
Şanlıurfa’nın dinamik iş dünyasında dikkat çeken isimlerden biri olan genç girişimci iş insanı Müslüm Gülhan, erken yaşlarda iş hayatına atılarak gıda sektöründe önemli adımlar attı. Gülhan, kaliteli ürünler ve yenilikçi yaklaşımlarla faaliyetlerini sürdürdüklerini söylüyor.
Müslüm Gülhan, 1980 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Ailesinin ortanca çocuğu olarak büyüyen Gülhan, ortaokuldan sonra liseye devam etmeyip, iş hayatına atılmayı tercih etti. Eğitim hayatının sona ermesinin ardından, babasının esnaflık yaptığı gıda sektöründe çalışmaya başladı. Babasıyla birlikte geçirdiği yıllar, Gülhan’ın kariyerinde önemli bir temel oluşturdu. Aile işine erken yaşta dahil olması, ona iş hayatının dinamiklerini öğrenme fırsatı sundu.
Hem yerel hem de ulusal düzeydeki başarılarıyla dikkat çeken Müslüm Gülhan ile iş hayatındaki deneyimlerini, toplumsal sorumluluk anlayışını ve gelecekteki projelerini konuştuk.
2001 yılında kendi ismiyle kurduğu firma, Müslüm Gülhan’ın iş hayatındaki ilk bağımsız adımıydı. Başlangıçta sadece gıda sektöründe faaliyet gösteren Gülhan, zamanla sebze, restoran ve fıstık imalatı gibi farklı alanlara yöneldi. Son beş yılda, fıstık üretimi ve imalatı üzerine kurduğu tesisle, sektörde kendine sağlam bir yer edindi.
Müslüm Gülhan’ın gıda sektöründeki faaliyetleri büyük bir çeşitlilik arz ediyor. Toptan gıda satışları yaparak, %90 oranında kamu kuruluşlarına hizmet veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve askeriyeye yapılan bu satışlar Gülhan’ın güvenilirliğini artırdı. Ayrıca, deprem bölgelerinde de çeşitli iş birlikleri gerçekleştirerek toplum hizmetine katkıda bulundu.
Şanlıurfa’da gıda sektöründeki faaliyetlerine yönelirken, sebze ve şarküteri alanında da kendine yer buldu. Kendi markasıyla yalnızca kendi ihtiyaçlarına yönelik hizmet veren Gülhan, yüksek kaliteli malzemeler kullanarak, müşteri memnuniyetini ön planda tutuyor. Restoran alanına girişi de bir merakla başladı; aile restoranındaki deneyimleri ve İstanbul’daki iş ortakları ile gerçekleştirdiği iş birlikleri, bu alandaki adımlarını şekillendirdi.
Müslüm Gülhan, lahmacun konusunda Türkiye’nin en iyi restoranlarından biri olduklarını belirtmekte. Kullandıkları her malzemenin kendi üretimleri olduğunu, bu nedenle lezzetlerinin ve kalitelerinin diğerlerinden farklı olduğunu ifade ediyor. “Lahmacunun en önemli malzemesi biberdir. Baharat miktarı az olmalı ve soğan elle çekilmelidir” diyen Gülhan, lezzet sırlarını paylaşmaktan çekinmiyor. İnce hamur ve taş fırında pişirilmesi gerektiğini vurgulayarak, lahmacunun özünü korumanın önemine dikkat çekiyor.
Gıda güvenliği konusundaki endişelere de değinen Gülhan, Türkiye’deki denetimlerin yetersiz olduğunu savunuyor. “Denetimler sadece yüzeysel kalıyor; üretim aşamasının daha detaylı incelenmesi gerekiyor” diyor. Bu konudaki düşüncelerini ifade ederken, sektörün güvenilirliğinin artırılması için gerekli adımların atılması gerektiğine inanıyor. Sektördeki olumsuz durumların önlenmesi için daha sık denetim yapılması gerektiğini belirtiyor.
Müslüm Gülhan’ın İstanbul Sarıyer’deki restoranı ise taze balık ve çeşitli meze seçenekleriyle öne çıkıyor. Gülhan, İstanbul’daki restoranlarının sayısını artırmayı düşünmediğini, fakat başka şehirlerde yeni şubeler açmayı hedeflediğini belirtiyor. Ayrıca, Kapadokya’da bir otel projesi üzerinde çalıştığını ve 2025 yılında faaliyete geçireceğini açıkladı. Otele ait 12 odanın, otantik bir yapı ile inşa edileceğini ve burada farklı bir mutfak deneyimi de sunacaklarını ekliyor.
Müslüm Gülhan, aile şirketinin 55 kişilik bir istihdam sağladığını, her ailenin farklı sektörlerde aktif olduğunu belirtiyor. Kendi işine bağımsız olarak yönelmesine rağmen, aile bireyleriyle sürekli bir dayanışma içinde olduklarını ifade ediyor. Fıstık ve hayvancılık gibi yeni projelerle, kendi üretimlerini ön planda tutmayı hedefliyor.
Müslüm Gülhan, Şanlıurfa’nın ekonomik durumunu da değerlendirirken, şehrin sanayileşme açısından geri kaldığını vurguluyor. Gülhan, “Gaziantep ile aramızda 140 yıl var” diyor ve bu durumun, Şanlıurfa’nın potansiyelini yeterince değerlendiremediğini ifade ediyor. Ekonomik geri kalmışlığın yanı sıra, sosyal hayatın da sınırlı olduğunu, gençlerin sosyalleşmek için çevre illere yöneldiğini belirtiyor.
