Aroma, depremden etkilenen bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için ilk günden itibaren AFAD ve Kızılay koordinasyonunda su ve meyve sularını yardım tırları ile gönderiyor. Aroma Genel Müdürü Sefer Kılınç, “Afetler sonucu yaşadığımız sıkıntı ve çöküşler ile bizlerin bir adım sonrasında, aslında neler yapmamız gerektiğini artık çok net görebilmeliyiz. Başımıza her an kötü bir olayın gelebileceğini unutmamalıyız. Deprem, ekonomi, iş yönetimi, insan yönetimi konularında bilim ve gerçeklikten uzaklaşmamalı, bugünden her şeye hazırlıklı olmalıyız. Türk milleti olarak akıllı insanlarız. Sadece bahane kültürümüzü kaldırmalı, doğru ve akılcı olanı gerçekleştirmeliyiz” dedi.
Dünya markası olma hedefinde hız kesmeden ilerleyen Aroma; altı kıtada 55 ülkeye ihracatı, yeni pazarlara odağı ile sektördeki yolculuğuna devam ediyor. Aroma Genel Müdürü Sefer Kılınç ile depremi, gündem konuları içerisindeki sorunları ve Aroma’daki son gelişmeleri konuştuk.
Öncelikle, depremle büyük kayıpların yaşandığı kentlerimize yönelik aldığınız aksiyonlarla başlayalım isterseniz…
Büyük bir felaket, milletimizin başı sağ olsun. Deprem bilgisi geldiğinde Aroma çalışanları ve yakınları arasında organize olunarak yapılan yardım kampanyaları ile 3 yardım tırı Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay’a gönderildi. Su, meyve suyu, gıda, hijyen malzemeleri ve giysi gibi temel ihtiyaç ürünleri kamu kurumları ile organize şekilde çalışılarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Bu zorlu sürece destek olmak için tüm paydaşlarımız ve çalışanlarımızla afetten zarar gören bölgelere yardım etmeye devam edeceğiz. Cumhuriyet tarihimizin en korkunç depremlerinden birinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ayrıca deprem bölgesinde çalışan tüm görevlilere teşekkürlerimi sunarım.
Depremin yaşandığı kentlerimizde OSB’leri de büyük ölçüde zarar gördü. Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Sanayi kuruluşlarının da tıpkı konutlardaki gibi yapısal dönüşüme tabi olması gerektiğini belirtmekte fayda var. Burada rant değil, insanı odağa alan dönüşümler uygulanmalıdır. Kentsel dönüşüme itiraz edilmesi halinde de devlet, gücünü kullanarak ancak yasalarla zorlamadan baba rolü ile yapmalı bunu… Tabii, insanların zor durumda kalmalarını engelleyen tedbirleri de alarak… Ülkenin milli güvenliğinin riske atılmaması adına bir an evvel hareket edilmeli!
Tarım arazilerine yeni fabrikalar kuruluyor, bu alanlara bina inşa etmek ne kadar doğru sizce?
Artık insanımızın kendini eğitmesi ve bakış açımızı, kültürümüzü değiştirmemiz şart! Bilimsel yöntemlere yönelip, tam uygulanması sağlanmalı. Bu milletin gelecekte karşılaşacağı sorunları bugünden görüp, önlemleri almak gerek. Sanayi bölgesi kurulacaksa yapıya uygun alanlara kurulmalı. Sürdürülebilir yaşam olanakları yaratma ve yapılaşma, işi bilenlerle ve bilimsel çalışmaların kapsamında yürütülmeli. Artık, “deprem doğal afettir” in yanına “milli güvenlik sorunudur” cümlesini de eklemeliyiz.
Aroma için 2022 nasıl geçti ve 2023 yılında hedefleriniz neler?
2022 yılı, pandemi sürecinin ardından geldiği için ilk aylarda olumsuz etkileri sürdü. Biz, beklentilerimiz doğrultusunda Aralık ayında bütçe yaparız. 2022’yi pandemi sonrası değişkenler tam tahmin edilemediğinden, pandemi öncesine yani 2019 yılına göre düzenleyerek yola çıktık. Belirsizliklere rağmen ilk çeyrek sonrası işlerimiz toparlanmaya başladı. Hem tüketimde miktar arttı, hem de ambalajla ilgili sorunlarımız kısmi olarak çözüldü. Akabinde sistemi yeni ürünlerle besledik ve 2022 yılı ikinci çeyrekle birlikte iyi gittiğimizi söyleyebilirim.
