
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Türkiye gibi bir ekonomi için sanayisiz bir büyüme model düşünülemez. Ekonomi sadece para politikasından ibaret değil” dedi.
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “TÜSİAD olarak, tüzüğümüz doğrultusunda yaklaşık 55 yıldır, insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının, liberal ekonominin, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının, sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşması ve gelişmesine katkı sağlamak amacıyla faaliyet gösteriyoruz” diye konuştu.
Yükselen reel faizin ekonomik büyümeyi etkilerken, enflasyonu olumlu etkileyebileceğini söyleyen Orhan Turan, “Ekonomik programı güçlendirerek devam etmeliyiz” dedi ve ekledi: “En önemli ekonomik sorunumuzun enflasyon olduğunu unutmamalıyız. Enflasyonla özel sektör ve kamu olarak birlikte mücadele etmeliyiz. Mümkün olan en kısa zamanda enflasyonu tek haneye indirmeliyiz.”
Bugün zarar eden şirketlerin temel nedeninin yüksek enflasyon ve artan girdi maliyetleri olduğunu aktaran Turan, “Bankalar kaynaklarını verimli şirketlere kullanırsa fiyatlamalar çok daha sağlıklı olacaktır” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki dönemde enflasyonu indirmek için büyük fırsatlar olduğunu belirten TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Enflasyonist olmayan adil vergilendirme yapılmalı, ekonomik dalgalanma yaratmamalıyız. Şirketler karmaşık ortamda ekonomik olduğu kadar jeopolitik zekaya da ihtiyaç duyuyor. Artık güvenilir üretici olmak düşük maliyetli üretici olmak kadar önemli.
Bölgesel istikrarsızlıkların küresel güvenliği etkilediğini söyleyen TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, “Türkiye uygun kapasitesi olan ülkelerle enerji ve güvenlik alanında çalışabilir” dedi ve ekledi: “Bugün küresel sistemin radikal bir şekilde değiştiğine tanık oluyoruz. Artık bildiğimiz dünya kökten değişiyor. Gümrük vergilerindeki artış sonrasında yeni küresel düzen oluşana kadar dünyada belirsizlik hüküm sürecek. AB’nin yeni yapılanma sürecin dikkatle takip etmemiz gerekiyor. Sanayideki performans zayıflığı sadece bu son çeyreğin meselesi değil. Türkiye gibi bir ekonomi için sanayisiz bir büyüme model düşünülemez. Ekonomi sadece para politikasından ibaret değil. Ekonomimiz daha rekabetçi kılacak yapısal dönüşümler hayata geçirmeliyiz. Artık 30 yaşına gelmiş olan Gümrük Birliği kesenlikle güncellenmeli. Terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimiz. Bugün toplumsal dayanışma her zamankinden daha önemli.”
Türkiye’nin sanayisiz büyüyemeyeceğinin altını çizen Orhan Turan, GSYH’da yıllık bazda yüzde 2’lik büyümeye karşılık, imalat sanayinin yüzde 2,4 küçüldüğünü söylüyor ve ekliyor: “Sanayideki performans zayıflığı sadece bu son çeyreğin meselesi değil. Bir süredir büyümeyi sanayi üretimi dışındaki faaliyetler sürüklüyor. 2022’den bu yana GSYH yüzde 4,5 büyürken, sanayi yüzde 1,1 tarım ise yüzde 1 büyüyor. Hiç şüphesiz Türkiye gibi büyük bir ekonomi için, sanayisiz bir büyüme modeli elbette düşünülemez.”
Ekonominin sadece para politikasından ibaret olmadığına vurgu yapan Turan, “Para politikaları ile elde edilebilecek kazanımlar gerekli, fakat yeterli değil. Ekonomimizi daha rekabetçi kılacak yapısal dönüşümleri de hayata geçirmeliyiz. Enflasyonla mücadele devam ederken, reel sektörün sıkıntılarını aşma ve hane halkı refahını güçlendirme yollarını bulmak önemli” dedi.
