
“Tazminat ödemek işin en kolayı; esas olan, güvenli bir gelecek inşa etmektir” diyen Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı ve Türkiye Sigorta Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar, sigortacılığın sadece tazminat ödeme işi olmadığını söylüyor ve ekliyor; “Asıl mesele, riskleri en baştan önlemek ve kaçınılmaz olanların etkisini en aza indirmektir. Önemli olan, zararı karşılamadan önce onu yönetmek ve en kötü sonuçları engellemektir.”
Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, sigorta sektörünün mevcut durumundan, zorunlu ve isteğe bağlı sigortalardaki eksikliklerden, Türkiye ekonomisi ile uyumsuz sigortalılık oranlarından, sektörün sürdürülebilirliği ve ürün çeşitliliğinden, yenilikçi yaklaşımlardan ve Maher Holding’in sigortacılık ekosistemine kadar pek çok konuyu ele alıyor.
Maher Holding’in sigortacılık sektöründeki yolculuğunun 2017’de Quick Sigorta ile başladığını söyleyen Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Hemen ardından 2018’de de Corpus Sigorta ve geçen yılda Quick Hayat Sigorta’yı devreye aldık. 81 ilde faaliyet gösteren 8000 den fazla acentemiz, anlaşmalı servislerimiz, yetkili satıcılarımız, anlaşmalı olduğumuz hastaneler, hukuk bürolarımız ile Türkiye’nin her köşesinde uçtan uca temsil ediliyoruz” dedi ve ekledi: “,Maher Holding Sigorta Grubu geçen yılı, Quick Sigorta’nın 30.2 milyar TL, Corpus Sigorta’nın 8.1 milyar TL prim üretimiyle toplamda 38.3 Milyar TL civarında bir üretimle kapattı. Türkiye’de ilk on sigorta şirketi arasında, Quick Sigorta dokuzuncu sırada yer alırken Maher Holding Sigorta Grubu ilk 5 de yer almaya devam etti. Ancak asıl önemli olan, öz kaynak büyüklüğümüz ve uzun vadeli stratejik yaklaşımımızdır. %100 yerli sermaye ile 7 yıllık genç bir şirket olmasına rağmen, Türkiye’deki bağımsız sigorta grupları arasında özsermaye büyüklüğünde ilk beşte yer almayı başardık. Bu başarı, şirketin sadece rakamsal büyüklüğüne değil, aynı zamanda profesyonel kadrosuna ve sektörün deneyimli isimlerini bünyesinde toplamış oluşuna da dayanıyor. Quick Sigorta; tüm branşlarda faaliyeti olan, bireysel ve teknolojik sigortacılık alanında güçlü bir varlık. Corpus Sigorta ise; önleyici sigortacılık anlayışıyla, kurumsal, endüstriyel ve ticari sigorta alanlarında faaliyet gösteriyor.”
“2025 yılı içerisinde halka arz planımız var” diyen Ahmet Yaşar, ayrıca; Avrupa’da sigorta şirketi kurma girişimlerinin olduğunu da aktardı. Yaşar, “Kurulduğumuz günden itibaren, ilk önceliğimiz müşteri memnuniyeti oldu. Müşteri ilişkileri departmanımızı, sigortalılarımızın haklarını korumak ve onların bize emanet ettiği parayı layıkıyla ve onların öncelikli memnuniyetiyle yönetmek için ilk gün kurduk. 6 milyon civarında yaşayan poliçe sayımız var müşteri memnuniyetini asla göz ardı edemeyiz” dedi.
“Sektörde ürün çeşitliliğimiz Avrupa ile karşılaştırıldığında çok geride değil” diyen Ahmet Yaşar, Grup olarak dijitalleşme alanında da önemli adımlar atıldığını; hem hayat sigortası ürünlerinde, hem de yenilikçi sigorta çözümlerinde teknolojiyi etkin kullanarak sektörün geleceğine yön verdiklerini söylüyor.
