Uzun yıllardır pek çok sektör için alışkın olduğumuz genel kabul görmüş çalışma düzenleri yerlerini yeni akımlara bırakıyor.
Günümüzde iş yeri esnekliği ve çalışan faydalarının öneminin yeniden gündeme gelmesi, en çok hibrit çalışma modelinin yaygınlaşmasına yarasa da haftada 4 gün çalışma fikrinin de popülerlik kazandığını gözlemliyoruz. Bu modelde çalışanlar, haftanın 4 günü, maaş ve faydalarından ödün vermeden 5 günlük sistemdekiyle eşit iş yükünü üstleniyorlar.
Peki giderek popülerleşen bu yeni çağın çalışma sistemleri kalıcı olur mu yoksa iş dünyasında geleneksel sistemlere dönüş kaçınılmaz mı?
Küresel çapta 4 günlük çalışma haftası uygulamaları geniş bir yelpazede test ediliyor. Özellikle Birleşik Krallık’taki son araştırmalar bu konuda önemli bir dönüm noktası oluşturdu. 2023’te yapılan kapsamlı bir kamu sektörü denemesi, 4 günlük çalışma haftasının çalışan memnuniyetini artırdığını, zihinsel sağlığı geliştirdiğini ve maliyetleri düşürdüğünü ortaya koydu. Bu bulgular, 4 günlük çalışma haftasının verimliliği nasıl etkilediği konusunda umut verici bir tablo oluşturdu. İzlanda, 2015-2019 yılları arasında 4 günlük çalışma haftasını deneyen en büyük pilot uygulamayı gerçekleştirdi. Almanya, 2023’te 45 şirketle 4 günlük çalışma haftasını test etmeye başladı. Benzer şekilde, Portekiz, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi ülkeler de bu modele geçiş yaparak testler gerçekleştirildi. Belçika ise bu modeli resmileştiren ilk ülke oldu. Şubat 2022 itibarıyla, Belçika’daki çalışanlar haftada 5 gün yerine 4 gün çalışarak aynı maaşı almaya başladı.
Ülkemizde ise bir teknoloji şirketinin 4 günlük çalışma modelini denediğini biliyoruz. Bu denemenin sonuçları çarpıcı oldu. Şirketin çalışanlarıyla yaptığı ankete göre, 4 günlük çalışma haftasının çalışan bağlılığını, üretkenliğini, motivasyonunu ve iş-yaşam dengesini yüzde 85 gibi büyük bir oranın üzerinde artırdığı belirlendi.
Firmalar başarı için nelere dikkat etmeli?
4 günlük çalışma haftasının potansiyel faydalarını en üst düzeye çıkarmak isteyen firmalar, çalışan memnuniyetini artırırken iş sonuçlarını da iyileştirebilirler. Bunun için yapılması gerekenlerin başında; elbette ki deneme sürelerinin uygulanması geliyor. Dört günlük çalışma haftası, çalışanların iş-yaşam dengesini iyileştirmek için bir fırsat olarak kullanılmalı. Çalışma günleri azalsa bile, çalışanların aynı maaşı ve yan hakları alması sağlanmalı. Gereksiz toplantıları azaltarak daha bağımsız ve verimli bir çalışma düzeni oluşturulmalı. Çalışan verimliliği, memnuniyeti, zihinsel sağlık ve işten ayrılma oranları düzenli olarak takip edilmeli. Çalışanların iş yüklerini kendilerinin yönetmelerine olanak sağlayarak güven ve bağımsızlık kültürü oluşturulmalı. Çalışanların dört günlük sürede işlerini daha hızlı tamamlayabilmeleri için yapay zeka ve diğer teknolojileri kullanarak verimlilik artırılmalı. Açık bir iletişim ortamı kurularak, çalışanlara beklentiler, performans ve iş politikalarındaki değişiklikler hakkında net bilgiler verilmeli. Şirket genelinde çalışma haftası stratejisi tüm departmanlar için uyumlu hale getirilmeli yani tutarlılık sağlanmalı.
Hibrit modelde geri dönüş sinyalleri
Bu noktada pandemiyle birlikte zorunlu başlayıp giderek yaygınlaşan hibrit çalışma modelinden de kısaca bahsedelim. Teoride pek çok firma bu modele uyum sağlamış görünse de çok önemli firmalardan geleneksel çalışma sistemlerine geri dönüş sinyalleri duymaya başladık. Hibrit model çalışanlar için olduğu kadar firmalar açısından da avantajlı olarak değerlendirilse de artık bazı firmaların ofiste geçirilen süreleri artırma kararı aldığını biliyoruz. Örneğin son olarak e-Ticaret devi Amazon’un CEO’su Andy Jassy, kurumsal çalışanlarına 2025yılı itibarıyla haftanın 5 gününü ofiste geçirmeleri talimatını verdi. Daha önceleri, Amazon’un kurumsal çalışanları haftada en az 3 gün ofiste olacak şekilde çalışıyordu. Jassy, Amazon’un bu değişiklikleri kurumsal kültürünü güçlendirmek ve çevik kalmasını sağlamak için yaptığını açıkladı.
Özetle, çalışan memnuniyeti ve iş verimliliği üzerinde olumlu etkileri olduğu öngörülen haftalık 4 günlük çalışma modeli denemeleri şimdilik pek çok sektörde dönüşüm potansiyeli taşısa da hibrit modelde olduğu gibi zamanla etkisi azalan bir rüzgar olma ihtimalini de iş dünyası göze almalı. Bu akımın gelecekte yaygınlaşıp yaygınlaşmayacağını ise bize elbette ki elde edilen deneyimler yani zaman gösterecek.
İş dünyasında geleneksel sistemlere dönüş kaçınılmaz mı?