Tabii bu arada finansmana ulaşmakla alakalı ciddi sorunlarımız oldu. Bu, iyi noktalara ulaşabilmek için önümüzdeki en büyük engeldi. İkincisi, kur politikası… Kurun geldiği nokta da bizim için rahatsız ediciydi, halen de devam ediyor. 2022 yılındaki iç maliyetlerle, TL/Euro ve TL/Dolar paritesi aynı yönde hareket etmediğinden, en büyük sorunumuz ihracatta yaşadığımız kısıtlardı. Maliyetlere katlanabilmemiz adına döviz bazında yüzde 30’a yakın zam uygulamamız gerekir, ama bu zammı ihracatta yapmak ve insanlara kabul ettirmek mümkün değil. Dolayısıyla 2022 ihracat tarafında çok sıkıntılı geçti. Ancak 2022 sonundan itibaren volüm ve ebit asal olarak hedeflerimizi yakaladığımızı söyleyebiliriz.
2023’e başlarken aslında hedeflerimiz çok yukarıdaydı, buna göre volüm hedeflerinde miktarsal hedefleri de koyduk. Fakat belirsizliklerle başladık ve 2022’deki sorunlarımız kısmi olarak devam ediyordu; finansmana ulaşmak, kurum pozisyonu ve tedarik konularında… İnsanların alım gücünün zayıflaması ve daha uygun fiyatlı ürünlere yönelmesi beraberinde tüketimdeki azalma da 2023’te de karşılaştığımız bir sorun. İç piyasadan tedarikle karton ambalajlara ulaşımda sıkıntılarımız vardı. Biz de Avrupa, Hindistan ve Çin’den çözmeye çalıştık bu sorunumuzu. Fakat devletimizin çıkartmış olduğu gümrük mevzuatındaki bir kanun maddesi ile Çin ve Hindistan’dan gelen kartonlara yüzde 25 vergi konuldu ve bu nedenle oradaki ticaretimiz de sona erdi maalesef.
Yurt dışından tedariğimiz vergi kısıtları karşısında bizi zora sokuyor. Seçimlere kadar da belirsizliklerin ciddi anlamda süreceğini, finansal sıkıntıların ve kurdaki baskının devam edeceğini öngörüyoruz. Merkez Bankası’nın 8.5 oranında faizleri var, ancak bu oranla paraya ulaşmak şu anda Türkiye’de mümkün değil. Hem özel bankalar, hem de devlet bankaları TL vermekten kaçınıyor. Merkez Bankası kısıtları sebebiyle bankaların para vermesi de güçleştirildi.
Peki, bugünkü kur ne düzeyde olmalı?
Şu anda döviz kuru 19 civarında, üzerine enflasyonu da koyduğumuzda 22-23 TL bandına geleceğini ekonomi verileri kuvvetlendiriyor. İhracat yapabilmek adına geçmiş dönemdeki maliyet, artı kur arasındaki regülasyona baktığımda da bu rakamlara geliyor olmamız lazım. Merkez Bankası’nın bu konuda gerçek kur düzeninin ne olacağına karar verip, doğru sistemi hareketlendirmeli. Ülkemizde sanayi tarafında daha çok kısıtların içerisindeyiz ve daha çok zorlanıyoruz. Devletin makro olarak elde etmek istediği noktalara gidebilmek adına çıkarmak zorunda olduğu maddeler ve kanunlar bizleri zor durumda bırakıyor.
Seçim sonrasında normalleşme süreci başlayacak mı sizce?
