Şu an Kıbrıs, İngiltere, İspanya ve Türkiye’de 2.000 kişiden fazla çalışanla hızla büyüdüklerini dile getiren Akacan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bulut Akacan, Girne’den dünyaya açılan bir holding olduklarını vurguladı.
Kuzey Kıbrıs’ın en büyük şirketler topluluğundan biri olan Akacan Holding başta konut üretimi olmak üzere birçok alanda uluslararası standartlarda hizmet veriyor. Son dönemde üniversite yatırımlarıyla da dikkat çeken holdingin hedeflerini ve Kuzey Kıbrıs’taki gelişmeleri Akacan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bulut Akacan ile konuştuk.
Akacan Holding’in amiral gemisi konut üretimi… İlk olarak bu alandaki yatırımlarınızı konuşabilir miyiz?
Akacan Holding olarak şu anda hem Türkiye’de hem İspanya’nın Marbella şehrinde konut yapıyoruz, satıyoruz. Kuzey Kıbrıs’ta alışveriş merkezi, hastane, okul, otel inşaatlarımız oldu. Bunlar kendi yatırımlarımızdı, satmadık. Bir de yap-sat projelerimiz kapsamında toplam 6 bin ev yaptık ve sattık bugüne kadar. 6 bin kişiyi ev sahibi yaptık Kuzey Kıbrıs’ta. Bunların büyük bir kısmı Türkiyeli yatırımcılardı. İskele bölgesindeki birçok konut projeleri hep Almanlara, İskandinavlara, Ruslara ve İranlılara satıldı. Ama biz Girne’de özellikle en fazla Türklere satış yaptık. Biz tek millet iki ayrı devletiz. Hukuk sistemi farklı da olsa aynı dile, aynı dine, aynı kültüre sahip olmak insanlara güven veriyor. Türk yatırımcılar Kuzey Kıbrıs’ta yatırım yapmayı güvenli buluyorlar. Daha önce Türkiye’den bir ara Miami’ye, Yunanistan’a, İtalya’ya yatırımlar oldu ama sonra pişman oldular. Çünkü yatırımcılar orada ikinci sınıf vatandaş görüldüler. Ama Kuzey Kıbrıs’ta Türkler var. O yüzden Kıbrıs çok önemli bir yatırım destinasyonudur.
Sizi diğer konut üreticilerinden ayıran nedir?
Hem mimarimiz hem lokasyonlarımız iyi hem de projelerimiz çok nitelikli. Biz en iyi malzemeleri kullanıyoruz. Konutları akıllı ev konseptinde yapıyoruz. Mimarımız Mustafa Derat çok yetenekli bir mimardır.
Girne’deki AVM projenizden bahseder misiniz? Bir ilk olacak galiba?
Projelerimizin eşi benzeri yok diyebilirim. Girne’de ilk rezidans projesini gerçekleştiren kişiyim ben. Aslında Girne’yi inşa ediyoruz diyebilirim. Girne’de şu an rezidans projeleri yanında bir de alışveriş merkezi projemiz var. AVM projemiz toplamda 63.000 metrekare bir alana sahip olacak, Girne’nin en büyük AVM’si olma unvanını taşıyacak. AVM içerisinde 30.000 metrekarelik kiralanmaya müsait ticari alan yer alacak. 14.000 metrekare rezidans konut alanına yer verilecek ve toplamda 19.000 metrekare büyüklüğünde bir otopark alanına sahip olacak. Yerel ve uluslararası birçok markayı bir araya getirecek bu proje Kıbrıs’ta bir ilki başaracak. Bu projenin arkasında yer alan mimar Mustafa Derat, zengin bir deneyim sunabilmek adına özel bir tasarım gerçekleştirerek AVM içerisinde sinema, çocukların eğlenebileceği özel bir eğlence dünyasının yanı sıra bowling, buz pateni gibi farklı konseptlere de yer verecek. Rezidans hizmetleri tam bir konsiyerj anlayışında sunulacak. Girne’de yeni bir hayat sunmaya hazırlanan AVM, aynı zamanda bir yaşam merkezi haline gelecek.
