Geçtiğimiz yıl, 12.7 milyar doları ihracattan sağlanmak üzere 31 milyar dolar ticaret hacmi gerçekleştiren ve yaklaşık 100 bin kişilik istihdam ile ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan Türkiye’deki 19 serbest bölgede, 550’si yabancı sermayeli olmak üzere 2.108 şirketin faaliyet gösterdiği bilgisini veren Serbest Bölgeler Kurucu ve İşleticileri Derneği (SEBKİDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Kılınç, Serbest Bölgeler Kanunu ile sağlanan teşvikler ve sunulan hizmetler sayesinde oluşan bu ekonomik değerin Türkiye ekonomisine büyük güç kattığını vurguladı.
Yusuf Kılınç, ihracat odaklı üretim merkezleri olan serbest bölgelerin Türkiye’nin dış ticaret dengesine çok önemli katkıda bulunduğunu ve 2019-2023 dönemini kapsayan 5 yıllık süreçte serbest bölgelerden yapılan ihracatın 50 milyar dolara ulaştığını aktardı. Türkiye’nin toplam dış ticaretinin sürekli açık vermesine karşılık, serbest bölgelerin dış ticaret fazlası verdiğine dikkat çeken Kılınç, şunları söyledi: “Bölgelerimizde 2019 yılında 19,7 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2023 yılında 30,9 milyar dolara ulaştı. 5 yılda gerçekleşen toplam ticaret hacmi ise 130 milyar doları buldu. Ticaret hacmine en büyük katkıyı ise bölgelerden yapılan ihracat sağladı. Yine 2019 yılında 8 milyar dolar olan bölgelerin ihracatı, 2023 yılında 12,7 milyar dolara ulaştı. Bölgeler 5 yılın toplamında 50 milyar dolarlık ihracata karşılık, 40 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirerek, 10 milyar dolar dış ticaret fazlası verdi.”
SEBKİDER Başkanı Kılınç, serbest bölgedeki firmaların devlete Özel Fon ödediğini ve 2023 yılına Hazinenin bu bölgelerden 50 milyon dolar fon geliri sağladığını belirterek şu bilgileri verdi: “Serbest bölge firmalarının tamamı yurtdışından bölgeye getirilen mallar için binde 1, serbest bölgeden Türkiye’ye yapılan satışlarda ise binde 9 Özel Fon ödemektedirler. 2023 yılında Hazineye ödenen bu fon toplamda 50 milyon dolara ulaşmıştır. Kurumlar Vergisi ödeyen firmalar bölgelerde fondan muaf olduğu için olası bir kurumlar vergisi düzenlemesinde Hazinemiz 50 milyon Dolarlık fonu tahsil edemeyecektir. Serbest bölgelerde tamamı kayıtlı 100 bin kişilik direkt istihdam ile kamuya aktarılan SGK primleri ve yüzde 85 ihracat barajını gerçekleştiremeyen firmaların ödediği Gelir Vergisi önemli miktardadır. Arazisi Hazineye ait serbest bölgelerde, Yap İşlet Devret modeli uygulanmakta olup, arazi ve Hazineye intikal etmiş üstyapılar için firmalar tarafından arazi ve kapalı alan kirası ödenmektedir. Firmalar tarafından inşa edilen üstyapılar da faaliyet konularına göre 30 ya da 45 yıl sonunda Hazineye intikal etmektedir. “
Yatırım, üretim ve ticaret trendlerindeki değişimle beraber dünyada klasik serbest bölge anlayışının yerini; yüksek katma değerli, Ar-Ge ve yeşil teknolojiye dayalı faaliyetlerin önceliklendirildiği bir anlayışa bıraktığını belirten SEBKİDER Başkanı Kılınç, 35 yıllık süreçte önemli başarılar elde eden Türkiye’deki serbest bölge uygulamalarını model alan bazı ülkelerin, günümüzde Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) çekmek konusunda en büyük rakipler haline geldiğini vurguladı.
