
Türkiye’de vergi yükü sabit gelirliler üzerinde. Mevcut vergi düzenlemeleri günümüzün ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak… Kamu finansman ihtiyacı, üst gelir grubu ve yüksek kazanç sağlayan kurumların gelirleri/kazançları üzerinden alınacak geçici bir vergi ile karşılanmalı.
Bütçenin sıkıntıya girdiği dönemlerde ya yeni vergiler getirilir ya da mevcut vergiler artırılır. Örneğin, 1999 Depremi sonrasında bir karma vergi olan net aktif vergisi ile gelir/kazanç üzerinden alınan ekonomik denge vergisi, dolaylı vergiler olarak özel işlem vergisi ile özel iletişim vergisi, ayrıca ek motorlu taşıtlar vergisi ve ek emlak vergisi gelmişti. Şu anda neye ek vergi gelebilir?
Zaten emlak vergisinin yanında bir değerli konut vergisi alınıyor, orada alınacak bir şey kalmadı. Motorlu taşıtlar vergisine bir ek gelebilir ama halihazırda yük orada da yüksek.
Dolayısıyla benim beklentim, halkın çok farkında olmadığı, fiyat içinde ödediği dolaylı vergilerde artış yapılması. Daha önce pek çok zorunlu tüketim ürününde KDV indirilmişti, bunlarda bir yükselme olabilir. ÖTV ve özel iletişim vergisinde bir artış görebiliriz. Ancak, dolaylı vergileri artırmak sağlıklı bir yöntem değil. Çünkü, sabit gelirli üzerindeki dolaylı vergi yükü zaten son derece yüksek. Daha fazla kaldıramazlar.
Enflasyon ile mücadele vergi politikası…
Enflasyon, paranın bol olmasından kaynaklanır. Piyasadaki paranın bir şekilde çekilmesi gerekiyor. Bunun tek yöntemi faiz artışı değil. Piyasadaki parayı çekmenin en önemli araçlarından biri de kuşkusuz ki vergi. Hükümet vergiyi bir araç olarak kullanıp piyasadan parayı çekme yolunda gidebilir.
Geçici vergi ve reform…
Türkiye’de kayıt dışılık oranı yüzde 40’lara ulaştı. Hem yeterince vergi toplanmıyor hem de vergi yükü belli bir kesimin üzerinde. Hakkaniyetli bir vergi düzenlemesi yapılacaksa, kamu finansmanı için buna gerek duyuluyorsa üst gelir grubu ve yüksek kazanç sağlayan kurumların gelirleri/kazançları üzerinden alınacak geçici bir vergi konulabilir. Bunun bütün detayları kamuoyuyla şeffaf şekilde paylaşılabilir. Bir öngörülebilirlik mutlaka sağlanmalıdır.
Mevcut vergi düzenlemeleri günümüz ihtiyaçları karşılamaktan uzak. Kapsamlı bir vergi reformuna gidilmeli. Pek çok vergi yasası 1950’li ve 60’lı yıllardan kalma.
Örneğin, Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve -2006’da çıkmasına rağmen birkaç dokunuş haricinde eskisini tekrarlayan- Kurumlar Vergisi Kanunu 1961, Amme Alacaklarının Tahsili Kanunu 1953 yılından. Vergi yasaları çok eski, zaman içinde çok değiştirildiklerinden sistematik yapılarında bozulmalar var ve güncel gelişmelere de cevap vermiyorlar.
Bir an önce kapsamlı bir vergi reformu yapılmalı. Bu hem hakkaniyet hem de daha fazla gelir elde etmek için şart!
Sevgi ve ışığın birlikteliği sizlerle olsun…