Konfor Grup İcra Kurulu Üyesi Akın Can, “Yeni tesisimizde her 30 saniyede bir yatak üretmeyi hedefliyoruz. Günlük 750 takım yatak odası veya yemek odası, koltuk grubunda ise günlük 350 takım üretim kapasitesine sahibiz. Tesisimizde ayrıca oyun alanları, futbol sahaları, voleybol alanları ve kreş gibi sosyal alanlar yer alacak. 24 saat çalışan bir merkez olmayı hedefliyoruz. 2025 bizim için sıçrama yapacağımız hedef yıl” dedi.
Türkiye mobilya sektörünün köklü oyuncularından Konfor Grup, iç ve dış piyasalarda büyüme stratejileriyle dikkat çekiyor. İzmir merkezli firma, Bağyurdu OSB’de yaklaşık 117 milyon dolarlık yatırımla kurduğu yeni tesisiyle üretim kapasitesini artırarak yurt dışı pazarlarda rekabet gücünü pekiştirmeyi hedefliyor.
Konfor Mobilya, Çetmen Mobilya ve Konfor Yatak markalarıyla tüketicilere geniş bir ürün yelpazesi sunan Konfor Grup, tasarım, dayanıklılık ve kullanıcı memnuniyetine verdiği önemle sektördeki konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Satış Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Akın Can ile yaptığımız sohbette, bu hedeflerin arkasındaki detaylara ve grubun geleceğe yönelik planlarına değindik.
Öncelikle, Konfor Park ve Yaşam Kampüsü ile ilgili bilgi alabilir miyiz sizden?
Konfor Park ve Yaşam Kampüsü Türkiye’nin mobilya ve yatak alanındaki en büyük entegre tesisi. Tek bir çatı altında tüm ev mobilyasını bu ölçekte üretebilen başka bir tesis yok. 163 bin metrekarelik kapalı alanda üretim alanları ve genel merkez bulunuyor. Ayrıca 30 bin metrekarelik yeşil alanıyla birlikte toplamda yaklaşık 200 bin metrekarelik bir tesisten bahsediyoruz. Bu da bizi alanında en büyük tesislerden biri yapıyor. Bunun yanında doğadan aldığımız ham maddemizi tekrar doğaya kazandırmak için çeşitli projeler yürütüyoruz. Örneğin, yağmur suyu geri dönüşüm ve katı atık yönetim gibi sistemlerimiz var. Yağmur suları, belirli süreçlerden geçirilerek lavabolarda ve diğer ihtiyaç alanlarında kullanılıyor. Mobilya üretiminde ortaya çıkan tüm atık malzemeler, Çevre Bakanlığı’nın onayladığı yöntemlerle yakıt olarak geri dönüştürülüyor ve enerjiye çevriliyor; üretim sırasında ortaya çıkan talaş ve toz gibi atıklar, bize ısı ve enerji olarak geri dönüyor.
Yeni güneş enerjisi sistemlerimiz de var. Çatıya monte edilecek bu sistemlerle kendi ihtiyacımızdan fazlasını üretebileceğiz. 2025 yılı sonunda tamamlandığında toplamda 117 milyon dolarlık bir yatırıma ulaşmayı hedefliyoruz. Bu yatırımın %80’i öz sermayeyle finanse edilmiş durumda. Ev mobilyası kategorisinde oldukça iddialıyız ve yeni tesisimizde her 30 saniyede bir yatak üretmeyi hedefliyoruz. Günlük 750 takım yatak odası veya yemek odası, koltuk grubunda ise günlük 350 takım üretim kapasitesine sahibiz. Tesisimizde ayrıca oyun alanları, futbol sahaları, voleybol alanları ve kreş gibi sosyal alanlar yer alacak. 24 saat çalışan bir merkez olmayı hedefliyoruz. Çalışanlarımızın severek çalışmaları, bu sevgiyle yaptıkları işlerin Türkiye ve dünyada birçok tüketiciyle buluşması gerekiyor.
