2024 yılında oyun kurucu merkez bankaları enflasyonla mücadele ederken, petrol dinamikleri enflasyon görünümü açısından belirleyici bir unsur oldu. Belirsizlik ve risklerin varlığını hissedebileceğimiz 2025 yılında da petrol görünümü enflasyon üzerinde etkili olmaya aday bir unsur.
Petrol fiyatlarının 100 dolar seviyesinin üzerine çıkması ve bu seviyelerde uzun süre kalması, küresel enflasyon açısından olumlu olmayabilir.
Özellikle, son birkaç yıldır merkez bankalarının uyguladığı sıkı para politikalarının ardından 2025 yılında faiz indirimlerine geçiş hazırlıkları yapıldığı bir dönemde, yeniden yükselen enflasyon, merkez bankalarının karar alma süreçlerini karmaşık hale getirebilir.
Bu bağlamda, petrol piyasalarındaki arz-talep dengesi, jeopolitik riskler ve küresel büyümeye yönelik tehditler, 2025 yılında yakından takip edilmesi gereken temel faktörler olarak öne çıkıyor.
Donald Trump’ın yeniden sahneye çıkmasıyla birlikte riskler, belirsizlikler ve ticaret savaşlarının yeniden gündeme geleceği sinyalleri alınmaya başlandı. Özellikle Trump yönetiminin Çin’e yönelik uygulamayı planladığı yeni vergi tarifeleri, Çin’in ekonomik büyümesini kademeli olarak olumsuz etkileyebilir ve piyasalardaki algıyı şekillendirerek petrol talebini baskılayabilir. Geçmiş yıllarda bu tür etkilerin petrol fiyatları üzerindeki yansımalarını dönemsel olarak görmüştük. Bu yıl petrol fiyatlarının zaman zaman 70 dolar seviyesinin altına inerek dip seviyelerde kapanış yapması, fiyatlardaki geri çekilme eğiliminin devamına neden olabilir.
Öte yandan stratejik petrol rezervlerine sahip ülkelerin jeopolitik gerilimlere dahil olması, petrol fiyatlarının yukarı yönlü bir hareket sergilemesine destek sağlayabilir. Bunun yanında, ulaşım, turizm ve seyahat sektörlerinde olası kısıtlamalar, petrol fiyatları üzerinde baskı yaratabilecek diğer önemli faktörler arasında yer alıyor. Güçlü dolar temasının Trump yönetimiyle birlikte yeniden belirginleşmesi, küresel petrol talebinde düşüşe neden olabilir.
Tüm bu gelişmelerin yanı sıra, petrol fiyatlarını yönlendiren unsurlar arasında sadece talep faktörleri değil, aynı zamanda arz tarafındaki gelişmeler de büyük rol oynayabilir. Özellikle OPEC+ ülkelerinin üretim politikaları, petrol fiyatlarını belirleyen en önemli faktörlerden biri oldu. OPEC+ tarafında Eylül 2024 itibarıyla arz kesintilerinin kademeli olarak kaldırılması planlanıyordu ancak 5 Aralık 2024 tarihinde gruptan yapılan açıklamada, üretim kesintilerinin 2026 sonuna kadar uzatıldığı belirtildi. OPEC’ten yapılan duyuruya göre, üye ülkelerin toplam üretim miktarının 2025 ve 2026 için günlük 39 milyon 725 bin varil olacağı bildirildi.
Yapılan düzenlemelere göre, grup günlük 2 milyon varillik üretim kesintisini 31 Aralık 2026’ya kadar sürdürecek. OPEC+ üyelerinin bu kararı, petrol fiyatlarını destekleyen güçlü bir unsur olarak öne çıkıyor. Bu karar, küresel arzın sınırlı kalmasıyla birlikte, petrol fiyatlarının yükselmesine veya mevcut seviyelerde dengelenmesine katkı sağlayabilir. Bu nedenle, 28 Mayıs 2025’te yapılacak bir sonraki OPEC toplantısı hem arz hem de fiyatlar açısından kritik bir dönemeç olacaktır.
Özetle, petrol fiyatlarını etkileyen bu çok yönlü dinamikler, 2025 yılını enerji piyasaları açısından oldukça hareketli bir yıl haline getirecek gibi görünüyor. Bu dönemde hem piyasa aktörlerinin hem de politika yapıcıların gelişmeleri dikkatle izlemesi gerekecek.