Sanayi ve teknoloji alanlarında elde edilecek başarıların ne kadar hayati olduğunun bilinciyle gece gündüz çalışmaya devam ettiklerini söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Vakit artık Türkiye’yi bir üst lige çıkarma, dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına sokma vaktidir. Bu yeni başarı hikâyesinin gövdesini de Milli Teknoloji Hamlesi ışığında geliştireceğimiz sanayi ve teknoloji politikaları oluşturacaktır” dedi.
Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen dünyanın en büyük festivali olan TEKNOFEST 2021 dev katılımla kapılarını açtı. Atatürk Havalimanı’nda gerçekleşen festivalde, savunma sanayi ve havacılık alanında birçok ürün sergilendi.
Türkiye’nin ve bölgenin en büyük teknoloji etkinliğinin gerçekleştirildiği TEKNOFEST 2021’de, genç yeteneklerin icatlarının yanında yerli ve milli sanayi hamlesinin tüm ürünleri dev festivalde sergilendi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile A’dan Z’ye TEKNOFEST’i, TOGG’u, yerli aşıyı ve Türkiye’nin yazılım ve teknolojideki yol haritasını konuştuk.
TEKNOFEST’i genel anlamda değerlendirebilir misiniz?
TEKNOFEST, Eylül ayını teknoloji ayına dönüştürmek için yaptığımız muhteşem bir etkinlik. 2018 yılında başladığımızda bir ilgi olacağını bekliyorduk ama gerçekten bu kadar ilginin olacağını, hem başvuruları hem vatandaşların teveccühünün böyle katlanarak artacağını düşünmüyorduk. TEKNOFEST şu anda dünyanın 1 numaralı uzay, havacılık ve teknoloji festivali. İki ayaktan oluşuyor. Bir tanesi ‘teknoloji yarışmaları’ dediğimiz, geleceğin trendlerine yönelik gençlere dönük yarışmalar. İkincisi ise bugün Atatürk Havalimanı’nda yaptığımız gibi havacılık gösterileri, yerli ve milli ürünlerin sergilenmesi, çocuklara dönük teknolojik atölye faaliyetlerinin yapıldığı bir festival.
Gerçekten hem ilgiden hem çocuklarımızın gözlerindeki o heyecanı, o ışığı görmekten memnunuz. En önemli yatırım insana yapılan yatırımdır. Biz Türkiye’yi ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ ışığında, sadece teknolojiyi kullanan bir ülke değil, teknolojiyi geliştiren, üreten ve ihraç eden bir ülke konumuna getirmek istiyoruz. Bunu yapmanın yolu da insana yatırım yapmaktan geçiyor.
İşte biz de TEKNOFEST’le hem çocuklarımızı, teknoloji yarışmalarıyla geleceğin trendlerine hazırlıyoruz aynı zamanda gençleri hem de ailelerini burada misafir ederek Türkiye’nin neler başarabildiğini onlara gösteriyoruz.
Türkiye’de neler başarıldığını gören, o özgüveni yakalayan gençler de çok daha büyük işlere imza atacaklar. Eğer Türkiye bir başarı hikayesi yazacaksa o gençlerimiz sayesinde yazacak. Zaten yarışmaları izlediğinizde hayran kalıyorsunuz.
İnsansız su altı sistemleri yarışmasında Cağaloğlu Anadolu Lisesi takımı beni hayretler içerisinde bıraktı. Yaptıkları robot, yazdıkları algoritmalar… Oyunun içerisinde kuralları değiştirdik, kalenin yerini değiştirdik. Yine o araç otonom bir şekilde gitti ve yerini buldu. Bunlar daha lise öğrencileri. Onları gördüğümüzde biz geleceğimiz adına kendimizi güvende hissediyoruz. Biz TEKNOFEST’i büyüterek devam ettireceğiz. Hem paydaşlarımızı artıracağız hem teknoloji yarışmalarının çeşitlerini ve sayısını artıracağız. Aynı zamanda bunu bir uluslararası organizasyon, marka haline getireceğiz.
Su altı sistemlerinin Mavi Vatan için öneminden bahseder misiniz?