Sizin kripto para piyasasına ilginiz olduğunu biliyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Tüm dünya kripto parayı bir gün kullanmak zorunda kalacak. Kripto para yatırım aracından çok bir ödeme aracıdır. İnsanlar çok hızlı bir şekilde, onay beklemeden dünyanın bir ucuna kripto para transferi yapabiliyorlar. Bugünkü geleneksel bankacılık sisteminde insanlar sıkıntı çekiyor. Artık paranın hız sorunu kripto parayla çözülmüş oldu. Türkiye de kripto para piyasasında hacim olarak 5. büyük oyuncu konumunda bugün. Türkiye başta metaverse ve NFT olmak üzere blokchain teknolojilerine daha fazla yatırım yaparsa daha güçlü bir konuma gelecektir. Pazar çok daha büyüyecektir. Biz de grup olarak kripto para firmalarına yatırım yapmaktayız. Şu anki hükümet de buna çok olumlu bakıyor. Bu konuda bir yasal düzenleme çıkarılması olumlu olacaktır.
Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktürü nasıl yorumluyorsunuz?
Özellikle şu an enflasyon yüksek gözüküyor ama bu dünyada da bir problem. Bu pandemiyle gelen bir problemdir. Dolar bazında, Euro bazında büyük bir enflasyon var ama Türkiye bunu güzel hamlelerle aşacak gibi görünüyor. Türkiye’nin yaptığı en güzel hamlelerden birisi, konut yatırımı karşılığında vatandaşlık vermesidir. Rakamın 250 bin dolardan 400 bin dolara çıkartılması da olumludur. Diğer taraftan Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşını çok pozitif anlamda değerlendirdi. Bir de içeride turistlerin yaptığı alışverişi bir nevi gizli ihracat sayabiliriz şu an Türkiye’de. Böylece Türkiye’nin ticaret hacmi son yıllarda çok büyümüş oldu. Bunun yanı sıra savunma sanayisinde de çok güzel işler yapılıyor. Özellikle İHA’lar ve SİHA’lar çok başarılı projeler. Başta İstanbul Havalimanı olmak üzere yap-işlet-devret projelerini de destekliyorum Türkiye’de. İstanbul havalimanı Avrupa ile Ortadoğu arasında bir köprü oldu. Her ne kadar eleştiriler olsa da şu anki hükümetin politikalarını benimsiyorum.
Rusya-Ukrayna savaşının Türkiye’ye olumlu yansımaları olduğunu söylemiştiniz…
Rusya- Ukrayna kriziyle birlikte ABD ve AB ülkeleri tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle birçok Rus iş insanının malvarlıklarına el kondu. Bu insanlar bu yatırımları legal yollardan yaptılar. Ancak Rus hükümetinin Ukrayna’ya saldırmasından dolayı gelen yaptırımlarla mallarına el kondu. Bunun sonucu olarak Arap, İranlı ve Rus iş insanları artık tüm yatırımlarının tamamını Amerika veya Avrupa’da tutmak yerine bir kısmını Türkiye’ye kaydırmaya başladılar. Türkiye onlar için artık güvenli bir limandır. O yüzden Türk ekonomisinin çok daha ileriye gideceğini düşünüyorum.
Kuzey Kıbrıs’ın siyasi istikrara da biraz değinecek olursak neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye başkanlık sistemine geçti. Koalisyon dönemlerinde karar almak, proje ve hizmet üretmek çok zaman alıyordu. Çünkü koalisyon partileri arasında anlaşmazlıklar çıkabiliyordu. Ama şimdi kararlar çok hızlı alınıyor. Projeler, hizmetler hızla hayata geçiyor. Şu an Kuzey Kıbrıs’ta en büyük sorun hükümet kurulamaması. Siyasi istikrar yok. Orada da başkanlık sistemine geçilmesi lazım. Meclisle yürütmenin artık ayrılması lazım. Kuzey Kıbrıs küçük bir nüfusa sahip. Komşunuz veya arkadaşınız bir bakan. Dolayısıyla siyasi baskılar daha çok hissediliyor. Oy kaygısı taşıyan bir siyasi de bu baskılar nedeniyle popülist kararlar alabiliyor. Meclisten ayrı olarak yürütmeye profesyonel insanların atanması bu baskıların etkisini, oy kaygısını ortadan kaldıracaktır. Meclise seçilen vekiller de yasa yapacaklar, halkın sorunlarını meclise taşıyacaklar. Aslında ülkeyi şirket gibi profesyonelce yönetmek lazım. Memur zihniyetinden kurtulmalıyız. Şu an Türk hükümeti bunu yapıp başarıyor. Bu zihniyetin Kıbrıs’a da gitmesi lazım. Kuzey Kıbrıs halkı devrim niteliğindeki bu değişimi başarırsa Kuzey Kıbrıs dünyanın sayılı ülkelerinden biri olur.