Şu anda yaklaşık 1100 çalışanımız var, ancak tesis tam kapasiteye ulaştığında bu sayı 2500’e çıkacak. Kadın istihdamını artırmak için de özel projelerimiz var. Kreş imkânları ve işbaşı eğitimleriyle kadın çalışan oranımızı %55’e çıkarmayı hedefliyoruz. Kadınların mobilya sektöründe verimliliğinin yüksek olduğunu görüyoruz ve bu nedenle pozitif ayrımcılığı hak ettiklerini düşünüyoruz. 2025 bizim için sıçrama yapacağımız hedef yıl olacak. Bu tesis tam kapasiteyle çalıştığında fiyat rekabeti konusunda önemli bir avantaj sağlayacağımıza inanıyorum. Çalışma arkadaşlarıma ve kendime bu konuda güvenim tam.
Bu hedefleriniz doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz?
Biz aynı zamanda 1000 metrekarelik bir Ar-Ge ve tasarım merkezine sahibiz. Devlet tarafından bu konuda yetkilendirilmiş durumdayız. Bu kadar büyük bir alanı yalnızca bu işe ayırdık. Mobilya, farklılaşmak için tasarıma ağırlık verilmesi gereken bir sektör. Türk mobilya sektörü de tasarım odaklı olabilmek için son yıllarda ciddi yatırımlar yapıyor. Biz de tüm dünyadaki tasarım fuarlarına katılarak kendi kültürümüzle harmanladığımız tasarımlar oluşturuyoruz. Ekiplerimize bu konuda çok güveniyoruz. Güncel trendleri hızlıca takip edip aksiyon alabiliyoruz. Bir Ege markası olarak, Akdeniz insanlarının yaşam tarzını temsil etmek ve bu bölgenin sesi olmayı hedefliyoruz. Daha yumuşak ve güncel trendlerle bezenmiş tasarımlar ortaya koymaya çalışıyoruz. Çalışma ortamlarımızda bile bu anlayışı benimsiyoruz; açık ofisler kullanarak kurumsal havayı genç ve dinamik bir yapıyla birleştiriyoruz.
Tasarımlar ev mobilyasında ülke bazında farklılıklar gösteriyor. Bir pazara girmeden önce, o bölgenin kullanım alışkanlıklarını ve yaşam tarzını detaylı bir şekilde inceliyoruz. Strateji olarak “master franchise” modeliyle ilerliyoruz. Örneğin, Hindistan’da ciddi bir yatırımımız var. Geçtiğimiz ay Hindistan’daki mobilya fuarına katıldık ve burada önemli bir “master franchise” ile anlaşıp ilk mağazamızı açtık. Şimdi bu sayıyı 15’e çıkarmayı planlıyoruz. Bazı ülkeler, mobilya ve mobilya kültürü açısından hâlâ gelişim aşamasında. Türk mobilyası, modayı temsil eden bir anlayışla bu kültürü bu bölgelere taşıyor. Yurt dışı pazar stratejilerimizi pazar araştırmalarıyla destekliyoruz ve bu süreçte devletin ciddi desteğini alıyoruz.
Konfor’un mevcut durumu ve gelecekle ilgili hedefleri konusunda neler söylemek istersiniz?
Biz, Konfor Grup olarak şu anda Türkiye genelinde 150 noktadayız. 2025 yılında bu sayıya 100 yeni franchise eklemek istiyoruz. Pazar analiz firmalarıyla çalışarak hedef lokasyonlardaki mobilya tüketimini, satın alma alışkanlıklarını, ödeme tiplerini ve potansiyelini analiz edebiliyoruz. Hatta aynı şehirde hangi caddenin daha yüksek bir potansiyele sahip olduğunu dahi öğrenebiliyoruz. Şu an penetrasyon planı çerçevesinde 100 yeni lokasyon belirledik ve iş geliştirme ekiplerimize bu bilgileri aktardık. Bu denli iddialı bir hedefe girişmemizin sebebi, bu doğrultuda geliştirilmiş sistem altyapımızın ve markalarımızın yüksek bilinirliğinin bulunması. İletişim çalışmalarımıza da başladık. Marka yüzü olarak Konfor için Demet Özdemir, Çetmen için ise Demet Akalın ile çalışıyoruz.