Su altı sistemleri Mavi Vatan açısından çok önemli. Şu anda gerek petrol ve gaz arama gemilerimiz, gerekse sondaj gemilerimiz aslında su altı sistemlerini kullanıyorlar. Su altında gerekli sistemlerle gazı çıkarmak istiyorsanız, insansız ve otonom su altı sistemlerine ihtiyacınız var. Gelecekte bu işleri, yarışmalardaki gençlerimiz yapacaklar. Gençlerimizin kabiliyetleri sayesinde su altında sondaj gemilerimizin kullandığı robotik sistemlerin tamamını biz yerli ve milli olarak geliştirebiliriz diyoruz. Bizde Mavi Vatanımızı gençlere teslim edeceğiz.
TEKNOFEST’teki teknoloji yarışmalarını düzenlememizin asıl sebebi tamda bu. Geleceğin etki oluşturacak teknolojilerine çocuklarımızı, gençlerimizi şimdiden hazırlayabilmek. Biz şunu görüyoruz ki, gençlerimiz zaten bu işlere hazır. Gençlerimizin bu başarıları geleceğimiz adına umut verici.
Türkiye ekonomisi güçlü büyümesini sanayi üretimindeki artış, ihracattaki güçlü duruşla gerçekleştirmeye devam ediyor. Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Türkiye şu anda çok sağlıklı bir şekilde büyüyor diyebiliriz. Çünkü büyümenin alt kalemlerine baktığımızda ihracattan, yatırımlardan gelen büyük bir pay var. Sanayi üretimi ciddi bir şekilde devam ediyor. Firmalarımızın siparişlerine baktığımızda yurt dışı talebin kesilmediğini görüyoruz.
Dolayısı ile ‘Türkiye üreterek büyüyor’ diyebiliriz. Üreterek büyüme önemli ama ürettiğiniz ürünlerin katma değeri ve teknoloji seviyeleri de çok önemli. İşte biz Türkiye’yi daha katma değerli ürünler üreten, daha verimli üretim yapabilen ve tabi ki yüksek teknolojili ürünler üretip ihraç edebilen bir ülke konumuna getirmek istiyoruz.
Son dönemde savunma sanayisinde yakaladığımız başarının örneklerini sivil alanlardaki sanayide de görebiliyoruz. Ülkemiz bu sene inşallah bir aksilik olmazsa 210 milyar doların üzerinde ihracatı yakalayacak bir ülke konumuna gelecek.
Öncü göstergeler bunun devam edeceğini gösteriyor. Tabi bu ciddi bir rakam. Pandemi döneminde ülkemiz çok stratejik bir konuma geldi. Uzak Doğu’da daha güvensiz tedarikçilerle çalışan global markalar kendilerine yeni ortaklar, yeni tedarikçiler arıyorlar. Türkiye bu alanda öne çıkan bir ülke olarak karşımızda duruyor. Biz pandemi döneminde dahi aldığımız tedbirlerle üretimin durmasını engelledik. Firmalarımız siparişlerini yetiştirebildiler. Uzak Doğu’daki ülkeler telefona dahi bakmazken bizim ülkemizde firmalar siparişlerini hazırladılar, ulaştırmak için lojistik her türlü imkanı kullandılar.
Ve lojistik maliyetlerdeki artışlarına, AB’nin en büyük ihracat pazarımız konumuna baktığımızda, Amerika’da yükselen ihracat kalemlerine baktığımızda Türkiye doğru yolda ilerliyor diyebiliriz. Pandemi dönemini biz bu anlamda üretim açısından bir şans olarak görmemiz lazım.
Madem global markalar yeni tedarikçiler arıyorlar bizim de bu manada kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Gündelik kazançlarla değil bundan sonra 10-15 yıllık sözleşmelerle ciddi ihracat anlaşmaları ile yolumuza devam etmemiz gerekiyor. Firmalarımızda bu şuur var. Ve yüksek teknoloji geliştiren işlerde de AR-GE’ye yaptığımız yatırım sayesinde firmalarımız bunu farkındalığı içerisinde. İnovasyona ve AR-GE’ye yatırım yapıyorlar. Ve bu sayede de çok daha katmadeğerli ürünler geliştirip satabiliyorlar. İnşallah önümüzdeki dönemde de Türkiye ekonomisi sağlıklı şekilde büyümeye devam edecek.
