Jeopolitik risklerin hakim olduğu bir ay geçirdik. Jeopolitik risklerin artmasıyla birlikte enerji fiyatlarının yükselmesi ise gözleri Fed’den gelecen açıklamalara çevirdi. 19 Ekim tarihinde açıklamalarda bulunan Fed Başkanı Jerome Powell, trendin üzerindeki büyümeye veya işgücü piyasasındaki sıkılığın azalmadığına dair ek kanıtlar, para politikasının daha da sıkılaştırılmasını gerektirebileceğini belirtmesine karşın “Pek çok gösterge, işgücü piyasasının hala sıkı olduğunu ancak kademeli olarak soğuduğunu gösteriyor” değerlendirmesini yaptı. Ayrıca tahvil faizlerine de değinen Powell, yüksek seyreden tahvil faizlerinin finansal sıkılaşmaya katkı sağladığını belirtti. Powell’ın konuşmalarını güvercin olarak değerlendirmekle birlikte ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin %5,0 seviyesine kadar yükselmesini de Fed’in faiz artırımlarını sınırlayıcı bir faktör olarak görüyoruz.
Faiz kararı öncesi diğer Fed yetkililerinden gelen mesajlara baktığımızda, 20 Ekim’de açıklamalarda bulunan Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic, yüzde 2’lik enflasyon hedefine vurgu yaparak “Enflasyon, şimdilik birinci iş bu” ifadelerini kullandı. New York Üniversitesi Para Piyasacıları toplantısında konuşan Dallas Fed Başkanı Lorie Logan, son verilerin ve tahvil piyasasındaki yüksek borçlanma maliyetlerinin Fed’e bir sonraki para politikası hamlesini düşünmek için alan sağladığını söyledi. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller ise politikada kesin adımlar atmadan önce daha fazla sıkılaşmaya ihtiyaç olup olmadığını tespit etmek amacıyla beklemede kalıp ekonomik verilerin takip edilmesi gerektiğini belirtti. Amerikan ekonomisindeki mevcut duruma ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı “Bej Kitap” raporunun ekim sayısında ise ekonominin kısa vadeli görünümü, ‘’genel olarak istikrarlı veya biraz daha zayıf bir büyüme sergilediği’’ şeklinde tanımlandı.
Fed yetkililerinden gelen açıklamaların ardından piyasalar 1 Kasım’da gerçekleşecek faiz kararına ilişkin %99 ihtimalle faizlerin %5,25 – %5,50 bandından sabit kalmasını fiyatlarken yılın son Fed toplantısı olan 13 Aralık tarihinde gerçekleşecek faiz kararında ise piyasalar %79,6 ihtimalle faizlerin 5,25 – %5,50 bandından sabit kalmasını, %20,2 ihtimalle ise faizlerin 25 baz puan artırılarak %5,50 – %5,75 bandına yükseltilmesini fiyatlıyor.
Artan jeopolitik gelişmelerle birlikte Fed üyelerinin güvercin tarafta kalıp, açıklanacak verileri izlemek istedikleri görülüyor. Fed yetkililerinin bu mesajlarında kararında ABD tahvil faizlerinin sıkılaştırma politikalarını destekleyebilecek seviyelere kadar yükselmesi ve artan jeopolitik belirsizliklerle birlikte enflasyonda önemli bir kalem oluşturan enerji maliyetlerinin yükselmesi etkili oldu. Önümüzdeki süreçte jeopolitik gelişmelerle birlikte Fed yetkililerinden gelecek açıklamalar takip ediliyor olacak. Jeopolitik tansiyonun yükselmesi piyasa koşullarındaki belirsizliği artırabileceğinden faiz artırım beklentilerini baskılayabilir. Bu da faizlerin daha uzun süre yüksek kalabileceği algısını kuvvetlendirebilir. Buna karşın jeopolitik risklerin azalması durumunda ise verilere odaklı bir yaklaşım daha fazla ön plana çıkabilir.