Kılınç, Türkiye’yi daha çok DYY çekmek istediklerini, ancak bunu sağlamak için tüm kesimlere önemli sorumluluklar düştüğünü belirterek, şunları söyledi: “Ülkemizden bu ülkelere yakın zamanda yatırımların gittiğini biliyoruz. Bölge kurucu ve işleticisi şirketler olarak hem mevcut yatırımcıyı korumak, hem de yeni DYY kazanmak için yatırımcıya dünya standartlarında kaliteli hizmet sunmak ve yatırımcıyı memnun etmek konusunda sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Diğer taraftan yerli ve yabancı yatırımcıların serbest bölgelerde yatırım kararı almasında etkili olan istikrar, güven, şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verilebilirlik gibi önemli unsurların devamlılığını sağlamak için de tüm kesimlere düşen sorumluluklar bulunuyor. Mevzuat güncellemelerinde, müktesep haklar korunarak, sanayicinin rekabet gücünü artırmaya yönelik düzenlemeler yapılması yatırımcı güvenini güçlendirecektir. Bu çalışmalar yapılırken de ilgili tüm paydaşların görüş ve önerileri dikkate alınarak revizyonların yapılması, bu konuda çalışma gruplarıyla ilerlenmesi, kamu ve özel sektör nezdinde etkin girişimlerin yürütülmesi faydalı olacaktır. Kamu kurumlarının, serbest bölgeleri etkileyebilecek mevzuat düzenlemelerini yaparken serbest bölgeleri de bir paydaş olarak sürece dahil etmesi yararlı olacaktır.”
“İstikrar ve Güven Çok Önemli”
Türkiye’de DYY’lerın en hızlı şekilde ulaştığı yerlerin serbest bölgeler olduğunu ve bu bölgelerin yatırımcı güvenini bozacak düzenlemelerden son derece olumsuz etkileneceğini belirten Kılınç, “Ekonomik göstergeler iyileşiyor ve bu ortamın ülkemizde DYY’lerı yeniden arttıracağını umut ediyoruz. Böyle bir dönemde ülkemize kalmak üzere gelen ve döviz sağlayıcı faaliyetlerde bulunacak yatırımcıların kararlarını olumsuz yönde etkileyecek, onları güvensizliğe itecek uygulamalardan kaçınılması gerekiyor. Yatırımcının bozulan güvenini yeniden inşa etmek çok daha maliyetli ve meşakkatli olacaktır. Bunun yerine ülkemize daha çok yatırımcı çekecek ve mevcut sanayicilerin rekabet koşullarını iyileştirecek düzenlemeleri, tüm paydaşlarla değerlendirip gündeme getirmeyi ve kamuoyunu bu konularda meşgul etmeyi tercih etmeliyiz.”
Kılınç, Türkiye’deki serbest bölgelerin dünyadaki değişimlere uyum sağlayarak, rekabetçiliğini arttırıp, potansiyellerini daha etkin kullanabilmesi için Ticaret Bakanlığı ve SEBKİDER iş birliğinde çalışmaları arttırdıklarını vurguladı. Yusuf Kılınç, şöyle konuştu: “Son yıllarda yabancı yatırımcılarla çok sık bir araya gelen ve yatırım ortamının iyileştirilmesine katkı sağlayan Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek başta olmak üzere birçok bakanlığımız yabancı sermayenin güvenle ülkemizde yatırım yapmalarını teşvik etmişlerdir. Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat’ın yurtdışı ziyaretlerinde ve yabancı heyet görüşmelerinde de ülkemizin serbest bölgelerini çok önemseyerek yatırım alanı olarak sunduğunu da memnuniyetle izlemekteyiz. DYY yatırımların Türkiye’yi en çok tercih ettiği dönemler, ülkedeki yatırım ikliminin yabancı yatırımcıya önemli fırsatlar sunduğu dönemler olmuştur. Kalıcı istihdam ve katma değer üreten yatırımların ülkemize daha çok o dönemlerde geldiğini görüyoruz. Yerli ve yabancı yatırımcılar, serbest bölgelerde yatırım kararı alırken uygulamada olan teşvik ve muafiyetlerin devamlılığı konusunda emin olmak istiyorlar.”