Havayolu ulaşımındaki yüksek fiyatların KKTC turizmini olumsuz etkilediğini dile getiren Acapulco Resort Convention SPA Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Ünal Çağıner, turizmdeki gerilemenin morallerini bozamayacağını, daha da hızlanarak yollarına devam edeceklerini vurguladı.
Bu yıl Kuzey Kıbrıs turizminde bir gerileme var. Bu gerilemede uçak biletlerinin yüksekliği temel neden olarak vurgulanıyor. Buna çözüm olarak Kuzey Kıbrıs uçuşlarının iç hat uçuşu sayılmasını gösteren Kuzey Kıbrıs Turizminin duayen ismi Ünal Çağıner ile Kuzey Kıbrıs’ta turizmin gelişimini ve yaşanan sorunları konuştuk.
KKTC’de bu yıl turizm sektörü ne durumda sizce?
Bu yıl turizm bizim beklentilerimizin altında. Geçmiş yılların aşağı yukarı yüzde 20-25 altında seyrediyor.
Neye bağlıyorsunuz bunu peki?
Kuzey Kıbrıs’a uygulanan ulaşım ücretlerinin vatandaşımızın ödeme gücünün biraz üzerinde olmasına bağlıyorum.
Peki, yeniden Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın devreye girmesi çözüm olur mu?
O işin anahtarı Türk Hava Yolları’ndadır. KKTC, Türkiye’nin bir vilayetidir bana göre. KKTC’ye yapılan uçuşların iç hat tarifelerine göre yapılanması gerekir kanaatindeyim. Aksi takdirde sadece otellere değil üniversitelere de menfi yönden etki yapacak. Bu ekonominin dayandığı iki ana sektör olan üniversiteler ve oteller de yara alacak böyle devam ederse.
Sorunun çözülmesi için KKTC hükümetinin herhangi bir projesi söz konusu mudur?
Bir buçuk yıldan beri turizmci olarak yetkililere bu konudaki tehlikenin varlığını dilimizin döndüğü kadar izah etmeye çalıştık. Şu ana kadar herhangi bir olumlu netice maalesef sağlayamadık. İnşallah bundan sonra sağlanır. Son zamanlarda yeni bir hükümet değişimi oldu, onlara da bu sıkıntının mevcudiyetini aktardık ve hatırlattık. İnşallah ön plana alırlar bunu.
Siz grup olarak deniz taşımacılığında da hizmet veriyorsunuz. Sorunu kısmen çözüyorsunuz diyebilir miyiz?
Deniz yoluyla ulaşımda öncelikli hedef yük taşımadır. Nasıl Türkiye’de her yerde havaalanları açıldıkça otobüs taşımacılığında daralma olur, aynı şekilde deniz taşımacılığı da olumsuz etkilenir.
Deniz taşımacılığı hava taşımacılığına göre avantajlı duruma gelebilir mi?
Gelemez. Çünkü deniz ulaşımı hem daha pahalı hem de hava şartlarından çok etkilenen bir sektör. Ayrıca insanlar hava yoluyla uçtuktan, onun rahatlığını, hazını aldıktan sonra deniz ulaşımını biraz yorucu görüyor.
Bazen Türkiye turizminde de sorunlar yaşanıyor. Oradan buraya pazarın kayması mümkün müdür?
Değildir. Çünkü turist tatile gittiğinde bavulunu açıp yerleştikten birkaç gün sonra bavulunu kapatıp ikinci bir mekanda tekrar bavul açma zahmetine girmek istemez, tatil yapmak ister. Ben çift bacaklı tatilin adaya çözüm getirebileceğine hiçbir zaman inanmadım.
Tur şirketleri bunu yapmaya çalışıyor de pek de becerikli değiller…
Ne kadar becerikli olursa olsunlar turist akıllıdır, turist tatilinin kıymetini daha iyi bilir. Ayırabildiği zamanı daha iyi bilir. Turizmde dinlenmek, tatil yapmak sadece parayla değildir, zaman çok önemlidir.
KKTC’ye daha çok hangi ülkelerden turist gelmekte?
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Anavatanda 80 milyon nüfus yaşar. En büyük Pazar anavatandır. İkincisi Almanya ve İngiltere geleneksel olarak en çok turist çektiğimiz ülkelerdi. Bunlara Orta Avrupa ülkeleri eklendi. Onu da kendi imkanlarımızla düzenlediğimiz charter uçuşlarla sağladık ve epey başarılı olduk.