Markalarınızı kategorize edecek olursak, nasıl bir sınıflandırmadan söz edebiliriz?
Marka stratejimiz üzerinde titizlikle çalıştık. Geçtiğimiz yıl, fabrika süreçlerinin yoğunluğu nedeniyle bu stratejilerin planlamasını tam anlamıyla yapma fırsatı bulduk. Üçlü bir marka stratejimiz var ve bu yaklaşım, pazar payında yayılmamıza ve daha stratejik adımlar atmamıza olanak tanıyor. Konfor, bizim amiral gemimiz ve en prestijli markamız. Türkiye’de pazarın stratejik noktalarında Konfor ile yer almak istiyoruz. Çetmen ise daha rekabetçi bir markamız olarak, fiyat odaklı ve halk tipi alışverişin yapıldığı bölgelerde elden senet ödeme kolaylıkları sunarak faaliyet gösteriyor.
Bir diğer markamız da Konfor Yatak. Yatak sektörü ve endüstrisi, yeni gelişen bir alan. Zaruri ihtiyaçlardan doğan bu pazar, insanların zamanlarının büyük bir kısmını yatakta geçirmesiyle birlikte daha fazla dikkat çeker hale geldi. Türkiye’de yatak teknolojisine yapılan yatırımlarla ve çeşitli seçeneklerin sunulmasıyla birlikte tüketici bilinci de arttı. Bu noktada, tüketici deneyimi ve memnuniyeti ile farklılaşmayı planlıyoruz. Uyku robot sistemimiz, kullanıcılara mesleklerini, yaşlarını, kilolarını ve terleme durumlarını soruyor; ardından bir reçete sunarak tavsiye edilen yatağı belirliyor. Kullanıcılar, önerilen yatağı 120 gün kullandıktan sonra memnun kalmazsa değiştirme hakkına sahip. Bu üç markanın yanında, bir genç odası markası çıkarmayı da planlıyoruz. Hedef pazarları ve rekabet durumunu analiz ederek bu konuda çalışmalara devam ediyoruz.
Yurt dışı faaliyetlerinizi de biraz konuşalım. Hangi pazarlarda ağırlıklı olarak varsınız?
Şu anda 33 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Dünya genelindeki büyük markaların fason üretimlerini de yapıyoruz. Tesisimizin kapasitesi sayesinde, örneğin Alman ve Rus firmalarının önemli bir tedarikçisiyiz. Ortadoğu’daki birçok zincirin de ana tedarikçileri arasında yer alıyoruz. Bu ürünleri genellikle markasız olarak üretiyoruz.
Markalı satışlarımız ise büyüme hedefimizde odaklandığımız bir alan. Konfor markasıyla bulunduğumuz 33 ülkenin 14’ünde franchise mağazalarımız bulunurken, diğerlerinde tedarikçi konumundayız. Büyüme planlarımızın bulunduğu ülkelere Güney Afrika’yı örnek verebiliriz. Avrupa’da 2023 itibarıyla yaşanan durağanlık nedeniyle Euro bölgesinde mobilya talebinde ciddi bir düşüş var. Ancak Irak, Libya ve Türk Cumhuriyetleri’nde varlığımızı sürdürüyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz ülke sayısını bu yılın sonuna kadar 45’e çıkarmayı hedefliyoruz.
2024 yılı sizin için nasıl geçti?
