Mayıs ve Haziran ayları Fed açısından oldukça yoğun geçti. Bazı Fed yetkililerinin faiz artışlarını durdurma konusunda yeterli ilerlemenin henüz sağlanmadığına yönelik mesajları, piyasalardaki belirsizliği artırırken Fed Başkanı Powell’dan gelen açıklamalar ve TÜFE verisi başta olmak üzere ABD’den gelen veriler, Fed’in Haziran ayında pas geçebileceği beklentisini yüzde 94,2 seviyesine kadar yükseltmişti. Ki öyle de oldu. Fed, 15 ay süren sıkılaşmanın ardından Haziran ayında piyasa beklentisi doğrultusunda faizleri yüzde 5,00 – 5,25 bandında sabit bıraktı. Fed’in bu kararında Mayıs ayı TÜFE verisinin yüzde 4,9’dan yüzde 4,0 (piyasa beklentisi yüzde 4,1 gelmesi yönündeydi) seviyesine gerilemesi ve işsizlik oranı verisinin yüzde 3,4’den yüzde 3,7 seviyesine çıkmasının etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Fed’in haziran ayındaki toplantısında, piyasaları şaşırtan önemli gelişmelerde oldu. Sene sonuna yönelik Fed yetkililerinin faiz beklentisi yüzde 5,1’den yüzde 5,6’ya revize edilirken işsizlik beklentisi yüzde 4,5’ten yüzde 4,1’e, GSYİH beklentisi yüzde 0,4’den %1,0’e ve çekirdek PCE beklentisi ise yüzde 3,6’dan %3,9’a revize edildi. Powell’ın Fed kararının ardından yaptığı konuşmada, bu yıl faiz indirimini öngören hiçbir Fed yetkilisinin olmadığını, bu yıl faiz indiriminin uygun olmayacağını söylemesi sonrası ise swap piyasalarında bu yıl faiz indirimi olmayacağı fiyatlandı. Bu yazının yazıldığı sırada piyasalar Fed’in Temmuz ayındaki faiz kararı için yüzde 74,4 ihtimalle faizleri 25 baz puan artıracağını, yüzde 25,6 ihtimalle ise faizleri sabit tutacağını fiyatlıyor.
Fed’in haziran ayında oy birliği ile faiz artırımına ara vermesi ve enflasyonda sert geri çekilme olmasına rağmen yıl sonu beklentisini yüzde 5,6 seviyesine çıkarmasında 2 ana faktör ön plana çıkıyor. Mayıs ayı TÜFE verisinde enerji kaleminde yaşanan sert geri çekilmeye ek olarak GSYİH, işsizlik, PCE ve çekirdek PCE beklentilerindeki revizyon. Powell’ın yaptığı konuşmada enflasyona dair risklerin yukarı yönlü olmasında, Çin’de devam eden teşviklerle birlikte üretimin canlı kalabileceği beklentisi ve ABD büyümesinin yukarı yönlü revize edilmesiyle birlikte enerji fiyatlarındaki düşüşün sınırlanabileceği dikkate alınmış gibi gözüküyor. Enerji fiyatlarında gerçekleşebilecek yükselişler enflasyondaki geri çekilmenin sınırlı kalmasında etkili olabilir.
Fed kararı sonrası önümüzdeki faiz kararına yönelik beklentilere baktığımız da ise beklentilerin oldukça farklılaştığını görüyoruz. DoubleLine Capital’ın kurucu ortağı Jeffrey Gundlach, yaptığı bir açıklamada Fed’in yakın zamanda faiz artırımına devam etmeyeceğine inanmadığını söylerken bazı yorumcuları ise faiz artırımına devam etmesini bekliyor. Biz ise önümüzdeki dönemde faiz artışının gelen verilerle doğru orantılı olacağını düşünüyoruz. Fed yetkililerinin görmeyi beklediği çekirdek PCE verisi başta olmak üzere ekonomide görülebilecek soğuma, Fed’in daha güvercin bir politika izlemesine neden olabilir. Buna karşın TÜFE’deki geri çekilmenin enerji fiyatlarındaki geri çekilmeyle sınırlı kalması ise Fed’in şahin tutumunun devamında etkili olacak gibi gözüküyor. Gelen verilerle birlikte bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelerin ekonomiye olan etkisi de takip ediliyor olacak. Fed sonrası açıklamalarda bulunan Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller, bankacılık sektörüne yönelik yaptığı açıklamalarda bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelerin, Fed’in faiz artışları nedeniyle zaten devam eden finansal sıkılaşmayla paralel olduğunu ve henüz bankaların kredileri dağıtma ve fiyatlandırma şekillerinde önemli bir değişikliğe işaret etmediği değerlendirmesinde bulundu.