Arap Yarımadasından gelen oluyor mu?
Arap Yarımadasına biz çok emek harcadık deniz ulaşımıyla. Mersin’den Lazkiye’ye, Lazkiye’den Magosa’ya gemi seferleri başlatmıştık. Mersin Ticaret Odası, Deniz Ticaret Odası, Sanayi Odası, Mersin Valisi, kaymakamlar, işadamlarıyla birlikte çok iyi bir iş yaptık. Suriye, KKTC bayrağını, KKKTC kimlik kartını, KKTC pasaportunu kabul etmişti o zaman. Çıkan sorunlar nedeniyle o hat kapandı.
Peki, İran’dan buraya gelişler var mı?
İran’ın kendi bünyesel sorunları dolayısıyla İranlı turist Türkiye’ye daha çok gider. Ama Kıbrıs’a pek fazla hareket yok.
Paket satışları nasıl görüyorsunuz?
Uçak fiyatları bu düşüşün en büyük sebeplerinden biri. Otel fiyatını biz geçen seneki fiyatlara indirdik. Buna rağmen istediğimiz rakamlara ulaşamıyoruz.
KKTC’de yetişmiş insan gücü ne düzeyde? Bu konuda ne tür problemler yaşıyorsunuz?
Türkiye’den eskisi gibi eleman temininde büyük sıkıntı duymaktayız. Şu anda personel temin edebildiğimiz ülkeler Kırgızistan, Türkmenistan, özetle Türki devletler. Türkiye’den de geliyor ama eskisi kadar yeterli sayıda değil. Ara eleman yetiştirecek bir okulumuz yok. Üzülerek söylüyorum; bunu deneyen oldu ama talebe bulamadık. Kuzey Kıbrıs’ta hiçbir aile evladını ara eleman, teknisyen olarak yetişmesi için göndermedi.
KKTC içerisinde oteller arasında nasıl bir rekabet yaşanmaktadır?
Ben her zaman için yeni turistik tesisleri inşasının fikir olarak da icraat olarak da destekçisi oldum. Her kurulan turistik tesis kendi çapına göre, kendi imkanına göre, kendi vizyonuna göre yeni müşteri kapasitesi yaratmaya gayret ediyor. Ne kadar başarılı oluyoruz, o ayrı konu.
Yeni oyuncular olmalı diyorsunuz…
Bence olmalı. Ada ekonomileri neye dayandırabilir? Turizme, eğitime, turizme dayalı sanayiye, turizme dayalı tarıma, turizme dayalı ticarete dayandırılmalı. Çok güzel bir adamız vardır, çok güzel ülkemiz vardır. Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Nasıl ki borularla Türkiye’den su gelmiştir. Aynı şekilde bir kabloyla elektrik de gelmelidir. Bunun yanında teşvik verilirse güneş enerjisinden elektrik üretmeye, Kıbrıs Adası çok çok müsaittir. Gün gelecek Türkiye’ye biz elektrik satacağız. Bunu bile düşünemeyen bazı arkadaşlarımız Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a elektrik kablosu çekilmesine karşı çıkıyor maalesef.
Sizin yeni bir projeniz vardı, hatta araziyle ilgili bir çalışma yapmıştınız. O proje ne aşamada acaba?
Burada rahata kavuşamadık ki yeni bir tesis yatırımı yapalım. Onun yerine boş durmadık. Tesisimizin yakınında 5-6 km. uzaklıkta bir çiftlik kurduk. Sebzemizi, etimizi, sütümüzü, peynirimizi kendimiz üretmeye çalışıyoruz.
Peki, yeni tesis kurma konusunda düşünceleriniz devam ediyor mu?
Proje hazırlıkları devam ediyor. Tabii, projelere ne kadar iyi, ne kadar ince hazırlanılırsa inşaatın süresi bir yıl kısalabiliyor. Şu anda bizim 6-7 kişilik mühendis, mimar ve iç mimar ekibimiz çalışmalarına devam ediyor.
Turizm teşvikleri konusunda daha önceki yıllarda da özellikle hükümet politikalarına yönelik eleştiriniz olmuştu. Hiçbir iyileşme olmadı mı?
Eleştirilerim devam ediyor. Duyuramıyoruz sesimizi, dinlemiyorlar bizi. Devam ediyor o serzenişlerimiz. Bu sadece benim için değil, ülke için. Tekrarlamanın bir zararı yoktur. Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz ve bu ülke turizme son derece müsait bir ülkedir. Halkın turizme müsait olduğu bir ülkedir. Bu güzelliği bozmamak lazım bana göre.
