
Enflasyonun dünya çapında artması ve Ukrayna’daki savaşın etkisiyle daha da yükselmesi muhtemelken Türkiye’de ve birçok Avrupa ülkesinde insanlar, geçim masraflarının kendileri için arttığını ancak işverenlerinden daha yüksek ücret talebinde bulunmadıklarını belirtiyorlar. Gerekçe olarak işverenlerinin zam yapma şansının olmadığını gösteriyorlar.
Lüksemburg Belçika, Malta ve Kıbrıs tüketici fiyatlarındaki artışa bağlı olarak otomatik ücret artışı ayarlamasını zorunlu kılan ülkeler. Ancak bu tür düzenlemeler, sendikalar hayat pahalılığı ödenekleri için bastırdıkça daha popüler hale gelebilir. Danimarka, Hollanda, Fransa ve İtalya dahil olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri, enflasyonun 1970’lerde patlamasının ve 1980’lerde yavaş yavaş düşmesinin ardından bu uygulamadan uzaklaşmıştı.
Oysa enflasyon Avrupa’da artarken bu durum, ulusal düzeyde tartışılan zorlu bir konu haline geliyor. Enflasyon uzun süre devam ederse ücretleri enflasyona endekslemek için baskının artması bekleniyor. Bu olasılık Türkiye’de de konuşuluyor. Enflasyon gelişmelerinin otomatik olarak ücrete yansımasını savunanlar, ücret endekslemesinin insanların ekonomi için önemli olan satın alma güçlerini koruduğunu, toplumsal barışı garanti ettiğini belirtiyorlar. Sistemin olumsuz yanı olarak şirketlerin rekabet gücünü baltalamasını ileri sürüyorlar. İşletmelerin daha yüksek ücretlerin maliyetlerini, fiyatları üzerinden geçirebileceklerine dikkat çekiyorlar. Bunun daha fazla enflasyona yol açarak bir ücret-fiyat sarmal riski oluşturacağından söz ediyorlar.
Her ülke ya da şirket kendi çözüm ya da çözümsüzlüğüne odaklanıyor!
Enflasyonla mücadelede Almanya saatlik asgari ücreti 9,82 Euro’dan 12 Euro’ya yükseltiyor. Artan hayat pahalılığı karşısında hükümetin sosyal yardımları arttırmadığı için eleştirilen Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, “Hayat pahalılığına karşı herkese yardım edemeyiz” dedi.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise; “Enflasyon o kadar korkunç yüksek ve enerji fiyatları o kadar hızlı yükseliyor ki Hollanda’ya verilecek en dürüst mesajım, hükûmetin bunların hepsini çözemeyeceğidir” şeklinde konuştu.
Gelelim şirketlere; bazı şirketler, inisiyatif alarak ücretleri revize ediyor. İşletmeler için endişe verici olan özellikle kendi şirket maliyetleri arttıkça, çalışanların maaşlarının nasıl ele alınacağı oluyor. Çünkü, daha fazla para eklemek gerekiyor. İnsanların enflasyonu deneyimlemesinin ana yolu maaşlarının satın alma gücüyle ilgili… Tüketim mallarının artan maliyeti, çalışanların işverenlerinden enflasyon oranını yakalamalarını istedikleri anlamına geliyor. Bazı şirketler yüksek enflasyon karşısında çalışanlarını koruyor. Ara zam, prim, ikramiye gibi yöntemleri devreye alıyor.
Sendikalar, ücret artışı yönünde baskı yapıyor!
AB ülkelerinde ücretlerin enflasyon karşısında korunması için sendikalar ve işverenler arasında uzun zaman alan müzakereler gerçekleşiyor. Sendikalar; “Fiyatlar bu kadar yükselirken işçiler darbe almak zorunda kalmamalı” diyor. İspanya, İsveç, Avusturya, Fransa, Almanya, Çekya, İtalya, Romanya’da işçiler ve örgütlü emek, enflasyona ayak uyduran ücretler talep ediyor. Türkiye’de ise sendikalar büyük ölçüde sessizliğini koruyor.
Avrupa enflasyonun düşeceği umudu taşıyor!
AB genelinde ekonomistler, artan gıda ve enerji fiyatlarının büyük ücret artışlarına ve uzun vadeli enflasyona dönüşüp dönüşmeyeceğini yakından izliyorlar. Şimdilik, haneler üzerindeki baskıya rağmen destekler sınırlı ve çalışanlara yapılan ödemeler genellikle sabit kalıyor. Umut, enerji fiyatlarının gerilemesi ve Avrupa’nın yerleşik enflasyondan kaçınması yönünde.
Sevgi ve ışığın birlikteliği sizlerle olsun,