Türkiye’de yetenek yönetimi, ölçme ve değerlendirme, çalışan bağlılığı ve deneyimi, ücret araştırmaları, mobil işgücü/expat yönetimi danışmanlığı, yan haklar ve esnek yan haklar danışmanlığı, bireysel emeklilik planları ve aktüeryal değerleme konularında insan kaynakları yönetim danışmanlığı hizmetleri sunan Mercer Türkiye, ‘Varlık Dağılım Öngörüleri 2021’ raporunu yayınladı. Her yıl gerçekleştirilen araştırmada bu yıl ilk kez, yatırımcıların yabancı ülke hisse senedi yatırımlarının kendi iç piyasadaki yatırımlarını aştığı gözlemlenirken, yabancı hisse senetleri toplam hisse senetlerinin yüzde 51’ini oluşturuyor.
Latin Amerika, Orta Doğu, Afrika ve Asya’daki yatırımcıların yönetim altındaki varlıklarda 5,3 trilyon ABD dolarından fazlasını temsil eden yatırım stratejileriyle aldıkları kararları inceleyen ‘Mercer Varlık Dağılım Öngörüleri 2021’ raporu, emeklilik fonu yatırımcılarına ve paydaşlarına yerel olarak hizmet ederken, küresel yatırım ortamının da nasıl geliştiğine dikkat çekiyor. Rapor ayrıca, COVID-19 pandemisiyle de hız kazanan bir etkiyle, hem ekonomik toparlanma hem de sürdürülebilirlik hedeflerini doğrultusunda, bölgeler genelinde sürdürülebilir yatırımlara artan ilgiyi de ortaya koyuyor.
Türkiye’de yatırım tercihleri değişmedi!
Türkiye’de 31 Ağustos 2021 itibarıyla bakıldığında, yaklaşık 7 milyon gönüllü ve 6 milyon otomatik katılım planı sahibi yatırımcı, yaklaşık 188 milyarlık fon büyüklüğüyle toplam 399 emeklilik fonuna yatırım yapıyor. Türkiye’deki ekonomik dalgalanmalar ve kısa vadede yüksek faiz oranları nedeniyle fon büyüklüğünün büyük bir bölümünü yerel sabit getirili menkul kıymetler oluşturuyor. Yüzde 55’in üzerinde bir oranda sabit getirili ve kısa vadeli nakit yatırım araçlarına dayalı bir varlık dağılımı görülüyor. Genel ortalamada hisse senedi dağılımı yüzde 36 iken, Türkiye’de ise yüzde 12,5 olarak gerçekleşti. Son yıllarda yatırım dağılım oranlarında, kıymetli maden ve kamu kira sertifikaları yönünde artış gözlemlendi. Son dönemde uygulanmaya başlayan yılda 12 defa kullanılabilecek fon değişikliği hakkı, fon dağılım önerileri ve katılımcıların risk seviyelerine göre otomatik olarak yapılan fon dağılımı değişiklik uygulamalarıyla (robo-advisory) daha uzun vadeli ve farklı yatırım araçlarına yönlenen dağılımlarının artması bekleniyor.
Son 7 yılda sabit getirili yatırım araçlarının oranı yüzde 50’lere geriledi!
Rapora göre; genel varlık dağılımı geçen yıl boyunca nispeten değişmedi. Bununla birlikte, Endonezya ve Arjantin gibi bazı pazarlardaki yatırımcıların 2020’de daha konservatif pozisyon aldığı ve COVID-19 kaynaklı çıkışlara cevap verecek likit ve düşük riskli varlık sınıflarına yatırımın artırdığı görüldü. Öte yandan, araştırmanın başlangıcından bu yana olan 7 yıllık dönemde hisse senetlerinde artış, sabit getirili yatırım araçlarında ise yüzde 56,7’den yüzde 50,9’a belirgin bir düşüş yaşandı.
Hisse senedi portföylerinde yabancı hisse oranı arttı!
Rapora göre toplamda, hisse senedi portföylerinde yabancı hisse oranları arttı ve toplam portföyün yarısından fazlasını geçti. Yurtiçi önyargılar devam ederken, yabancı menkul kıymetler çok az farkla yüzde 51’lik oranla yerli menkul kıymetlerin önünde yer aldı. Yurt içi odaklı bir portföy ile yatırımcılar, portföylerini risklere maruz bırakırken, daha yüksek getiri potansiyelinden de vazgeçiyor. Kendi ülke kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalanlar bile, bir dereceye kadar küresel çeşitliliğe erişebilirlerse, değerli deneyimler kazanabilir ve gelecekteki serbestleşme politikaları kapsamında kendilerini daha iyi konumlandırabilirler.
Geçen yıl bazı alanlarda artışlar olsa da, alternatif yatırım araçlarına doğru kaymalar (araştırmadaki toplam varlıkların yüzde 4.2’si) genel olarak durakladı. Peru, büyük ölçüde ikincil sermaye ve gayrimenkul de dahil olmak üzere özel sermaye yoluyla, araştırmadaki alternatif yatırım araçlarında en büyük paya sahip olan ülke. Güney Kore, Kolombiya ve Tayvan’da ise, toplam varlıkların yüzde 10’u veya biraz üzerinde alternatif yatırım araçlarına yatırım yapılıyor. Önümüzdeki yıllarda yatırımlar çeşitlendikçe ve riske göre ayarlanmış getiriler artırmaya başladıkça, alternatif yatırım araçlarına daha fazla ilgi olması bekleniyor.
Yatırımcıların gündeminde ESG var!
Raporun sonuçlarına göre yatırımcılar, COVID-19’un getirdiği zorluklar arasında daha da önemli hale gelen Sürdürülebilirlik/Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG), plan yönetişimi ve ücretler gibi geniş piyasa trendlerini ele almaya odaklanıyor. Özellikle sürdürülebilirlik ve sorumlu yatırımın önemi artmış durumda. Tüm yatırımcılar ve hükümetler, her ne kadar bireysel pazarlar farklı olsa da, bu konuyu giderek daha fazla öncelik haline getirdiğini belirtiyor.
İçinde bulunduğumuz dönem birtakım zorluklar yaratırken, fırsatları da doğurabilir!
Yatırımcıların çevresel, demografik, teknolojik ve jeopolitik riskler gibi küresel piyasa endişelerine yanıt verirken, daha yüksek getiri elde etmek, maliyetleri en aza indirmek ve daha iyi yönetişim yapıları uygulamak için büyük bir baskı altında olduklarına dikkat çeken Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlığı ve Brokerlik Direktörü Serap Özalp Arslanargın, “Çoğu yatırımcı, geçen yıl boyunca artan volatilite ve belirsizliğe rağmen varlık dağılımında rotasını korudu. Bu yıl raporda genel dağılımda ilk kez yabancı hisse senedi yatırımları, az bir farkla da olsa yerli yatırımların önüne geçti. Türkiye’de geçtiğimiz yıla göre yatırım tercihlerinde büyük değişiklikler yaşanmadı. Yüzde 55’in üzerinde bir oranda sabit getirili ve kısa vadeli nakit yatırım araçlarına dayalı bir varlık dağılımı görülüyor. Piyasanın stresli olduğu dönemlerde, uzun vadeli yatırımcıların varlık dağılımında disiplini sürdürmeleri gerekiyor. Bir yandan da potansiyel senaryoları ve portföy risklerini değerlendirmek ve gelecekteki fırsatlara hazırlanmak için de iyi bir zaman olduğunu söyleyebiliriz” dedi.