Gerçek ekonomik verilerle örtüşen göstergelere dönebileceğimizi düşünüyorum. İlla yukarısı değil, belki de daha aşağısı, ama gerçek dünyayla ekonomik verilerin örtüşüyor olması, ayaklarımızın yere basıyor olması lazım. Mesela daha evvel kur çok yukarı ve aşağı hareket ediyorken, ihracatta sıkıntı yaşıyorduk, ne düzeyde fiyat verebileceğimizi bilmiyorduk. Şimdi kur belli bir düzeye geldi, ama şu anda da girdi maliyetleri ile döviz kurları birbiriyle örtüşmüyor. Devlet, kurun gerçek değeri ne ise o oranda sayıyorum deyip, ihracat yapan firmalara destek vermeli. Sanayici ihracat yaptığı anda, belirlenen fiyattan farklı fiyat oluşuyor ise aradaki farkın verilmesi gerekir, bu bizi rahatlatacağı gibi devlete maliyeti bulunan döviz girdilerine de etken olacak. Sorun devam ederse de çözüm olarak kesinlikle finansman maliyetinin düşük olması lazım. Yoksa ihracat yapamayacak noktaya geleceğiz. Bu da Türkiye’nin aleyhine…
Sürdürülebilirlik adına katma değerli yeni ürün geliştirmede en önemli etkeniniz nedir?
Toplumdan farklı düşünemeyiz, ihtiyaçlarını karşılamalıyız. Aroma olarak 55 senelik geçmişimiz var. Bugüne dek mevcut üretimimiz olan şeftali, kayısı, vişne meyve sularının yanına birçok yeni ürün koyduk. İnsanlar artık farklı ürünler içmeyi arzu ediyor, bundan dolayı da Ar-Ge’mizle isteklerine cevap verecek çalışmaları yapmaya devam ediyoruz.
Toplumun özellikle şu andaki koşullarda da beklentisi uygun fiyatlı, kaliteli ürünler… Maliyeti yüksek olan ürün gruplarının sepete girme ortalaması da düştüğünden, rahat içimli, kaliteli ama uygun fiyatlı ürünleri tüketicilerimizin damak zevkine göre çıkartıyoruz.
Doğal kaynak suyunu tüketiciyle buluşturmada karton ambalajı tercih ettiniz. Ve bildiğim kadarıyla bu Türkiye’de bir ilk. Neler söylemek istersiniz?
Bizim çok çeşitli ürünlerimizin yanı sıra doğal kaynak suyumuz da bulunuyor. Tüm içecek sektörünün ihtiyacı olan ürünleri üretiyoruz. Meyve suyu tarafında üç temel ambalajımız var; karton kutu, cam ve pet…
Piyasada su için cam ve pet şişe kullanılırken, biz tamamen doğal kaynak suyumuzun ambalajlama aşamasında farklı bir inovasyon yaptık ve ambalaj olarak karton kutu kullandık. Araştırmasını da yaptık, Avrupa’da uygulanıyor. Doğayla barışık bir ürün… Cam sağlıklı doğal kabul ediyorum, ama ağır ve insanların rahatlıkla taşıyabilecekleri bir ambalaj türü değil, artı maliyetli. Ciddi çalışma ve denemelerimiz sonucunda kaynak suyumuzu çevre dostu karton ambalajlara doldurarak, tüketicilerin tercihine sunduk. Orta Doğu’da inanılmaz ölçüde karşılık buldu. Bunun yanı sıra çevresel anlamda plastik ambalaj konusunda baskıların olduğu 5 yıldızlı lüks otellere kendi marka baskıları ile doğal kaynak suyumuzu karton ambalajda veriyoruz. Bizim için en önemli nokta; geri dönüşüm, yani sistemi, çevreye en az zararlı ambalajlara doğru çevirmemiz.
Bu konuda sizi örnek alan firma oldu mu?
Doğal kaynak suyunu karton ambalaja dolduran hiçbir su firması yok, teşebbüs de etmediler. Çünkü ekstra yatırım yapmak gerekiyor, ikincisi de firmaların aseptik dolum tecrübesi çoğunlukla bulunmuyor. Aseptik dolum makinelerinin işletmesi ve doğru adaptasyonu da çok rahat değil ayrıca… Ancak, ileride yüksek ihtimalle büyük su firmaları da bizim gibi yatırım yapacaklardır diye düşünüyorum.