Diğer taraftan yerel yönetimlerde de bir reform yapılması gerekiyor. Kuzey Kıbrıs’ta 28 belediye var. En büyük gider kalemi de personel giderleri oluyor. Belediye hizmet yapmaya yeterli kaynak bulamıyor. Dolayısıyla belediye sayılarını kesinlikle azaltmak lazım.
Kuzey Kıbrıs’taki altyapı projelerinin Türk müteahhitlere yaptırılması Kıbrıslı yerel müteahhitler tarafından istenmiyor. Bu durum nereye doğru evrilir sizce?
Türkiye daha önce projelerin yapımını Kuzey Kıbrıslı müteahhitlere verdi. Ama birçok sıkıntı yaşandı. Artık Türk hükümeti ihaleler Türkiye’de açılsın, projeleri Türk müteahhitler yapsın istiyor. Çünkü Türk hükümeti parayı veriyor ve iş bitsin istiyor. Yolların, kanalizasyonun, arıtmaların, çevre düzenlemelerinin vb. hızla yapılması lazım. Dolayısıyla bu doğru bir karardır.
Kuzey Kıbrıs’ta ÖTV uygulanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence yanlış bir karardır. Bence Kuzey Kıbrıs’ı bir Monte Carlo gibi yapmak gerekiyor. Bunun için de bütün vergileri kaldırmak gerek. Bu daha fazla turist ve daha fazla gelir getirir. Şimdi biz Kuzey Kıbrıs’ta ağır sanayi yapamayız. Yapmak da istemeyiz. Niye doğayı kirletelim, neden Türkiye ile, İran ile vb. ülkelerle sanayi rekabetine girelim? Ayrıca öz kaynaklarımız da buna yetmez. Bizim iki ana sektörümüz var: birisi turizm, diğeri de eğitim. Bunların yanında bir de kaliteli inşaatçılık var. Güzel evler yapacağız, kaliteli evler yapacağız ki oradaki öğrenci mutlu olsun. Bütün vergileri, ÖTV’leri kaldırmak lazım ki öğrenci ucuza barınabilsin. Turizmde de en iyi şekilde hizmet verip, ulaşımı kolaylaştırmamız lazım. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tanınmadığımızdan dolayı teknoloji firmalarını çekmek için formüller geliştirmek lazım. Bunlar sosyal güvenlik teşvikleri, vergi indirimleri sağlamak olabilir. Böylece Kuzey Kıbrıs bu dört sektör üzerinden hızla ilerler.
Kuzey Kıbrıs’ın bir de enerji sorunu var…
Enerjiyi ucuzlatmak lazım. Mesela Türkiye’den kabloyla elektrik getirmeliyiz. O kabloyla da Avrupa’ya entegre olmalıyız. Bunun dışında başta güneşten olmak üzere alternatif enerjiler üretelim.
Kapalı Maraş bölgesinin kademeli açılmasına ne diyorsunuz?
Biz yıllarca Kıbrıslı Rumlara; size Maraş’ı verelim havalimanlarını ve limanları uluslararası ulaşıma açın dedik. Yıllarca bunu yaptık Rumlar hayır dedi. Türkiye’nin akıllı bir hamlesiyle biz Maraş’ı açtık Rumlar sıkıştı. Maraş’taki mülklerin sahipleri Rum hükümetine baskı yaptı. Şimdi onlar “Bize Maraş’ı verin biz de size uluslararasını açalım.” diyorlar. Şimdi de biz kabul etmiyoruz. Rum halkı da anlaşın diyor aslında. Bu olursa Kıbrıs’ın değeri 10 kat artacak. Umarım en kısa zamanda anlaşma sağlanır.