2023 yılındaki mevcut durumu koruduk diyebilirim. Adetsel bazda büyüme olmadı ancak rakamsal bazda enflasyon paralelinde büyümeler gerçekleşti. Dolayısıyla karlılığımızı koruyamadık. Üretici fiyatlarındaki artış devam ederken, talep düşüklüğü nedeniyle satış fiyatlarımızı artıramadık. Bu nedenle 2024’ü bizim için bir kuluçka dönemi olarak görüyoruz. Organizasyonumuzu sağlamlaştırdık, hedeflerimizi belirledik ve koleksiyonlarımızdaki eksikleri tamamladık. Finansal açıdan da ilk yatırım maliyetlerimizi kapattık. 2025 yılında pazara hazırız. Mobilya sektörü açısından da umut vaat eden bir yıl olacak.
E-ticaret pazarına bakış açınız nedir?
Pandemi sürecinde birçok şirket e-ticareti ayrı bir satış kanalı olarak yapılandırdı. Ancak mobilya sektörüne baktığımızda, sepet fiyatlarının e-ticaret için yüksek kaldığını görüyoruz. Tüketiciler belirli bir fiyatın üzerindeki ürünleri internetten satın almak yerine deneyimleyerek almayı tercih ediyor. Bu nedenle biz e-ticareti bir iletişim aracı olarak kullanıyoruz. Marka vaadimizi aktarıp koleksiyon tanıtımı yapabileceğimiz bir platform olarak görüyoruz.
Ekonomik dalgalanmalar sizi ve sektörünüzü nasıl etkiliyor?
Üretici fiyatlarındaki artış satış fiyatlarımıza yansıtılamadı, bu da karlılığımızı olumsuz etkiledi. Sektörde küçük ve orta ölçekli işletmelerin yatırım yapma imkânı bulamaması durağanlık yaratıyor. Bunun devam etmesi, sektörde domino etkisiyle olumsuz sonuçlar doğurabilir. Büyük şirketler olarak rekabet edebilme gücümüz var ancak, küçük işletmelerin yok olması, son tüketiciye yüksek fiyatlar olarak yansıyacaktır. Vergisel kolaylıklar sağlanması, taksit sayılarının artırılması ve yeni evlenenlere verilen hibelerin yaygınlaştırılması gibi adımlarla sektör desteklenebilir.
Enflasyon sürecine dair öngörüleriniz neler?
Gelecek planlaması yapmak oldukça zor. Ancak biz bu süreçte, enflasyonun düşeceği öngörüsüyle yatırım planlarımızı sürdürüyoruz. Özellikle yılın ikinci çeyreğinde enflasyonun düşeceğini ve faiz oranlarının tekrar artmayacağını umuyoruz. Dövizdeki baskılamanın biraz gevşetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Enflasyon tahminlerimizi %30 bandında tutarak bütçe planlamalarımızı ve fiyatlandırmalarımızı buna göre yapıyoruz.
Sektörünüzü temsil eden STK’larla ilgili görüş ve düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Konfor ve Çetmen markalarımızla Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği (MOYSAD) üyesiyiz. Ancak sektörde çok başlılık hakim. MOYSAD’ın Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) ile birleşmesi için görüşmeler başladı. Bu birleşme uluslararası pazarda ve iş gücünde ciddi bir güç kazanmamızı sağlayabilir. Bu, tüm sektöre fayda sağlayacak bir adım olacaktır.
İstihdam sorunları ve üniversite-sanayi iş birliği hakkında neler söylemek istersiniz?
Ara eleman ihtiyacını en çok hisseden sektörlerden biriyiz. Mobilya bölümlerinin sayısını artırarak ve İzmir, Bursa, Kayseri gibi stratejik noktalarda meslek liseleri, tematik liseler ve yüksekokullar açarak bu iş birliğini güçlendirebiliriz. Öğrencilere iş garantisi sunulması, yan hakların iyileştirilmesi ve kurum aidiyetinin artırılması bu sorunun çözümünde önemli bir rol oynayacaktır.