
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, konkordato başvurularındaki artışın iş dünyasındaki finansal sıkışıklığın net bir göstergesi olduğuna dikkat çekerek, “Sanayicinin önünü açmak, ekonominin önünü açmaktır. Firmaların konkordatoya ihtiyaç duymadan ayakta kalabilmesi için finansman maliyetlerinin düşürülmesi ve üretimi teşvik eden politikaların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor” dedi.
Türkiye ekonomisinde son dönemde en çok konuşulan başlıklardan biri konkordato başvurularındaki artış oldu. Yüksek faiz oranları, yüksek enflasyon ve finansmana erişimde yaşanan zorluklar, sanayicilerin üzerinde ciddi baskı oluşturmaya devam ediyor.
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, yaptığı değerlendirmede sanayicinin üretim gücünü koruyabilmesi için “önünü açacak politikalara” acil ihtiyaç olduğunu söyledi.
Son aylarda artış gösteren konkordato taleplerine dikkat çeken Karadeniz, sinyallerin doğru okunması gerektiğini vurguladı. Konkordatoyu, firmaların borçlarını yeniden yapılandırarak ayakta kalma çabası olarak tanımlayan Karadeniz, “Ancak bu mekanizmanın sıkça gündeme gelmesi, iş dünyasının içinde bulunduğu finansal daralmayı açıkça gösteriyor. Bizim temennimiz, firmaların konkordatoya ihtiyaç duymadan faaliyetlerini sürdürebilmesidir. Bunun için finansman maliyetlerinin düşürülmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor” dedi.
“Türk sanayici ayakta kalma mücadelesi veriyor”
Türk sanayisi, son altı ayda ekonomik ve yapısal dalgalanmaların merkezinde ayakta kalma mücadelesi verdiğini söyleyen Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkanı Ömer Karadeniz, “Artan maliyetler, döviz kurundaki oynaklık, yüksek faiz politikası ve daralan talep, üreticinin yükünü ağırlaştırdı. Yaşananlar yalnızca bir krize değil, aynı zamanda yeni bir yön bulma çabasına da işaret ediyor.
Yeni ekonomik program doğrultusunda uygulanan sıkı para politikaları, sanayiciyi en çok etkileyen unsurlar arasında yer aldı. Finansmana erişim hem zorlaştı hem de ciddi ölçüde pahalandı. Bankaların temkinli tavrı ve daralan kredi kanalları, yatırım yapmayı bir yana bırakın, mevcut kapasitenin korunmasını dahi zorlu bir planlamaya dönüştürdü.
Bu sayımızın kapağında da vurguladığımız gibi, birçok sanayi kuruluşu için finansman artık erişilebilir değil, seçilebilir bir kaynak haline geldi. Yüksek faiz oranları, ağırlaşan teminat koşulları ve kısıtlı kredi imkanları, sanayicinin büyüme iştahını törpüledi. Girişimciler, bu süreçte önceliği nakit akışını yönetmeye ve maliyetlerini optimize ederek üretimi sürdürebilmeye verdi” dedi.
“Sanayici temkinli”
Başkan Karadeniz, “Dış pazarda ise özellikle Avrupa’daki durgunluk, ihracat siparişlerinde yavaşlamaya yol açtı. İç piyasada ise alım gücünün gerilemesi, birçok sektörde stokların artmasına neden oldu. Emek yoğun sektörlerde istihdamı korumak giderek daha büyük bir mücadeleye dönüştü.
Tüm bu zorluklara rağmen, sanayi camiasında umutsuzluk değil, temkinli bir gerçekçilik hakim. Yeşil dönüşüm ve dijitalleşme, birçok kuruluşun gündeminde ön sıralara yükseldi. Kamu destekli sanayi bölgelerinde üretim maliyetlerini düşürmeye dönük projeler ivme kazandı. Kimya, savunma ve makine gibi bazı sektörler ise görece daha dirençli bir performans sergiliyor.
Geride bıraktığımız altı ay, Türk sanayisinin hem kırılganlıklarını hem de potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Artık dayanıklılık, yalnızca mali göstergelerle değil; inovasyon, çevik adaptasyon ve doğru stratejik ortaklıklarla ölçülüyor” diye konuştu.
“Faiz ve enflasyon sanayiciyi zorluyor”
Yatırım kararlarının yüksek faizler nedeniyle ertelendiğini, artan enflasyonun ise üretim maliyetlerini katladığını ifade eden Karadeniz, faizlerin yüksek seyretmesinin, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamayı zorlaştırdığını belirtti. Enflasyonun ise enerji ve hammadde maliyetlerini sürekli yukarı çektiğini kaydeden Karadeniz, bu tablonun hem iç pazarda talebi daralttığını hem de ihracatta rekabet gücümüzü zayıflattığını vurguladı.
“Sanayicinin önünü açmak, ekonomiyi büyütmektir”
Üretim gücünü koruyan bir sanayi politikasının Türkiye ekonomisinin geleceği için belirleyici olduğuna dikkat çeken Karadeniz, “Sanayicinin önünü açmak, aslında ekonominin önünü açmaktır. İhracat yapabilen, katma değer üretebilen, istihdam sağlayan işletmelerimizin ayakta kalması ülkenin büyümesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bizim beklentimiz, yatırımcıya güven veren, finansmana erişimi kolaylaştıran ve üretimi teşvik eden politikaların bir an önce hayata geçirilmesidir” diye konuştu.
“Sanayici üretmeye devam ediyor”
Zorluklara rağmen sanayicinin Türkiye için üretmeyi sürdürdüğünü kaydeden Karadeniz, sanayicinin bütün sıkıntılara rağmen istihdam yarattığını, ihracat yaptığını, ülke ekonomisine katma değer sağladığını söyledi. Taleplerini, sanayicinin önünü görebildiği, yatırım kararlarını ertelemek zorunda kalmadığı bir ekonomik ortam olarak sıralayan Karadeniz, “Doğru politikalarla Türkiye ekonomisi yeniden güçlü bir büyüme sürecine girebilir” dedi.