Yerli aşının ilk gönüllülerinden biri oldunuz. Yerli aşı ne zaman uygulanabilecek?
Şu anda faz aşamasına geçmiş, insan deneyleri devam eden iki tane yerli aşı çalışması var. Bir tanesi Turkovac, inaktif aşı adayı. Orada Faz 3 çalışmaları şu anda devam ediyor. Bir tanesi de benim gönüllüsü olduğum VLP aşısı… Virüs benzeri parçacıklara dayalı oldukça inovatif protein temelli bir aşı çeşidi. Ben elbette aşımı olduktan sonra antikor ölçümleri yaptım. Tabi burada bunları açıklamak aşı gönüllüsü olmanın etik kuralları ile bağdaşmıyor.
Bir sayı verme durumum yok ama herhangi bir sıkıntı yok. Çalışmalarımız başarılı bir şekilde devam ediyor. Faz-2 inşallah yakın bir zamanda neticelenirse Sağlık Bakanlığı’mızın öncülüğünde VLP aşısında da biz Faz-3’e geçmek ve daha sonra acil kullanım onayı almak istiyoruz. Faz-3 aşamasında Sağlık Bakanlığı’mız, TİTCK, TÜSEB ile birlikte inşallah bu aşıyı da yeni bir teknoloji olarak hem Türkiye’nin hem de insanlığın hizmetine sunacaktır diye düşünüyorum.
Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun fabrika inşaatı son sürat devam ediyor. TOGG’da yeni sürprizler olacak mıdır, son durum nedir?
Şu anda 2022’nin son çeyreğinde banttan indirilmek üzere bütün çalışmalar devam ediyor. Fabrika inşaatları devam ediyor. Tabi piyasaya sunmak biraz pazarlama il ilgili bir husus ama 2019 yılının sonunda söylediğimiz gibi fabrika inşaatı şu anda çok hızlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah Türkiye’nin otomobili 2022 yılının son çeyreğinde seri üretim bandından çıkacak.
1 milyon yazılımcı konusunda düşünceleriniz nelerdir? Meyvelerini alabildik mi sizce?
Yazılım hususu önemli bir husus. Türkiye’de ciddi bir yazılımcı açığı var. Biz burada hem BTK ile hem Hazine ve Maliye Bakanlığı ile hem de biz bakanlık olarak farklı farklı programlar geliştirdik ve uyguluyoruz. Burada amaç kendi yazılımcı sayımızı artırabilmek.
Türkiye’de özellikle uluslararası standartlarda yazılımcılar çıkarabilmek. Dediğim gibi çok farklı programlar uygulanıyor. Biz Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı ile dirsek teması içerisindeyiz. Bizim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak uyguladığımız yenilikçi metotlar var. Geçen gün açılışını yaptık. Yeni nesil kodlama okulu diyebileceğimiz Ekol 42 diye bir yazılım okulu açtık. Burada öğrenciler oyunlaştırılmış proje bazlı bir öğrenme metoduyla hiçbir öğretmen olmadan, öğrenciler birbirlerinden öğrenerek ve tamamen bilgisayar ile etkileşim halinde yazılım öğreniyorlar.
Çok başarılı sonuçlar elde ediliyor. Ekol 42 mezunlarının 3 yıllık okul sonrasında yüzde 100’ünün yurt dışında işe girdiğini biliyoruz. Yurt dışında örnekleri çok başarılı. İnşallah biz Türkiye’de de bu tip okulları yaygınlaştırmak istiyoruz. Açık kaynak kod platformunu oluşturduk. Burada da açık kaynak kodlu yazılımlarla Türkiye’de hem kendi milli yazılımlarımızı hem geliştirmeye çalışıyoruz aynı zamanda yazılımcı sayımızı artırmaya çalışıyoruz. İnşallah yazılımcı sayımızı önümüzdeki dönemde bu tip farklı uygulamalarla artırmış olacağız.