Göç olgusunu da ele alan Müslüm Gülhan, Şanlıurfa’nın dinamiklerinin göç nedeniyle değiştiğini dile getiriyor. Gelen nüfusun yerleşmesiyle birlikte, sosyal yapı ve güven duygusunun zayıfladığını ifade ediyor. Gülhan, “İnsanlar artık sokaklarda özgüvensiz yürüyor” diyerek, şehirdeki olumsuz havayı dile getiriyor.
Müslüm Gülhan, gıda sektöründeki tecrübesiyle sadece kendi işini değil, aynı zamanda bölgesel kalkınmayı da önceliklendiren bir girişimci. Ailesinin mirasını devralarak, kalite ve inovasyona dayalı bir iş modeli oluşturmuş durumda. Müslüm Gülhan, gıda güvenliğinin önemine vurgu yaparak, sektördeki zorluklara karşı duruşunu kararlılıkla sürdürdüğünün altını çiziyor. Kendi markasını yaratırken, hem Şanlıurfa’nın hem de Türkiye’nin potansiyelini göz önünde bulundurarak hareket ettiklerini söylüyor Gülhan..
Restoranlarında kullandıkları tüm malzemelerin bizzat takipçisi olduğunu söyleyen Müslüm Gülhan, “Bu şekilde hem maliyetleri kontrol altına alıyoruz hem de ürünlerin kalitesini garantiliyoruz. Bu yaklaşım, bizi sektördeki diğer işletmelerden ayırıyor. Gıda sektöründe karşılaştığımız zorluklar, bize daha iyisini yapmak için bir fırsat sunuyor. Kaliteli ürünler sunarak, tüketici güvenini kazanmak bizim en büyük önceliğimiz” dedi.
Firmanın 2025 yılına dair beklentileri ise oldukça umut verici. Müslüm Gülhan, “2024, toparlanma ve yenilikler açısından önemli bir yıl oldu. 2025’te daha dinamik bir şekilde yola çıkmayı hedefliyoruz” diyor.
Şirketin yeni projeleri arasında Kapadokya’da açmayı planladıkları otelin yanı sıra, hayvancılık ve tarım alanındaki yatırımları da bulunuyor. Müslüm Gülhan, “Amacımız, kendi üretimimizi ön planda tutarak hem yerel hem de ulusal pazarda kendimize sağlam bir yer edinmek” ifadelerini kullanıyor.
Ayrıca, Şanlıurfa’nın ekonomik kalkınması için el birliğiyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Müslüm Gülhan, “Bu şehir, büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli değerlendirmek için birlikte çalışmalıyız. Gençlerimizi burada tutmak ve onlara fırsatlar sunmak, hepimizin sorumluluğu” şeklinde konuşuyor.
Müslüm Gülhan’ın hikayesi, sadece bir iş insanının başarı öyküsü değil; aynı zamanda bir bölgenin kalkınması için atılan adımların da bir yansıması. Girişimciliği ve toplumsal sorumluluğu bir arada yürütmesi, ona yalnızca iş dünyasında değil, toplumda da saygın bir yer kazandırıyor. 2025 yılı, Gülhan Gıda için yeni başlangıçlar ve umut dolu projelerle dolu bir dönem olacak gibi görünüyor.
Gıda sektörüne adım atarken en büyük motivasyonunuz neydi?
Ailemizin mirasını yaşatmak ve kendi işimi kurma arzusu, en büyük motivasyonum oldu. Babamın işini devam ettirmek ve daha ileriye taşımak istedim.
Restoranlarınızda kullanılan malzemelerin kalitesini nasıl sağlıyorsunuz?
Kullandığımız tüm malzemeleri kendimiz üretiyoruz. Bu sayede hem kaliteyi kontrol edebiliyoruz hem de müşterilerimize en iyi hizmeti sunabiliyoruz.
Gıda güvenliği konusundaki düşüncelerinizi aktarır mısınız?
Gıda güvenliği çok önemli bir konu. Denetimlerin daha sık ve detaylı yapılması gerektiğini düşünüyorum. Üretim aşamasına odaklanmalıyız.
Gelecek projeleriniz arasında neler var?
Kapadokya’da bir otel projemiz var. Otantik bir yapı ve farklı bir mutfak deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Ayrıca hayvancılık projeleri üzerinde çalışıyoruz.
Şanlıurfa’nın ekonomik gelişimi için ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Şanlıurfa’nın sanayileşmesi için yerel üretime destek verilmesi ve gençlerin burada kalmalarını sağlayacak sosyal ve ekonomik fırsatlar yaratılması gerekiyor. Birlikte hareket etmeli ve potansiyelimizi değerlendirmeliyiz.
Fıstık üretimi üzerine kurduğunuz tesis hakkında bilgi verir misiniz?
Fıstık, hem yerel hem de ulusal pazarda önemli bir ürün. Tesisimiz, üretimden paketlemeye kadar tüm aşamaları kontrol etmemize olanak sağlıyor, bu da kaliteyi artırıyor.
Aile şirketinizin gelecekteki hedeflerinden bahseder misiniz?
Aile şirketimiz, büyümeye devam etmeyi ve farklı sektörlere açılmayı hedefliyor. Aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerine daha fazla katkıda bulunmayı planlıyoruz.
Gıda sektöründe karşılaştığınız en büyük zorluklar neler?
Rekabetin artması ve gıda güvenliği ile ilgili endişeler, sektördeki en büyük zorluklar arasında. Ancak bu zorluklar, yenilikçi çözümler üretmemiz için bir fırsat oluşturuyor.