
İnsan kaynakları şirketleri ve bağımsız kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalara göre yeni nesil iş tercihleri ve iş dünyasındaki gelişmeler insan kaynakları anlayışını önemli ölçüde değiştirdi. Araştırmalar, hizmet sektöründe çalışan bağlılığının yüksek olduğu şirketlerde misafir memnuniyetinin %30 oranında daha fazla olduğunu, çalışanlarının memnuniyetinin %5 artması durumunda misafir memnuniyetinin %10’dan fazla artabileceğini ve %20 daha az çalışan devir hızına sahip olduklarını gösteriyor.
Global Wellness Institute tarafından yapılan bir araştırma ise çalışan mutluluğu ve iş yerinde refahı teşvik eden şirketlerin %25’e kadar daha yüksek verimlilik elde ettiğini ortaya koyuyor. Tüm bu araştırmaları değerlendiren insan kaynakları sektörü ise son yıllarda çalışan mutluluğu üzerine daha fazla odaklandı. Hizmet sektöründe çalışan bağlılığı oluşturmak, işletmelerin uzun vadeli başarısında kritik bir rol oynuyor.
Günümüz insan kaynakları anlayışında artık çalışanların mutluluğu doğrudan iş verimliliği ve misafir memnuniyeti ile ilişkilendiriliyor. Özellikle otelcilik gibi misafir memnuniyetinin her şeyden önce geldiği bir sektörde, çalışanların bağlılığı ve motivasyonu, sunulan hizmetin kalitesini doğrudan etkiliyor.
Personel memnuniyeti ve aidiyeti, işletmelerin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir unsur. Çalışanların mutluluğunu önceliklendiren işletmeler misafir memnuniyetini de artırarak rekabet avantajı elde ediyor.
Mutlu ve motive çalışanlar, şirkete daha uzun süre bağlı kalıyor ve misafirlerle kurdukları ilişkiler daha samimi ve uzun ömürlü olabiliyor. Misafirlerin de tanıdık yüzlerle karşılaştığı, güven duyduğu bir ortamda bulunmaları, onların otelden memnun ayrılma oranını artırıyor. Artık çalışanların mutluluğu doğrudan iş verimliliği ve misafir memnuniyeti ile ilişkilendiriliyor.
Bu da işletmelerin performansı ve gelirlerine olumlu yansıyor. İnsan kaynakları yönetiminde son yıllarda önemli değişimler yaşandı. Özellikle çalışan bağlılığı ve mutluluğu konularına çok daha fazla önem verilmeye başlandı. Eskiden insan kaynakları yönetimi daha çok işe alım, ücretlendirme ve idari süreçlerle sınırlıydı, sadece çalışanların işte kalma süreleri ve performansları önemli görülürdü.
Ancak günümüzde çalışanların sadece profesyonel becerilerine değil, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarına da önem verilmesi gerektiği fark edildi, mutlulukları en az iş sonuçları kadar önemli hale geldi. İnsan kaynakları yönetimi artık daha fazla kişiselleştirilmiş, esnek çalışma şartlarına, kişisel gelişim fırsatlarına ve zihinsel sağlık desteğine odaklanan bir yapıya dönüştü.
Çalışanların kariyer yollarını şekillendirme, gelişimlerine yatırım yapma ve onları destekleyen bir iş kültürü oluşturma hedefi artık çok daha ön planda. Çalışanlar da iş-yaşam dengesini koruyabilecekleri, iş saatlerini daha özgürce yönetebilecekleri ve ihtiyaç duyduklarında esneklik sağlayan şirketleri tercih ediyorlar.
* * * * *
İŞ DÜNYASININ EN ÖNEMLİ SORUNU: ÇALIŞANLARA AYRIMCILIK!
Etik bildirim yönetimi ve raporlama hizmetleriyle sektörün lider markası olan SpeakHub, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ilkelerine uyarak, tarafsız ve bağımsız bir şekilde iş etiğine aykırı bildirimleri değerlendirerek objektif şekilde hazırladığı Kurumsal Etik Trendleri Raporu’nu düzenli bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyor. Çalışanların bildirimleriyle oluşturulan bu raporla kurumlar, kurum çalışanları ve kurum yöneticilerinde iş etiğiyle ilgili farkındalık ve insan kaynaklarında verimlilik yaratıyor.
2023 yılında alınan bildirimlerin konu başlıklarında yer alan ayrımcılığın oranı yüzde 16.9’dan 2024 yılında yüzde 31,6’ya yükseldi. En çok bildirimde bulunan konu başlıklarının ikinci sırasında yüzde 19,4 ile çalışma saatleri ve izin haklarıyla ilgili haksız uygulamalar bulunuyor. Son olarak çalışanların memnun olmadığı diğer bir konu ise yüzde 17,1 ile çalışan kaynaklı hırsızlık, yolsuzluk, dolandırıcılık, sahtecilik ve hilekarlık olarak raporda yer alıyor. Farklı konulardan yapılan şikayetlerin oranı ise yüzde 31,9 olarak göze çarpıyor.
Rapordaki verilerin sektörel dağılımına bakıldığında en çok bildirim yapan sektörün perakende olduğu göze çarpıyor. İlgili sektörden bildirim yapan çalışanların oranı yüzde 49,1 olarak yer aldı. Perakende sektörünü yüzde 19,0 ile grup şirketler izlerken, bu dönemde en az bildirim yüzde 13,2 ile hızlı tüketim sektöründen yapıldı. Grup şirketlerindeki bildirim oranı ise geçen yıla göre %14 arttı.
2024 yılının üçüncü çeyreğinde yapılan bildirimlerde en çok kullanılan iletişim kanalı yüzde 42,01 ile telefon oldu. Telefon bildirimlerini yüzde 41,74 ile web üzerinden yapılan bildirimler takip ederken; üçüncü sırada yüzde 17,6 ile e-posta bildirimleri yer aldı. Bu yılın ilk üçüncü çeyreğinde bildirim yapan çalışanların %46,8’i kimlik bilgilerini açıkça paylaşırken, %53,52’si anonim kalmayı tercih etti.
Önemli kurumlardan gelen bildirimlerde en çok dile getirilen konular arasında ayrımcılık yer alıyor. İşyerinde nezaketsizlik ve kötü muamele üzerine yaptığımız incelemeler, bu tür durumların mağdurlar, tanıklar ve şirketler üzerinde çeşitli olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Kurumlar, sadık ve mutlu çalışanlar istiyorsa, ayrımcılığı ortadan kaldırmayı öncelikli bir hedef haline getirmeli. Aksi takdirde, bu tür sorunlar başka problemleri de beraberinde getirebilir.
Çalışanlar, işyerinde ayrımcılık, nezaketsizlik ve kötü muamele gibi konuların nasıl ele alındığını yakından takip ediyor. Bu sorunların çözümü için öncelikle etik süreçlerin doğru şekilde yapılandırılması ve işletilmesi gerekiyor.
Sevgi ve ışığın birlikteliği sizlerle olsun.