carsten Baumgartner, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Aşırı ucuz para ile beslenen makro güdümlü patlama dönemleri sona erdi. Rakiplere kıyasla daha fazla büyüme ve kesintisiz üstün performans elde etmek gelecekte daha zor olacak, ancak yapay zekâ, teknoloji, yetenek ve gelecek için kritik öneme sahip, iklimle (ve karbonla) ilgili piyasalarda yankı uyandıran ve etki oluşturan ürünler bakımından yeterli kaynak ayıran ve temel, akıllı seçimler yapan kurumsal bankalar bunu başarabilir.”
Toptan bankacılıkta yeni büyüme ve gelir kaynakları…
Bain’in çalışması, özellikle iklimle ilgili finansmanı ve karbon piyasalarının yanı sıra üretken yapay zekâ alanındaki hızlı ilerlemelerin oluşturduğu önemli fırsatlara da dikkat çekiyor. Rapora göre, iklim finansmanı ve karbon piyasaları, kurumsal bankacılık için yeni ve kârlı potansiyel gelir kaynakları oluşturuyor. Bain & Company, iklimle ilgili ürün ve hizmetlerin 2030’a kadar olan dönemde küresel olarak yıllık 1,4 trilyon dolarlık ek finansman fırsatı sunacağını ve bunun 550 milyar dolarlık kısmına kurumsal bankaların erişebileceğini tahmin ediyor. Bu da yıllık 37 milyar dolarlık bir gelir artışı yaratabilir ve bunun beşte dördü kurumsal kredilerden gelecektir. Buna ek olarak, karbon kredileri de ek bir gelir fırsatı oluşturuyor.
Bain & Company İstanbul Ofisi Ortağı ve Türkiye Finansal Hizmetler Lideri Emre Demircan, araştırmaya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Türkiye’de en fazla karbon salımı yapan beş sektörün 2050 yılına kadar 300 milyar dolarlık karbon dönüşümü finansmanına ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor. Kendilerini özel danışmanlık sağlayacak uzmanlığı geliştirecek biçimde konumlayan bankalar, kurumsal kredilendirmede daha fazla pay elde edebilirler.”
Üretken yapay zekânın kurumsal bankaların iş ve işletme modelini temelden değiştireceğini ortaya koyan rapora göre, yöneticilerin %72’si üretken yapay zekânın kurumlarının iş yapma şeklini dönüştürmesini bekliyor. Bahsedilen yapay zekâ kullanım örnekleri, likidite optimizasyonu gibi konularda kurumsal müşteriler için içgörü geliştirmekten, kredi verme sürecindeki önemli adımların otomasyonu da dahil olmak üzere temel süreçleri optimize etmeye ve mevzuat taleplerinin yönetimine kadar uzanıyor.
Bununla birlikte, yapay zekâ ve kullanım alanlarıyla ilgili fırsatların ne ölçüde gerçekleşmemiş olduğu, yöneticilerin yalnızca %24’ünün kuruluşlarının yapay zekânın potansiyelini ortaya çıkarmaya hazır olduğuna inanmasıyla vurgulanıyor. Bu konuda belirtilen nedenler, yapay zekâ uzmanı yetenek eksikliğinden, yapay zekâ uygulaması için doğru önceliklerin belirlenmesine kadar çeşitlilik gösteriyor.
Bain, yapay zekâ ve iklimle ilgili finansman kaynaklı yeni büyüme kaynaklarına ek olarak, kurumsal bankaların yararlanabileceği diğer önemli fırsatlara işaret ediyor. Bu fırsatlar, dijital varlıkların kullanımını daha fazla benimsemek, temel bilişim teknolojileri sistemlerini modernize etmek ve geçmişte görülenden farklı önceliklere sahip çalışanları çekmek ve motive etmek için daha fazlasını yapmak olarak sıralanıyor.
Emre Demircan, değerlendirmesinde şunları söyledi: “Bireysel bankacılığın 2000’li yılların başından itibaren kapsamlı dijital dönüşümler geçirdiği Türkiye’de, toptan bankacılık kısa süre öncesine kadar dijital süreçlere olan bağlılığın daha sınırlı kaldığı, daha geleneksel bir çalışma biçimini devam ettirdi. Bu durum artık değişiyor: Bankalar, dijital süreçleri devreye alarak daha fazla verimlilik elde etmeyi ve fiyatlandırma modelleri, otomatik limit tahsisleri veya hesap yönetimi araçları da dahil olmak üzere dijital platformlar tarafından desteklenen karar destek araçlarını kullanarak etkinliklerini artırmayı hedefliyor. Yapılan düzenlemelerin toptan bankacılıkta dijital dönüşümün önünü açtığını ve bankaların kurumsal müşterileriyle de daha fazla dijital etkileşime geçtiklerini görmekteyiz.”
Rapora göre, güçlü ve modern teknolojilerin temel operasyonlarda etkin bir şekilde kullanılması başarı için kritik önem taşıyor. Raporda, yapay zekâ ile desteklenen bulut tabanlı bankacılık platformları ve süreçleri gibi uygulamaların, bankaların karmaşık ve sofistike görevleri otomatikleştirmesini sağlayabileceği ve müşterilere gerçek zamanlı yanıtlar verirken maliyeti düşürebileceği belirtiliyor.
Dijital varlıklar, aynı zamanda kurumsal bankalara daha fazla faaliyeti daha verimli hale getirme olanağı sunuyor. Analize göre, blok zinciri piyasa altyapısı ve tokenizasyon kullanımı sayesinde, girişim sermayesi fonları, özel borç ve gayrimenkul gibi özel varlıkların yönetimi, daha fazla likidite ve otomatik ödeme yönünde dönüştürülebilir. Benzer şekilde, dağıtık defter teknolojisi, bankaların ayrıntılı müşteri kimliği tespiti aşaması gibi tekrarlayan faaliyetlerden kaynaklanan maliyetleri ortadan kaldırmasını mümkün kılabilir.
Rapora göre, yetenek alanına bakıldığında, değişen çalışan beklentileri, kurumsal bankaların yeniden zemin kazanmaları için ekiplerine sundukları teklifleri elden geçirmeleri ve gizli yetenek havuzlarından yararlanmaları gerektiği anlamına geliyor. Genel olarak, geleceğin doğru yeteneklerini kazanmak, görüşülen kurumsal bankacılık yöneticilerinin çoğunluğu tarafından kritik bir hedef olarak görülüyor. Bu önceliğin yönetim gündemlerinin üst sıralarına yükseltilmesine acil bir ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan yöneticiler, gelecekteki performansın artmasını sağlamak için bu alanda sonuçları güvence altına alma baskısını yansıtıyorlar.