“Küresel sistemin radikal bir biçimde değiştiği bu ortamda, millet olarak zor dönemlerde başarıyla sergilenen toplumsal dayanışmayı ve birlik-beraberlik hasletimizi kullanmanın tam zamanı” diyen Orhan Turan, “Bugün sağduyu, ortak akıl, güven, dayanışma her zamankinden daha da önemli. Burada sivil topluma büyük rol düşüyor. Ülkemizin, Atatürk’ün gösterdiği muasır medeniyet hedefi doğrultusunda küresel ölçekte rekabet eden, bölgesinde ve dünyada refah toplumu olarak referans niteliği taşıyan bir ülke olması için çalışmaya, üretmeye, yatırım yapmaya, istihdam yaratmaya, fikir üretmeye, daha iyi için, katkı sunmaya devam edeceğiz. Toplumsal barışı, refahı, rekabetçiliği ve sosyal adaleti güçlendirmiş bir Türkiye’nin, küresel değişimin aktif bir şekillendiricisi olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin en büyük avantajı genç nüfusuysa, bu potansiyeli ortaya çıkaracak en önemli alan da eğitimdir. Eğer dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi arasında yer almak istiyorsak, eğitim sistemimiz de bu ligde olmalı” diyen TÜSİAD Başkanı Orhan Turan; dijitalleşme, yapay zekâ ve yeşil dönüşümün, eğitimin tüm yapı taşlarını yeniden tanımladığını belirterek, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için eğitimde köklü dönüşümlerin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Eğitim sisteminin yalnızca bilgi aktarımıyla sınırlı kalmaması gerektiğini belirten Turan; bireylerin analitik düşünme, empati, çeviklik ve yaşam boyu öğrenme gibi becerilerle donatılması gerektiğini ifade etti.
Orhan Turan; okul öncesi eğitimin ücretsiz ve zorunlu hale getirilmesini, fırsat eşitliği açısından “uzun vadeli bir yatırım” olarak tanımlıyor. Eğitimin tüm aşamalarında, bireyin potansiyelini geliştirecek esnek ve kapsayıcı bir sistem kurulması gerektiğini belirten Turan, bu çerçevede yalnızca temel eğitim değil, mesleki ve üniversite düzeyindeki eğitimlerin de yaşam boyu öğrenme perspektifiyle yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayarak, eğitim bütçesinin artırılması gerektiğinin altını çizdi.
“Yalnızca şirketlerimizin değil toplumların gelişmesi ve daha iyi bir gelecek inşası için en çok ihtiyaç duyduğumuz unsurlardan biri genç girişimcilerimizin enerjisi, yaratıcılığı ve tutkusudur. Biz Türkiye’de gençlerimizin potansiyeline yürekten inanıyoruz” diyen TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, konuyla ilgili şunları aktardı: “14 yıl boyunca 500’ün üzerinde girişimci ekip, yaklaşık 200 TÜSİAD üyesi iş insanının rehberliğinde girişimlerini geliştirme fırsatı buldu. Rehberlerimizin bu programa yaptığı en değerli katkı, zaman ayırarak deneyimlerini genç girişimcilere aktarmaları oldu. Bu paylaşım sayesinde, girişimcilerimiz iyi fikirlerin nasıl iş yapabileceğini, gençlerin desteklendiklerinde nasıl büyük işler başarabileceklerini net bir şekilde gösterdi. Erken aşama girişimlere odaklanan Bu Gençlikte İŞ Var! Programının mezunları, son 7 yılda toplam 17 milyon dolar yatırım alarak, yurtiçi ve yurtdışı yatırımcıların da ilgisiyle 70 milyon doları aşan bir değerlemeye ulaştı. Tüm bu başarı hikâyeleri, gençlerimizin yalnızca ekonomimize değil; toplumumuzun bugününe ve geleceğine de yön verme gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Bu tablo bizlere büyük bir umut ve ilham veriyor.”