
Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası enerji fiyatlarındaki volatilite ve küresel enflasyonun devam ediyor oluşu gözlerin merkez bankalarına çevrilmesine sebep olmuştu. Euro bölgesinde, savaşın devam etmesinin etkisiyle yaşanan enerji fiyatları artışı ve enflasyon riski yoğun şekilde hissediliyor. Dolayısıyla, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) atacağı adımlar küresel piyasalar tarafından ilgi ve dikkatle takip ediliyor.
Euro bölgesinde enflasyonda tepe seviyesinin Ekim-2022’de %10.6 ile görülmesinin ardından yavaşlama eğilimi görüldü. Ancak, ECB uzun vadede %2 hedefine ulaşılması için parasal sıkı duruşun devam edeceğini işaret etmişti. Mayıs ayındaki toplantı için herhangi bir sözel yönlendirme yapmaktan kaçınılmıştı. ECB başkanı Christine Lagarde, Mart ayında yapılan ve 50 baz puan artırım kararı alınan toplantı sonrası yaptığı açıklamada, “Enflasyonun çok uzun süre çok yüksek kalacağı tahmin ediliyor” ifadelerini kullanmıştı.
Enflasyonun uzun vadede hedeflenen %2 enflasyon hedefine dönülmesi için ECB’nin ne gerekiyor ise yapmaya hazır olduğunu vurgulamıştı. ABD’de yaşanan bankacılık krizi sonrası Mart ayında yapılan ECB toplantısında, ECB’nin enflasyonda belirgin bir düşüş görme isteğini göstermesi bakımından oldukça önemliydi. ECB’nin Fed’e göre daha şahin tonda yaptığı açıklamalar EURUSD paritesinde yukarı yönlü bir tempo oluşmasını sağlarken, geçtiğimiz yıldan bu yana oluşan ECB faiz artırımlarını FED’e göre daha erken son verecek algısını tersine çevirmiş görünüyor. Bu duruma, ABD’de yaşanan bankacılık krizinin etkilerinin Euro bölgesine sınırlı yansıması da bir başka neden olarak gösterilebilir. Olumlu gelişmelere rağmen, ECB başkanı Lagarde’ın yaptığı konuşmada enflasyonun uzun bir süre daha yüksek kalmasını bekliyoruz açıklaması gelecek adına önemli ipuçları veriyor. Bu öngörüye sebep olan etmenlere bakıldığında faiz artırımları sonrası bölgede yaşanabilecek resesyon ihtimali, Rusya’nın Ukrayna işgaline devam etmesi sebebiyle enerji fiyatlarında yaşanabilecek volatilite olarak gösterilebilir.
Bu sebepler makro göstergelerde baskı yaratarak ECB’nin enflasyonla mücadelesini zorlaştırabilir. Euro bölgesi TÜFE verisi Mart ayında %6.9 yükselişle beklentilere paralel olarak açıklandı. Bu son bir yılda yıllık bazda en düşük oran olarak kaydedildi. Ancak gıda, alkol ve tütün enflasyonu yeniden %15,4’e yükseldi ve yılsonuna kadar yüksek kalması muhtemel görünüyor. Her ne kadar resesyon ihtimali geçtiğimiz yıl kadar yüksek olmasa da Euro bölgesinde faiz artırımlarının etkisiyle yaşanabilecek olası resesyon riski halen devam ediyor. 2022 yılının son çeyreğinde %0.0 ile büyüme kaydedemeyen bölgede, enerji fiyatlarındaki yatay seyir bölgenin resesyondan kaçınmasını sağlamıştı. Bölgede İmalat PMI verisi 2022 yılı Haziran ayından bu yana 50 eşiğinin altında bulunuyor. Mart ayı verisi 47,3 seviyesinde açıklanmıştı. Euro Bölgesinde zayıf imalat ve güçlü hizmetler sektörüne ilişkin verileri almaya devam ediyoruz.
Enerji tarafında, OPEC+’ın Nisan ayı içerisinde aldığı beklenti üstü arz kesintisi kararı sonrası petrol fiyatlarında yaşanan artış Euro bölgesindeki büyümeyi ve enflasyonu olumsuz yönde etkileyebilir. OPEC+ kararı sonrası Brent petrol fiyatları 77 USD seviyesinden 85 USD seviyesine kadar yükselmişti. Bu durum, Euro bölgesindeki enflasyon seyrini ciddi ölçüde etkileyebilir. Doğalgaz fiyatları petrol fiyatlarından ayrışmış durumda görünüyor fakat, doğalgaz gelecek kış Euro bölgesi için halen önemli bir risk yaratma potansiyeline sahip görünüyor. Mart ayı itibariyle doğalgaz stokları %56 seviyesinde bulunan Euro bölgesi önümüzdeki kışa %90 stok doluluk oranıyla girmek istiyor.
Tüm bu gelişmelere bakıldığında, makro belirsizliklerin sürdüğü Euro bölgesinde ECB enflasyonla mücadeleyi öncelik olduğunu belirtmesine rağmen siyasi ve jeopolitik riskler enflasyon ile mücadeleyi zorlaştırabilir. Goldman Sachs, ECB’nin terminal faiz oranının %3.75 olacağını öngördüğünü açıkladı. Kurumun bir önceki tahmini %4 seviyesindeydi. Tahminlerin 25 baz puan artışta ağırlık kazanmasına rağmen 50 baz puan faiz artışı ise halen masada bulunuyor.