Türkiye’nin sanayi ve teknolojideki yol haritasından da bahseder misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü kuruluş yıldönümüne yaklaşırken, ülkemizin her yönden bağımsızlığını pekiştirecek, toplumsal refahını artıracak adımları atmak en önemli önceliğimizdir. Bu amaç doğrultusunda, sanayi ve teknoloji alanlarında elde edilecek başarıların ne kadar hayati olduğunun bilinciyle gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemiz, her anlamda büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşadı. Son 17 yılda bölgemizdeki tehditlere, açık meydan okuma ve saldırılara karşı birliğimizi, dirliğimizi, siyasi ve ekonomik istikrarımızı korumak için büyük mücadeleler verdik. Milletimizin onayıyla devreye giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte, iş yapma süreçlerinin kolaylaştığı, sonuç almanın hızlandığı yeni bir döneme adım attık.
Güçlü sanayi altyapımız, firmalarımızın üretim esnekliği, nitelikli insan kaynağımız ve yenilikçiliği teşvik eden Ar-Ge ekosistemimiz sayesinde önemli başarılara imza attık. Elbette bu başarılarla yetinmeyeceğiz. Vakit artık Türkiye’yi bir üst lige çıkarma, dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına sokma vaktidir. Bu yeni başarı hikayesinin gövdesini de Milli Teknoloji Hamlesi ışığında geliştireceğimiz sanayi ve teknoloji politikaları oluşturacaktır.
Bu yolda temel önceliğimiz, attığımız adımları sürdürülebilir kılacak ekosistemi güçlendirmektir. Tarihimizde Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş’un girişimleri, Devrim Otomobili gibi erken aşama adımlar, ekosistem inşa edilemediği ve yeterli toplumsal sahiplenme oluşmadığı için yarıda kaldı. Bu kapsamda biz, eğitimden insan kaynağı planlamasına, sanayi bölgelerinden araştırma altyapılarına varıncaya dek mevcut ekosistemimizi çok daha ileriye taşıyacak adımlar atacağız. Ticaret ve teknoloji savaşlarının yaşandığı günümüz dünyasının kazananları; özgün, yenilikçi ve rekabetçi üretim yapan ülkeler olacaktır. Böyle bir konjonktürde, Türkiye’nin kritik teknolojileri milli olarak geliştirebilmesi, yüksek teknoloji alanlarında rekabetçi ürün ve hizmetler sunarak değer zincirlerinde pay sahibi olabilmesi tercih değil bir mecburiyettir.
Dördüncü Sanayi Devrimine karşı her ülke, kendi gereksinimleri, alt yapısı ve planları doğrultusunda stratejiler ve politikalar üretiyor. Türkiye de bu süreçte Milli Teknoloji Hamlesi ile kendi yol haritasını hayata geçirecek, bu sayede teknolojinin öncü ülkelerinden biri olma iradesini gösterecektir. Bu yaklaşımla birlikte; küresel rekabet gücümüzü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı temin edecek ve kritik teknolojilerde atılım yapacak politikaları bir bütün olarak uygulayacağız. Savunma sanayinde kaydettiğimiz başarı, sanayinin diğer sektörlerine de rol model olacak nitelikte. Dijitalleşen dünyada, pazar değil, yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye için, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, paydaşlarımızın katkılarıyla 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni hazırladık. Bu belge, Türkiye’nin “Milli Teknoloji Güçlü Sanayi” vizyonunu gerçekleştirmede yol haritası olacaktır. “Yüksek Teknoloji ve İnovasyon”, “Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi”, “Girişimcilik”, “Beşerî Sermaye” ve “Altyapı” olmak üzere 5 ana bileşenden oluşan stratejimiz doğrultusunda, ülkemizi sanayi ve teknoloji alanlarında 2023 hedeflerine taşıyacağız. Büyük ve Güçlü Türkiye’ye giden yolda en büyük sermayemiz olan gençlerimize, bilim insanlarımıza, üniversitelerimize, araştırmacılarımıza, sanayicilerimize, girişimcilerimize, KOBİ’lerimize, işçi ve emekçilerimize güveniyoruz.