İntegral Yatırım Araştırma Uzmanı Esra Uzun
FED TAHTINI JEOPOLİTİK RİSKLERE KAPTIRDI!
Son yazının da başlığına konu olan artan küresel riskler varlığını tam gaz sürdürüyor. Bununla beraber risklere yönelik fiyatlamalar da varlığını iyiden iyiye hissettiriyor. 2020’den bu yana fiyatlamalarda ana katalizör olan covid-19 pandemisi bitecek ve işler iyiye gidecek derken yeni riskler hayatımıza enjekte olmuş durumda. Para politikalarına yönelik beklentiler ve makro riskler ile jeopolitik riskler, küresel risk iştahı üzerinde ciddi baskı yaratıyor.
Rusya-Ukrayna meselesi yaklaşık 1 aydır piyasanın odak noktasında. Öyle ki emtialardan endekslere, kripto varlıklardan değerli metallere finansal piyasalardaki birçok varlık bu cepheden gelen açıklamalarla yön buluyor. Batılı ülkeler Rusya’yı Ukrayna’ya saldırması halinde birçok yaptırım uygulamakla tehdit ederken Rusya hala Ukrayna’ya saldırmayacağını iddia ediyor. Yazının bu kısmını detaylara boğmak istememekle beraber, Rusya’nın ne saldırdığı ne de ordusunu Ukrayna sınırından geri çektiği bu süreçte emtia tarafında en çok petrol ve buğday fiyatlarının etkilendiğini söylemek mümkün. Hal böyle olunca olay jeopolitik gerginliklerin yarattığı siyasi risklerden çıkıp enflasyon riskine de sıçrıyor.
Halihazırda aylardır tartışılan arz yönlü unsurların yarattığı enflasyona merkez bankaları para politikası ile ne kadar müdahale edebilecek sorunsalı giderek daha karmaşık hale geliyor. 2008 dahil tarihteki krizlerde petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışın rolü, 2022’de de ekonomilerin ağır darbe alabileceğine yönelik yorumlara sebep oluyor. Artan fiyatlar alım gücü üzerinde baskı yaratırken, bu durum son derece borçlu olan dünyayı borçların ödenememesi riskiyle de baş başa bırakıyor. Bu durumun farkında olan ülkeler enerji fiyatlarını düşürecek bir yol aramaya koyuldu. Bu noktada oyun değiştirebilecek en önemli gelişme İran ile sağlanabilecek bir nükleer anlaşma olabilir. Ancak bu cephede de henüz piyasaları rahatlatacak bir gelişme ortaya konmuş değil.
Fed cephesine gelecek olursak bir süre önce faiz artırımı gelecek mi sorusu 2022’de kaç kez ve kaç baz puan faiz artırımı gelecek sorusuna çevrildi. 3 ila 7 faiz artışı arasında değişik görüşler ortaya atılsa da şimdilik Mart ayında 50 baz puanlık faiz artırımına piyasa kesin gözüyle bakıyor. ABD’nin tahvil faizleri %2 yakınlarında güçlü, Dolar Endeksi 96 civarında seyrediyor. Ancak jeopolitik riskler, fiyatlamalarda Fed riskini geri planda bırakıyor. Parasal sıkılaşma sadece Fed cephesinde değil birçok merkez bankasının gündeminde yer almakla beraber yazının buraya kadar olan kısmında bahsettiğim riskler bir araya gelince bu oyunun kazananının güvenli limanlar olabileceğini ortaya koyuyor.
Ons altın Şubat ayı içerisinde 8 aydır içerisinde olduğu yatay bandı kırarak 1830 üzerine yükseldi. Hem teknik açıdan bu seviye üzerine yerleşilmesi hem de temel anlamda mevcut hikayenin de bu durumu desteklemesiyle şimdilik 1900’lere varan bir yükseliş söz konusu. Ancak artan risk ve zayıflayan risk iştahı, mevcut tabloya dair daha iyimser gelişmeler ortaya konmadıkça ons altında daha yüksek seviyelerin de görülebileceğine işaret ediyor. Bu noktada trendin yukarı döndüğünü söylemek mümkün. Hikaye ons altının 1830 üzerindeki seyrini korudukça geri çekilmeler alım fırsatı verebilir. 1870 ve 1850 seviyeleri destek olarak izlenecekken, 1930-1965-2000 seviyeleri ons altında takip edilecek sıralı direnç noktaları.
Gram altın ise 2 aydır yatay seyreden DolarTL’de yukarı yönde ivmelenme ve ons altının da yönünü yukarı çevirmesiyle güçlü bir seyir sunuyor. Gelişmekte olan ülke para birimlerinde görülen baskı ile yaz aylarında beklenen turizm gelirinin beklentilerin altında kalma ihtimali; DolarTL’de yukarı yönlü ivmenin devamına yol açabilir. Mevcut hikayede değişim olmadığı takdirde gram altında da momentum yukarıyı işaret etmekle beraber 830-900 aralığında hareket söz konusu olabilir.