Dijital teknolojiler, hayatımızın her alanına olduğu gibi okuma alışkanlıklarımıza da derin bir dönüşüm getirdi. Günümüzde dijital teknolojinin yaşamımızın her alanına girmesi, alışkanlıklarımızı köklü şekilde dönüştürüyor. Müzikten eğitime, günlük hayattan iş dünyasına kadar birçok alanda dijital araçların yaygınlaşması, okuma alışkanlıklarımızı da derinden etkiliyor. Dijital cihazlar sayesinde bilgiye erişim hızlandıkça, basılı materyallerin kullanımında belirgin bir azalma gözlemleniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında Türkiye’deki gazete ve dergi sayısı yüzde 9,2 oranında azalarak 4.048’e düşmüştür. Aynı dönemde toplam tirajlar yüzde 8,3’lük bir azalma göstererek 848 milyon 365 bin 241’e gerilemiştir. Bu düşüş, yazılı medyanın yerini giderek dijital platformların aldığını açıkça göstermektedir. Ancak ilginç bir şekilde, bu veriler basılı kitaplarda tam anlamıyla geçerli değildir. Araştırmalarımıza göre, basılı kitaplar hâlâ elektronik kitaplara kıyasla daha fazla tercih ediliyor. Yani, dijitalleşmenin artışına rağmen, basılı kitapların sunduğu fiziksel deneyimin ve keyfin değerini koruduğu görülüyor.
Dijital okumanın popülerliği artarken, ekran ve basılı okuma arasında birçok fark bulunuyor. Dijital platformlar bilgiye erişim hızını artırıyor ve daha verimli bir okuma deneyimi sunuyor. Okuyucular, arama motorları sayesinde istedikleri bilgilere daha hızlı ve kolayca ulaşabiliyor. Örneğin, basılı bir kitabın sayfalarını çevirmeden, sadece birkaç tuş yardımıyla yüzlerce sayfalık bir kitapta aradıkları bilgiye anında ulaşabiliyorlar. Çevre üzerindeki etkiler ise diğer önemli bir konu. Dijital kitapların yaygınlaşmasıyla kâğıt kullanımı azaldığı için ağaç kesiminin önüne geçiliyor ve çevreye daha az zarar veriliyor. Böylece dijitalleşme, doğrudan çevresel sürdürülebilirlik açısından da avantaj sağlıyor.
Spor yaparken veya seyahat ederken kitap dinlemek, dijital teknolojinin sunduğu yenilikçi faydalardan biri olarak dikkat çekiyor. Üstelik sesli kitap pazarı dünya genelinde hızla büyüyor. Yapılan tahminlere göre, 2030 yılında küresel sesli kitap pazarının 33,59 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu büyüme, dijital okuma alışkanlıklarının çeşitlenmesine önemli bir katkı sağlıyor.
Ekrandan okumanın dikkat dağıtıcı unsurlar (reklamlar, e-posta uyarıları gibi) nedeniyle anlama performansını olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, Clinton’un 2019’da yaptığı meta-analiz çalışmasına göre, basılı kitaplardan okumanın, ekrandan okumaya göre daha iyi anlama ve daha yüksek verimlilik sağladığı tespit edilmiştir. Öte yandan, Yaman ve Dağtaş’ın 2013’te yaptığı bir çalışma, ekrandan okumanın öğrencilerin okuduğunu anlama performansını olumsuz etkilemediğini, ancak uzun ve zor metinlerde ekran üzerinden okuma yapmanın daha karmaşık olduğunu öne sürüyor. Özellikle ekranın kaydırma dinamiği, metinler arasında ilişki kurmayı zorlaştırabiliyor ve okuma sürecini bölüyor.
Uyku düzeni üzerinde ise ekranlardan yayılan mavi ışığın olumsuz etkileri gözlemlendi. Yapılan deneyler, mavi ışığın uyku kalitesini artıran melatonin seviyelerini baskılayarak biyolojik saati bozduğunu ve uykuya dalmayı zorlaştırdığını ortaya koymuştur. Bu da ekrandan okumanın sadece zihinsel performans değil, fiziksel sağlık üzerinde de etkiler yarattığını gösteriyor.
Son olarak, dijitalleşmenin en çok etkilediği nesillerden biri olan Z kuşağının, okuma alışkanlıklarını büyük ölçüde dijital platformlara kaydıracağı öngörülüyor. Dijitalleşme kaçınılmaz, ancak basılı kitapların sunduğu tatmin ve deneyim asla tamamen kaybolmayacak. Dijital platformlar bilgiye erişimi hızlandırsa da basılı kitapların sunduğu eşsiz deneyimler hâlâ değerini koruyor. Gelecekte okuma alışkanlıklarımızın, dijital ve basılı dünyalar arasında bir denge bulacağı öngörülüyor.