6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin üzerinden bir yıl geçti. Yeterince alınmayan önlemler ve iklim değişikliğindeki veriler daha büyük acılarla karşılaşabileceğimizin işaretlerini veriyor.
İnsan, Çevre ve Bilim…
İnsanı korumak için çevreyi, çevreyi korumak içinde bilime sıkı sıkıya sarılmamız kaçınılmazdır. Yeni dünya düzeninde çevre ve iklim değişikliklerinin insanlar üzerinde bir dizi olumlu ve olumsuz etkisi yaşanıyor. Bunlar, insan sağlığı, ekonomi, yaşam tarzı ve sosyal yapılar üzerinde farklı düzeylerde etkiler yaratıyor.
Teknolojik gelişmelerle birlikte dünyanın nasıl ve nereye evrileceği hakkında bilgiler daha da belirgin bir şekilde görülmeye başlandı. Çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek ve insan yaşamını değerli kılmak için yenilenebilir enerji, geri dönüşüm ve sürdürülebilir teknolojilere ihtiyaç var. Bu alanda zaman kaybetmeden akılcı ve rasyonel yasal düzenlemeler ve teşviklerle süreci hızlandırma mümkün olabilir. Bu akılcı ve siyaset üstü yaklaşım ve uygulamalar, aynı zamanda yeşil iş fırsatlarının artmasına ve ekonomik büyümeye de katkı sağlayabilir.
İnsan ve doğa bilinci politikaların hayata geçirilmesi ile İklim değişikliği konusundaki farkındalık artabilir ve bu durum, toplumun çevre konusunda daha duyarlı olmasını teşvik edebilir. Eğitim ve bilinçlendirme çabaları, yasal mevzuatın doğru işletilmesi durumunda, daha sürdürülebilir yaşam tarzlarına geçiş için insanları teşvik edebilir.
Temiz enerji kaynaklarının artması, hava kalitesinin iyileşmesine ve insan sağlığının korunmasına yönelik ciddi bir yol alınmasını sağlayacaktır. İklim değişikliği, tarım alanlarını etkileyebilir ve su kaynaklarının azalmasına yol açabilir. Bu durum, gıda güvenliği ve su kaynaklarının azalmasıyla beraber beslenme ve içme suyu sorunlarına neden olabilir. İklim değişikliği, bazı bölgelerdeki yaşanabilirlik koşullarını olumsuz etkileyerek göç hareketlerini artırabilir. Bu durum, göçmenlikle ilgili güvenlik, sosyal ve ekonomik sorunları tetikleyebilir, toplumsal dengeleri ve kaynakların kullanımını etkileyebilir. Bu etkiler, çevre ve iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki potansiyel etkilerinin bazılarıdır. Bu sebeple, sürdürülebilirlik ve iklim eylemi konularında uluslararası işbirliği ve önlemler alınması, bu olumsuz etkilerin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bu bilinç ve duyarlılık artık hem yönetenlerde hem de yönetilenlerde doğru bir şekilde anlaşılması ve içselleştirilmesi zorunluluk halini almıştır.
Aynı yer kürede aynı yıldızların altında yaşıyor ve aynı atmosferde nefes alıyoruz.
Kirletilmiş dünya artık herkesi olumsuz etkileyebiliyor. İşte bu gerçeğin herkes tarafından bilinmesi ve yaşanabilir bir dünya yaratmanın çabası verilmelidir.
Dünyaya yön veren üst sermaye de bu bilinçte olmalı ve etkin gücünü insan ve çevre odaklı olumlu gelişmelere dönüştürmelidir. Tehlike hepimiz için aynıdır. Afetler insan arasında ayırım gözetmez. Nereden ve ne zaman geleceği de belli olmaz. Bu nedenle daha duyarlı ve geleceği düşünmek en doğru olanıdır. İklim değişikliği konusunda artan farkındalık, insanların daha sürdürülebilir yaşam tarzları benimsemesine ve çevre dostu alışkanlıklar edinmesine de yardımcı olabilir. Bu olumlu alışkanlıklar bizi daha konforlu ve yaşanabilir sürece taşıyabilir.
Geri dönüşümde de, su ve enerji tasarrufu gibi pratikler, toplumda genel bir bilinçlenme sağlayarak çevresel etkileri azaltabilir. Bunu önemini ve insan değerini hiçe sayarsak birçok problemi de yaşayabiliriz. İklim değişikliği, şiddetli hava olaylarını ve doğal felaketleri artırabilir. Bu durum, depremler, seller, kuraklık, orman yangınları, kasırgalar gibi olayların sıklığını ve şiddetini artırarak altyapıya, ekonomiye ve insan sağlığına zarar verebilir. Bu durum, göçmenlik kaynaklı sosyal, ekonomik ve politik sorunların artmasına yol açabilir. Bu da toplumlar arasında gerilim ve kaynakların paylaşımı konusunda sorunlar doğurabilir. Bu etkiler, çevre ve iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki çeşitli yollarla etkilediği alanları temsil etmektedir. Çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle mücadele, ulusal ve uluslararası düzeyde politika ve eylemlerle desteklenmelidir. Bu sayede olumsuz etkilerin azaltılması ve gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya bırakılması amaçlanabilir.
Bilim insanları, sera gazı emisyonlarının kontrol altına alınmaması durumunda, sıcaklık artışının devam edebileceğini ve iklimde daha fazla değişiklik yaşanabileceğini belirtiyor. Bu durum, daha sık ve şiddetli doğal afetlere, kuraklıklara, sel ve fırtınalara yol açabilir.
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli can yakıcı bir felaket yaşadık. Bir yılın sonunda alınan önlemler çok yetersiz olduğu görülmektedir. Geleceği kurgulayan projelerin istenilen düzeyde yürümediğini de maalesef görmekteyiz.
Önlem almazsak çok daha acı afetlerle karşılaşacağımız bilim insanlarınca da sık sık vurgulanmaktadır. Su, ormanlar, tarım arazileri gibi doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılması ve korunması giderek daha büyük bir önem kazanabilir. Su kaynaklarının yönetimi, ormansızlaşmanın önlenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması gibi konular, gelecekte daha fazla vurgu yapılması gereken alanlar olabilir.
İklim Adaleti ve Uluslararası İşbirliği: Gelecekte, iklim adaleti ve uluslararası işbirliği daha büyük bir önem taşıyabilir. Farklı ülkelerin ve toplulukların iklim değişikliğiyle mücadelede ortak hareket etmesi, küresel sorunlara küresel çözümler bulunmasına yardımcı olabilir.
Gelecekte bizi bekleyen bu senaryolar, şu an alınan önlemler ve politikalarla şekillenecektir. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, çevre dostu politikalar benimsemek, sürdürülebilirlik ilkesini yaygınlaştırmak ve bilinçli bir şekilde kaynakları kullanmak, daha iyi bir gelecek için önemli adımlardır.
Uluslararası işbirliği ve bireysel çabalarla, olumlu bir değişim ve daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkün olabilir. Yoksa hiç var olmamış gibi yok olup gideceğiz. Var olmak için, gelecek nesillere olumlu izler bırakarak ayrılmak en doğru olanıdır.
Artık 6 Şubatlardan ders alma zamanı değil mi?