Haziran ayı merkez bankalarının takip edildiği bir ay olarak geride kaldı. Parasal sıkılaşma hamleleri dünyanın dört bir yanına sıçrarken, küresel enflasyon yüksek seyrini korudu.
ABD’de Mayıs ayı enflasyonu %8,6 ile bir aylık düşüş molasına son vererek beklentileri aştı ve tekrar 40 yılın zirvesine yükseldi. Faiz artırımlarına rağmen düşmeyen enflasyon sonrası Fed; Haziran ayı toplantısında daha agresif bir adım atarak 75 baz puanlık faiz artırımına gitti. Temmuz ayı toplantısı için de 50 baz puanlık artırım sinyali verdi. Ayrıca yıl sonuna kadar 175 baz puanlık faiz artışı ve politika faizinin %3,4’e yükseleceğinin de yönlendirmesi yapılmış oldu. Fed’in adımları Dolar Endeksi’ni tekrar 20 yılın zirvesine iterken tahvil faizlerinde de 11 yılın zirvesi kaydedildi. “Güçlü Dolar” teması Haziran ayının da ana başlığı oldu.
Son 2 aydır enflasyona karşı sessizliğini bozan Avrupa Merkez Bankası’nda da sözel yönlendirmeler netlik kazandı. 11 yıl sonra ilk kez Temmuz ayında 25 baz puanlık faiz artışına gitmeyi planladığını açıklayan Banka, ayrıca varlık alımlarını sonlandıracak. Eylül ayında da faiz artırımlarına devam edileceği öngörülüyor.
İngiltere’de de 40 yılın zirvesinde gerçekleşen %9’luk Mayıs enflasyonu sonrası BoE; üst üste 5. toplantısında da faiz artırımına gitti. Böylelikle 25 baz puanlık faiz artışı ile politika faizi %1,25 seviyesine yükseltilmiş oldu. Ayrıca BoE, enflasyonla mücadele konusunda gerekirse önümüzdeki aylarda daha agresif olunabileceğinin sinyalini verdi.
Kısaca batıda parasal sıkılaşma Haziran ayında tam gaz sürdü. Asya’da ise parasal gevşeme ve destekleyici tutum devam etti.
Merkez Bankaları 2021’in sonundan bu yana enflasyonla mücadeleye yönelik parasal sıkılaşma hamleleri yapıyor veya bu yönde sözel yönlendirmelerde bulunuyor ancak aydan aya yükselmeye devam eden enflasyon rakamları %2’lik hedefin oldukça uzak olduğunu ortaya koyuyor. İşte tam da bu yüzden ABD’de, Fed enflasyonun talep tarafıyla ilgilenirken, Başkan Biden yönetimi, enflasyona neden olan arz yönlü unsurları hafifletmeye çalışıyor. Gerek benzin fiyatlarında vergi indiriminin gündeme alınması, gerek petrol şirketlerine yapılan arz artışı çağrılarıyla özellikle enerji fiyatlarını baskılayarak enflasyonda düşüş yaratmanın yolları aranıyor. Açıkçası enflasyonu düşürmek için de maliyet artışlarının baskılanmasından daha güçlü bir çare şuan için görünmüyor. Pandemide ortaya çıkan lojistik ve arz yetersizliği sorunlarının ortaya çıkardığı maliyet artışları günümüzde Rusya-Ukrayna savaşının yansıması olarak vücut bulmaya devam ediyor. Dolayısıyla merkez bankalarının hamleleri kadar emtia cephesinde yaşanan gelişmeler de piyasaların odağında yer alıyor.
Temmuz ayı da Haziran ayı gibi merkez bankalarının takip edildiği bir ay olacak. Fed, İngiltere Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırım döngülerine devam etmesi beklenirken geleceğe yönelik mesajlar da önemli olacak. Küresel piyasalarda ise faiz artırım döngüleri devam ettikçe endekslerde ana resimde görülen aşağı yönlü seyrin sürmesi oldukça muhtemel. Hem resesyon endişeleri hem sıkı para politikası borsaları baskılarken zaman zaman görülen yükselişler de tepki yükselişi ile sınırlı kalmaya devam edecek gibi görünüyor.