Öncelikle ülkemizde yaşadığımız acı felaketten dolayı hepimize geçmiş olsun. Afette yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Yerkürenin kendi dinamizmi sonucu ortaya çıkan depremi önlemek ve depremden kaçmak mümkün olmasa da deprem bilinciyle daha güvenli bir yaşam inşa edilebilmek mümkün.
Deprem gerçeği göz ardı edilmeden, bir an evvel riskli binaların yeniden inşa edilmesine odaklanılması birincil öncelik olmalı. Alınacak önlemler sayesinde depremin yaratacağı zararları asgari seviyeye çekmek son derece mümkün. Yeter ki, yönetmeliklere uygun hareket edilsin.
Güvenli yapı stoğunun artırılması için planlı şehirleşme hızlanmalı!
Deprem gerçeğine karşı gerekli bilincin oluşması gerekiyor. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’a göre riskli yapı; ekonomik ömrünü tamamlayarak teknik verilerle yıkılma ve ağır hasar görme riski tespit edilmiş olan yapılar olarak belirtiliyor. Buna göre özellikle 2000 yılından önce yapılmış binaların büyük kısmı riskli bina sınıfına giriyor. Yapımında hazır beton kullanılmaması, bodrum katında rutubet olması, kolon ve kirişlerde paslanmalar ve çatlaklar bulunması, bodrum katlarında su izolasyonu olmaması, tadilatlar nedeniyle taşıyıcı kolon ve kirişlerin kesilmesi bir binanın riskli yapı olduğuna işaret ediyor.
Toprakları deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak, mevcut yapı stoğumuzun güçlendirilmesi hayati önem taşıyor. Maalesef bunu yakın zamanda yaşadığımız ve acı kayıplar verdiğimiz depremde de bir kez daha gördük.
Mevcut istatistiklere baktığımızda; ülkemiz topraklarının yüzde 66’sının birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer aldığını ve nüfusunun yüzde 71’inin deprem riski altında yaşadığını görüyoruz. Bu noktada diğer doğal afetler de düşünüldüğünde ülkemizdeki yaklaşık 1 milyon 500 bin birimin dönüşümü aciliyet arz ediyor. 2012 yılından bu yana 53 farklı şehirde ilan edilen 281 çalışma alanında kentsel dönüşüm başlamıştı. Bu alanlarda bugüne kadar 1 milyon 166 bin bağımsız birimin dönüşümü devam ediyor.
Kentsel dönüşümün deprem karşısındaki gücü yadsınamaz. Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde daha yeni çok şiddetli depremler meydana geldi ve ne yazık ki her an yeni bir deprem gerçeği ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla güvenli, sağlıklı ve uzun ömürlü konutlara ihtiyacımız var. Yaşanabilecek büyük depremlere karşı acil olarak riskli binaların yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Toplum bilincinin yeniden inşa edilmesi en az yeni binalar inşa etmek kadar önemli!
Deprem gerçeğini göz ardı ederek yaşamayacağımız aşikar. Üstelik ne yazık ki, bu doğal afeti yıllar boyunca pek çok ilimizde en acı kayıplarla tecrübe ettik. Aynı şeyleri tekrar yaşamamak ve bu süreci azami hasarla atlatmak için bireysel ve toplumsal olarak gerekli bilinç düzeyine ulaşmamız gerekiyor. Bu noktada olası depremlere karşı hazırlıklı olmak adına gerekli planlama, hazırlık ve farkındalık çalışmalarının ilgili tüm kurum, kuruluş ve kişilerle iş birliği içinde yürütülmesi gerektiğine inanıyorum.
Sevgi ve ışığın birlikteliği sizlerle olsun…