
Ocak ayı petrol açısından hareketli geçti. 2025 yılına girerken OPEC grubu üyelerinin arzı kademeli artırma olasılığı ve özellikle Orta Doğu’da yaşanan gerginliğin azalması petrol fiyatlarında aşağı yönlü hareketliliğe neden olmuştu. Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı konumunda bulunan Çin’inin de zayıf ekonomik büyüme göstergeleriyle birlikte petrol fiyatlarında beklentiler aşağı yönlü revize edilmişti.
Ancak Trump yönetiminin olası tarife planları ve Rusya ile yaşanan gerginlik petrol’de risk iştahını arttırdı. Son olarak ABD’nin Rusya’nın iki büyük enerji şirketine uyguladığı yaptırım kararıyla petrol fiyatlarında yukarı yönlü baskı güç kazandı. ABD, Rusya’nın önde gelen petrol üreticilerinden Gazprom Neft ve Surgutneftegas dahil olmak üzere 180’den fazla gemiyi, çok sayıda petrol üreticisini ve petrol sahası hizmet sağlayıcısını yaptırım listesine ekledi. Bu adım, 2025 yılında petrol fiyatlarında aşağı yönlü revizelerin yapıldığı bir dönemde, küresel ticaret savaşı riskini artırarak fiyatlara yukarı yönlü ciddi bir baskı oluşturdu.
Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte, bu yaptırımlarla ilgili gelişmeler ve uygulanacak yeni politikalar yakından takip edilmeye devam edilecek. Yaptırımların sürmesi, petrol fiyatlarında yukarı yönlü baskının devam etmesine neden olabilir. Buna karşın, taraflardan daha ılımlı mesajlar gelmesi ve yaptırımların kaldırılması gibi bir senaryoda, petrol fiyatlarında aşağı yönlü hareketlilik desteklenebilir. Bu belirsizlik ortamında, hem siyasi gelişmeler hem de arz-talep dengesi yakından takip edilecek.
Yükselen petrol fiyatları, küresel ekonomi üzerinde enflasyonist riskleri artırmaya devam ediyor. Bu durum, özellikle ABD ve Avrupa gibi enflasyon baskısının hissedildiği ülkeler ve bölgeler için bir tehdit oluşturuyor. Petrol fiyatlarındaki artış, enerji maliyetlerini yükselterek tüketici fiyatlarına doğrudan yansıyabilir ve enflasyonu daha da yukarı çekebilir. 2025 yılı itibarıyla, oyun kurucu merkez bankalarının faiz indirimine yönelik hazırlıkları, artan enflasyon baskısı nedeniyle zorlaşabilir.
Özellikle enerji fiyatlarının yükselmesi, merkez bankalarının ekonomik toparlanmayı desteklemek için planladıkları genişleyici para politikalarını ertelemelerine veya daha ihtiyatlı bir duruş benimsemelerine yol açabilir. Özetle petrol fiyatlarının seyri, yalnızca enerji piyasası için değil, aynı zamanda küresel ekonomi ve merkez bankalarının politika kararları üzerinde de kritik bir belirleyici unsur olmaya devam ediyor. Tüm bu gelişmelerin yanı sıra OPEC+ grubunun planlı arz artırım beklentileri, petrol fiyatlarında satış baskısını artırmış ve birçok kuruluşun yıl sonu fiyat tahminlerini aşağı yönlü revize etmesine neden olmuştu.
2025 yılında OPEC+ tarafından yapılacak toplantılar ve arz kesintilerine dair alınacak kararlar, petrol piyasasında belirleyici olmaya devam edecek. Rus hükümetinden yapılan açıklamaya göre, OPEC+ Ortak Bakanlar İzleme Komitesi’nin bir sonraki toplantısı 3 Şubat 2025’te gerçekleştirilecek. Bu toplantıda alınacak kararların petrol fiyatları üzerindeki etkisi yakından takip edilecek. Gruptan yapılan son açıklamada ise 2025 yılı global ham petrol talep büyümesi tahmininin 1.45 varil/gün seviyesinde sabit tutulması dikkat çekiyor. Bu noktada özellikle Çin’in ekonomik büyümesi belirleyici unsur olacak. Çin, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olma konumunu korurken, ABD ile yaşanan ticaret gerilimleri ve Çin ekonomisindeki yavaşlama petrol piyasası üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor.
ABD Başkanı Trump’ın Çin’e uygulamayı planladığı %10’luk gümrük vergisi, Çin ekonomisini olumsuz etkileyebilecek yeni bir baskı unsuru olarak öne çıkıyor. Trump’ın bu vergiyi 1 Şubat 2025 itibarıyla yürürlüğe koymayı düşündüğünü açıklaması, piyasalarda tedirginlik yaratmış durumda. Çin ekonomisindeki zayıf büyüme göstergeleri, özellikle enerji talebinde yavaşlamaya yol açarak petrol talebi üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturuyor. ABD-Çin ticaret savaşlarının etkisi, küresel ticaret hacmini daraltabilir ve Çin’in ithalat kapasitesini sınırlandırabilir. Bu durum, sadece Çin’in enerji talebini değil, aynı zamanda küresel petrol talep dengelerini de olumsuz etkileyebilir.
Özetle; 2025 yılına ilişkin petrol fiyatları, jeopolitik gelişmeler ve ekonomik göstergelerin etkisiyle dalgalanma potansiyeli taşıyor. Jeopolitik gerginliklerin azalması, özellikle Çin ekonomisindeki zayıf büyüme ve OPEC+ üyelerinin arz artırma planları, petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturuyor. Ancak, ABD-Rusya gerilimlerinin artması ve devam eden yaptırımlar, risk iştahını artırarak petrol fiyatlarında yukarı yönlü hareketliliği tetikleyebilir. Bu dönemde, jeopolitik gelişmeler ve piyasa aktörlerinin reaksiyonları yakından takip edilmesi gerekecek.