2017 yılında ABD Başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump, Amerika’nın çıkarlarını koruma amacını vurgulayarak neredeyse dünyaya savaş açtı. Kimi ülkelerden istediğini elde etti kimilerini ise pazarlık masasında bıraktı. Tüm bunları yapma amacını “Daha büyük bir Amerika” sloganının yanına iliştirdi. Piyasa bu huzursuz durumdan hoşnut olmadı ancak hiç kuşkusuz ki en büyük endişeyi ABD Başkanı Trump’ın Çin’i pazarlık masasına davet etmesiyle oldu.
Piyasalar uzun süredir ABD – Çin ticaret savaşlarıyla sancılı bir dönem yaşıyor. Peki bu güç savaşı ne zaman ve nasıl başladı?
İlk adım ABD’den geldi. 22 Ocak 2018’de Çin’den ithal edilen çamaşır makinesi ve güneş pili ithalatlarına tarife uygulandı. Yaklaşık iki ay sonra, 8 Mart’ta ABD, tüm ülkelerden ithal edilen çelik ve alüminyuma tarife uygulandı. Çin ise bu tarife adımlarına karşılık olarak 2 Nisan 2018’de 3 milyar $’lık ürüne tarife uyguladı ve 17 Nisan’da 1 mlr $’lık sorgum ithalatı için anti damping tarifelerine başladı. 25 Mayıs’ta ABD, ZTE’ye 1.3 mlr $ para cezası ve diğer para cezalarının uygulanacağını belirtti.
2018 yılı başından itibaren başlayan bu adımlar sonrası karşılıklı tarife savaşları başlamış oldu. 15 Haziran’da her iki ülke 50 mlr $’lık ürüne %25 oranında tarife uyguladı. 6 Temmuz’da 34 mlr $’lık ürüne %25 oranında karşılıklı tarifeler gelirken 23 Ağustosta 16 mlr $’lık ürüne %25 oranında karşılıklı tarifeler uygulandı. Böylelikle Dünya’nın iki önemli ülkesinde ticaret savaşı en üst seviyeye taşınmış oldu. Bunun üzerine 24 Eylül’de ABD 200 mlr $ Çin ihracatına %10 tarife uygulamasıyla ticaret savaşlarında akut döneme geçilmiş oldu. Çin ise ABD’nin bu adımından sonra artış seçeneği ile 60 mlr $’lık ürüne %5- %10 tarifeyle aynı şekilde karşılık verdi.
Aralık’ta G20 zirvesinde ABD Başkanı ile Çin Başkanı bir araya geldi. Bu görüşme sonrası iki lider doksan günlük süreliğine bu tarifeleri askıya aldığını bildirdi ve yeni tarifeler durduruldu. Böylelikle 2018 Ocak – 2019 Mart arasında herhangi bir tarife savaşı izlenmedi ve bu konuda görüşmeler yapılması konusunda mutabık kalındı. 1 Mart 2019 yılında her nasıl oduysa ABD Başkanı Trump doksan günlük süreyi uzatma kararı aldı. Ta ki 5 Mayıs tarihine kadar… Trump, 5 Mayıs’ta 325 mlr $’lık Çin ürününe tarifeleri %25 düzeyinde yükseltme niyetini duyurdu ve 10 Mayıs’ta 200 mlr $’lık Çin ürününe tarifeleri %25 oranında yükseltti. Hemen Çin’den karşılık geldi 60 mlr $’lık ABD ürününe %25 tarife artırıldı ve 1 Haziran’a kadar bu tarifelerin etkili olacağı duyuruldu. Son gelişmede ise ABD 1 Ağustosta 1Eylül’den geçerli olmak üzere 300 mlr $ değerindeki Çin ürününe ek %10 tarife uygulayacağını duyurdu.
Tarife savaşlarında kronolojik olarak süreç bu şekilde işlerken son bir aylık dönemde faz 1 anlaşmasının yapılacağına yönelik neredeyse her gün bir açıklama geliyor. Sakız gibi uzayan Faz1 anlaşmasının ne zaman ve nerde imzalanacağına yönelik net bir açıklama henüz bulunmuyor. Ancak bu anlaşmanın 2019 içinde yapılması halinde dahi 2020 yılında bu sefer Faz-2 ve/veya Faz-3 anlaşmasına yönelik beklentiler oluşacak gibi duruyor.
Bütün bu süreçte piyasalar oradan oraya sürüklenirken önemli ölçüde fiyatlamalar oluştu. Ancak şunu belirtmeliyim ki Trump’ın azil süreci devam ediyor. Bu konuda karar mercii Senato olacağı gibi Cumhuriyetçilerin baskınlığı azil sürecindeki endişeleri yapıştırıyor. Ancak azil konusu 6 Kasımda seçime gidecek bir başkanın hiçte istemediği bir durum. Dolayısıyla Trump’ın atacağı adımları çok iyi tartması gerek. Çünkü Trump’ın karşısında güçlü rakipler var. En son Michael Bloomberg’un adaylığını koyacağını açıkladı. Görünüşe göre Trump’ın sıkı bir kampanyaya ihtiyacı olacak. 2020 yılında Trump’ın Çin’e yönelik nasıl bir tavır alacağı şimdilik Çin’in ne kadar taviz vereceğine bağlı gibi duruyor. Ancak ABD – Çin ticaret savaşlarının kati bir şekilde kapanacağa benzemiyor.
İntegral Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Seda Yalçınkaya Özer