Turizmi çeşitlendirmek için dönem dönem bazı tartışmalar oldu ama hayata geçen pek bir şey olmadığını görüyoruz…
Tarih, doğa, inanç turizmi vb. turizmin çeşitlenmesi için dile getirilen kavramlar. Bu turizm çeşitleri için gelecek turistler daha küçük otellerde kalacaklar. Küçük oteller inşa etmek ne kadar doğru olur? Bunu zaman gösterecek. Ancak personel ve diğer işletme giderleri açısından bakıldığında küçük otelleri işletmek daha zordur. Yatırımcıların bunu da değerlendirmesi gerekiyor.
Bu sene ziyaretçi sayısındaki yavaşlama kongre, toplantı turizmiyle dengelenebiliyor mu?
Kongre turizmine biraz daha ağırlık vermek gerekiyor. Ama bunda da Türkiye’nin desteğinin olması gerekiyor. Bana göre Türkiye olmadan Kıbrıs Türk halkının nefes alması bile mümkün değil. Yurtdışında bir fuara gidip Türkiye olmadan kendini anlatabilmesi mümkün değil.
Bu noktadan hareketler Kıbrıs sorununda gelinen son durumu konuşalım isterseniz…
Yıllardır federasyon çözümünü dillendirdik. Ama görüyorum ki arpa boyu bir mesafe kat edemedik. Yeni çözüm önerileri, bir çözüme yaklaşma gayretidir bence. Bazıları “Yeni çözüm önerileri getirmek çözümsüzlüktür.” diyorlar. Peki, yeni çözüm önerileri sunmadan eski çözüm önerileriyle beraber 50 yıldan beri oyalanmak bir çözüm getirebildi mi bu ülkeye? Getiremedi. Neden yeni çözüm önerileri konusunda çalışma yapmayalım ve bunun mücadelesini vermeyelim.
Bir ışık var mı sizce?
Bunu politikacılar daha iyi bilir. Biz turizmde bile ufku göremiyoruz. Ben, 1960 Anayasasını temel alarak Anavatanın gayretleri, becerileri ve önsezileriyle Kıbrıs Türk toplumunun kazanılmış haklarını koruyacak çözüm modelleri üzerinde çalışmanın daha iyi olacağına inanıyorum. Annan Planına ben şahsen evet oyu vermedim. En büyük sebeplerinden birisi de Türk Askerinin adadan uzun vade bile olsa ayrılma ihtimalini uygun görmememdir. Esasında Türk Askerinin bu ülkedeki mevcudiyeti sadece Türklerin değil, Rumların da hak ve menfaatlerini korumaktadır. Zaten Türk Askeri de buraya kendiliğinden gelmedi. Rahmetli Makarios Cumhurbaşkanı olarak “Gelin, bizi kurtarın.” dedi. O günleri unutmamak lazım. Ben iki defa savaşa girdim: Biri 1963’te, diğeri de 1974’te. O günleri yaşayan birisi olarak Türk Askerinin buraya gelişiyle birlikte hem Rumların hem Türklerin can ve mal emniyetinin nasıl sağlandığını çok iyi bilenlerdenim. Ve şunu da söyleyeyim; 1960’dan önce de Kıbrıs Cumhuriyetinin ilanından sonra da Rumların kendi içerinde ve Türklerle devamlı kavga mevcuttu. Türk askeri adaya geldikten sonra Rumların kendi aralarındaki kavga bitmiştir, Rumların Türklerle kavgası da bitmiştir. Barışı getirmiştir Türk Askeri. Onun için Türk Askerinin buradaki mevcudiyetinden hiç kimsenin rahatsız olmaması gerektiği kanaatindeyim. Bir de bulunmaya çalışacak çözüm önerilerinde mutlaka ve mutlaka önceden çok zor koşullarda kazanılmış Türk haklarının da ortadan kalkmasını riske atacak çözüm arayışlarına girmemek lazım.
Toparlayacak olursak son mesajınızı da almak isteriz sizin…
Konuşmamızın başında söylediğim turizmdeki gerilemenin moralimizi bozduğuna ya da bozacağına dair hiç endişe duymayın. Daha da hızlanarak, daha da akılcı hareketlerde bulunarak sorunlarımızı aşabileceğimize yürekten inanıyorum.