Türkiye’nin sigortalılık oranlarını değerlendiren Ahmet Yaşar, konuyla ilgili şöyle konuştu; “Türkiye sigortacılık da dünyada 30. sırada yer alıyor; ancak ülke ekonomimiz dünyada 18. sırada konumlanıyor. Bu durum, sigorta sektörümüzün henüz ekonomimizin geldiği seviyeye ulaşamadığını açıkça ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl, sigortalılık oranımızı %2,30’a çıkarma başarısını gösterirken, bu yıl ise oranı %2,48’e yükselttik. Dünya genelinde ise ortalama %7’ye ulaşan oranlar, Türkiye’nin ne kadar geride kaldığını gözler önüne seriyor.
Trafik sigortalarında genel sigortalılık oranı %80 civarında seyrediyor. Ancak detaylara inildiğinde; otomobillerde sigortalılık oranı %94’e kadar çıkıyor, motosikletlerde ve traktörlerde ise sigortasızlık daha belirgin bir hal alıyor. Özellikle çiftçiler, tarlada kullandıkları traktörleri sigortalatmak istemiyor” diyor Ahmet Yaşar ve ekliyor “Sigorta sektöründe sadece zorunlu sigortalarda değil, isteğe bağlı ürünlerde de ciddi eksiklikler söz konusu.”
Dolayısıyla kasko sigortası konusunda durum daha da çarpıcı. Türkiye’de her 100 araçtan yalnızca 26’sı kaskolu. Bu durum, hem bireysel hem de kurumsal risklerin doğru yönetilemediğini gösteriyor. Araç yaşı ilerledikçe, risk ve maliyetler artıyor; dolayısıyla sigorta şirketleri bu segmentte temkinli davranıyor. Sigorta şirketlerinin, aracın yaşı ve hasar riskinin artması nedeniyle 10-15 yaş üstü araçları sigortalama konusundaki çekinceleri de bu oranı olumsuz etkiliyor.
Türkiye’nin yüksek deprem riski altında olması sebebiyle deprem sigortasına da değinen Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Japonya’da deprem sigortalılık oranı %60 civarında seyrediyor; ancak Türkiye’de bu oran çok düşük. Deprem gibi büyük felaketlerde toplumun ve ekonominin dayanıklılığını artıracak önlemler bir an evvel alınmalı” diyor.
Ahmet Yaşar, “6 Şubat depremlerinin ardından Maraş ve Antakya’ya yaptığımız ziyaretlerde, sanayicilerin ve iş insanlarının sigortanın önemini kavradığını gördük. Artık sadece ‘deprem olursa ne yaparız?’ sorusunun ötesine geçerek, daha spesifik, örneğin; ‘fabrikamın yemek servisini veren catering firmasıyla aramızdaki hukuki ilişki ve sigortaya yansıması nasıl olacak?’ gibi sorular soruldu bizlere… Bu da, her geçen gün sigorta bilincinin arttığını gösteriyor” dedi.
“Sanayi tesislerinden esnafa kadar uzanan pek çok segmentte, sigortalılık oranları Avrupa’da çok daha yüksek. Ne yazık ki Türkiye’de, ticari işletmelerde %22 ler civarında olan sigortalılık oranı özellikle küçük ölçekli işletmelere ve esnaflara geldiğimizde bu oran %2 gibi düşük seviyelerde” diyen Ahmet Yaşar, bu durumun Türkiye’nin ekonomisi açısından büyük riskler doğurduğunu belirtiyor.
Türkiye’de 2023 yılında meydana gelen doğal afetlerde 103 milyar dolarlık ekonomik kayıp yaşandığı örneğinde, yalnızca 6 milyar dolar sigorta tarafından karşılanmış durumda. “Sigortalı olmadığı için ödenemeyen hasarları devlet, vergi ve ek bütçe ile ödüyor. Küresel ölçekte doğal afet hasarlarının %40’ı sigortalı hasar iken, Türkiye’yi rakamlara dahil ettiğinizde bu oran %30’a düşüyor. Yani, tüm ekonomik kayıpların büyük bir kısmı sigorta dışı kalıyor” diyor Ahmet Yaşar.
Sigortanın sadece maddi kayıpları önlemediğini, aynı zamanda işletmelerin devamlılığını sağladığını söyleyen Yaşar, “Sigorta şirketleri olarak, süreci esnaflarımız için olabildiğince basitleştirdik. Örneğin, 400-500 bin TL sermaye ile açılan bir manav tezgahı, sigorta sayesinde yaşanabilecek bir hasarda yeniden kurulabiliyor. Bu nedenle, sigortayı anlatırken basit ve yedekleyen bir çözüm olarak öne çıkarıyoruz” dedi.
Sigorta primlerinin, dünya ortalamasının altında seyretmesi de sektörün önemli konularından biri olduğuna değinen Ahmet Yaşar, “Deprem gibi doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak, toplumun genel güvenliğini sağlamak demektir. Deprem sonrası maliyetlerin artması nedeniyle primler yükseldi; fakat rekabetin de devreye girmesi sayesinde hala düşük seviyelerde kalıyoruz. Devlet, zorunlu sigorta fiyatlarını belirleyerek, ekstra teminatları da ekleyerek hizmet sunmamıza olanak tanıyor” diye konuştu.
Türkiye’de kentsel dönüşüm, doğal afetlere hazırlığın en önemli unsurlarından biri olarak görülüyor. Kentsel dönüşümün, deprem gibi felaketlere karşı en etkili çözümlerden biri olduğunu aktaran Ahmet Yaşar; özellikle bina tamamlama sigortasının, vatandaşların güvenli yerlerde yaşamalarını sağlamak için kritik bir araç olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Konutlarını bekleyen binlerce vatandaşımız için bu sigorta, evsiz kalma korkusunu ortadan kaldırıyor.”
Kentsel dönüşümde, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde, belediyelerin keyfi uygulamalarının büyük sorun oluşturduğunu iddia eden Ahmet Yaşar, “Bazı belediyelerde, tüm mevzuatlara rağmen, bina tamamla sigortası ya da kefalet senetleri süresiz olarak talep ediliyor. Sigorta tekniklerine aykırı bu talepler, süreci zorlaştırıyor ve sektörün gelişimini engelliyor. Özellikle sahte şirketlere ait sahte kefalet senetleri örnek olarak veriliyor. Bu durum, tüm sürecin işleyişine zarar veriyor” dedi.
Ahmet Yaşar, “Sigortacılık sadece tazminat ödeme işi değildir. Biz, önlenebilir risklerinizi önleyelim, önleyemediklerimizin kötü sonuçlarını da en aza indirgeyelim diyoruz. Quick Sigorta ve Corpus Sigorta, birbirini tamamlayan ama kendi bütünlüğüne sahip yapılar olarak sektörün farklı segmentlerinde fark yaratıyor” diyor.
2004 yılında doğalgaz sigortasını icat ederek, gömülü sigortacılığın temelini atan Ahmet Yaşar, bu ürünün sigortacılık tarihinde bir dönüm noktası olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Doğalgaz sigortası, gömülü sigorta ve bina tamamlama sigortasının ata babasıdır. Doğalgaz tesisatçılarının yaşadığı sorunları çözmek için geliştirdiğimiz bu ürün, günümüzde neredeyse her evin ve tesisin vazgeçilmez bir parçası haline geldi” dedi ve ekledi: “Ayrıca seyahat sigortaları gibi ürünler de gömülü sigorta içerisindedir.”
Sigortacılıkta sürdürülebilirliği tehdit eden en önemli unsurlardan biri, özellikle trafik sigortalarında devletin belirlediği tarifenin yarattığı sorunlar olduğunu belirten Ahmet Yaşar, “Bugün trafik sigortaları, sürdürülebilir bir modelden uzak; çünkü sürücülerin riskine göre prim belirlenmiyor. Hasar maliyetlerinin karşılanması için serbest tarifeye geçilmesi gerekiyor. Avrupa’da olduğu gibi, herkesin primi riskine göre belirlenmeli” şeklinde konuştu.
Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, “Bizim için sigorta, sadece bir tazminat ödeme işi değil; bu, ekonomimizin, işletmelerimizin ve vatandaşlarımızın geleceğini güvence altına alan, uzun soluklu bir stratejidir. Her bir prim, aslında ülkemizin geleceğine yapılan bir yatırımdır. Tüm zorluklara rağmen, doğru stratejilerle sektörün geleceğinin parlak olduğuna inanıyor ve yatırımlarımıza devam ediyoruz” dedi.